Satıyoruuuum, satamadım! Evren tabloları elde kaldı

Ankara’daki bir çevrimiçi müzayedede, Kenan Evren’in 2 bin 500 liradan satışa konulan tablosunun iki haftadır satılmadığını görünce aklımıza işadamlarının bu resimlere servet döktüğü yıllar geldi.

Haberin Devamı

1980 darbe dönemini yakından yaşayanlar ve takip edenler, darbeci Kenan Evren paşanın sonraki kuşaklar için neredeyse “ressam dedeye” dönüşmesine izin vermediler. Darbecilerden hesap sorma süreci işe yaradı. Kenan Evren’in geçtiğimiz hafta Ankara’da çevrimiçi müzayedede satışa çıkan tablosu, daha öncekilerin akıbetine uğradı.

Satıyoruuuum, satamadım Evren tabloları elde kaldı

Ankara’daki çevrimiçi müzayedede, Kenan Evren’in 1997’de yapılmış, 48x60 cm yağlı boya tablosu 2 bin 500 liradan satışa konuldu. Daha önce tablolarına verilen fiyatlarla kıyasladığında, bedava sayılacak bu rakama bile iki hafta boyunca henüz alıcı çıkmadı. Sanatsal değeri olmaması bir yana, darbeci bir paşanın resmini duvarına asmak, herhalde sadece aile üyelerine iyi gelebilir.

Haberin Devamı

Evren resimlerinin akıbeti, bizden önce de çok sayıda yazıya konu oldu. Evren’in resimle ilişkisini, “umutsuz ev kadınlarının kendine uğraş bulma çabası”na benzetenler oldu. Zira sanatsal bakış açısı ve derinlikten o kadar uzaktı ki, New York’ta bir müzeyi gezerken karşılaştığı Pablo Picasso’nun resimleri için “Bunları ben de yaparım” dediğini kimse unutmadı. “Nü” tablo bulunan bir bienalde sansür uygulatıp, kolaj bir resme “yırtık” dediğini de hatırlıyor herkes. Sonra da “nü” yağlıboya resim yapıp, “Bunları satmaya kıyamıyorum” dediğini de.

Satıyoruuuum, satamadım Evren tabloları elde kaldı


Bir müzayede neleri anımsattı bize... Amatörce çalışmalarına biçilen kıymetin, bulunduğu konumdan kaynaklandığını anlamak uzun sürmemiştir herhalde. Çünkü o dönemlerde, ünlü iş insanlarının tablolarına bir servet ödediği haberleri, gazete arşivlerinde duruyor. Bunların bir kısmının okul yapımı gibi bağış amaçlı olduğunu kabul bile etsek de çok vahim. Zira o tabloların yıllar sonra icra satışlarında tek kuruş etmediği yaşanarak görüldü.

KÜLTÜR BAKANLIĞI DEPOYA KALDIRDI

KÜLTÜR Bakanlığı, zamanında alınmış Kenan Evren tablolarını depoya kaldırdı, sanat eserleri koleksiyonundan düştü. O zamanın parasıyla (liradan sıfır atılmadan önce) 10 milyon ile 1 milyar liraya kadar, küçük bir servet ödeyerek alınan tablolar, sahiplerine, “kötü günleri” anımsatıyordur herhalde. Gücü elinde tutanların, etrafında kümelenen gruplarla ilişkisi hep böyle arızalıdır.

O DÖNEM TABLOLAR KAÇA SATILDI

- 1992’de Evren’in satışa çıkan ilk resmi olan ‘Marmaris’te dar bir sokakta bir adam’ adlı tablosu Kenan Evren Lisesi Vakfı’nın gecesinde açık arttırmaya sunuldu. 5 bin lirayla başladı, tablo 50 milyon liraya (o günkü kurlarla 7 bin 273 dolar) satıldı.

Haberin Devamı

- 1993’te, aynı vakfın bir yıl sonraki gecesinde 10 bin lirayla satışa başlanan tablosunu 110 milyon liraya (9 bin 967 dolar) ünlü bir iş insanı aldı.

- 1994’te Evren, Marmaris’te yeniden sergi açtı. Bir tablosu 500 milyon liraya (16 bin 785 dolar) alındı. 1997’de ise ‘Hamamda kızlar’ isimli tablosuna bir müteahhit 600 milyon lira (3 bin 945 dolar) ödedi.

- Ancak rekor, 1998’de kırıldı. Günün parasıyla 105 milyar liraya (402 bin 338 dolar) satılan Atatürk tablosu, o dönemde Türkiye’nin hiçbir ünlü ressamına ödenmeyen rakam oldu

KAPIMIZDAKİ NÜKLEER TEHDİT

GÜNDEMİN
yoğunluğuna rağmen bir milletvekilinin tüm bilimsel sonuçlarıyla anlattığı Metzomar nükleer santralıyla ilgili gerçekler, tüm partilerin ilgisini çekti. Hatta konuyu gündeme getiren milletvekilini can kulağıyla dinlediler.

Haberin Devamı

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Türkiye sınırına 16 kilometre mesafedeki Ermenistan’ın Çernobil’i olarak adlandırılan Metzomar nükleer santralı ile ilgili sorunu, TBMM gündemine getirdiğinde Türkiye’nin acilen iyot tableti stoklaması gerektiğini söyledi. Basında çok az yer bulan bu uyarının dikkate alınmasını diliyoruz. Yavuzyılmaz’ın anlatımıyla olay şu:

“Bu santral, Çernobil teknolojisiyle yapılmış ve şu anda dünyanın en tehlikeli nükleer santralı. Adeta patlamaya hazır bir bomba gibi, o sınırımızda duruyor. Olası bir nükleer kazada, nükleer santraldakı bir radyasyon sızıntısı durumunda tüm vatandaşlarımızın hayatını koruyacak tedbir var. Bu tedbir, iyot tableti. İyot tableti, insan vücudunda tiroit bezini dolduruyor ve radyasyonun asıl yerleşip felç edeceği noktaya yerleşmesine engel oluyor. Ancak bunun kazada radyasyon vatandaşlara ulaşmadan, altı saat önce kullanılması gerekiyor.”

Haberin Devamı

Yavuzyılmaz, işin peşini bırakmıyor ve ilgili bakanlıklara art arda soru önergeleri veriyor. Sağlık Bakanlığı verdiği yanıtta, Türkiye stokunun sadece 500 bin tablet olduğunu bildiriyor. İlk etapta 10 milyon tablete ihtiyaç var. Örneğin Almanya’nın stoku nüfusu kadar.

Bakanlığın verilerine göre, 500 bin adet potasyum iyodür tablet, 10 bin adet otomatik atropin enjektörü, bin adet dekontaminasyon tozu temin ediliyor. Nükleer patlamanın ilk tehdit edeceği Iğdır ve çevresine dağıtım yapıldığı belirtiliyor.

Korona tecrübesi gösterdi ki yumurta kapıya dayanmadan önlem almak gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları