Metin Görgün

Nefes kestiler

22 Mayıs 2006
NESTEA Avrupa Şampiyonası Türkiye Master 2006 Alanya’da bayanlarda ve erkeklerde finallere yaklaştıkça maçların kalitesi ve heyecanı artıyor. Sahaların Alanya’nın girişine taşınması, yeni tribün düzeni ve sahaların genel görüntüsüyle gurur duymamak elde değil. Bu güzellikte tek eksik seyirci. Maçların yapıldığı yerin Alanya’nın merkezinden biraz uzak olması bahane olmamalı. Alanyalılar sizin için yapılan bu organizasyonlara katılımcı olmanız şart.

Finanse edilmeli

Gelin coşun, eğlenin ve coşturun. Bu ilk ayak olduğu için Avrupa’daki bütün iyi oyuncular burada. Kızlarda favori Yunanlı Arvanity ile Karadasiou yarı finalde. Erkeklerde ise yarı finalin sürpriz ikilisi Rus Arkaev ile Barsuk, gelecekte çok şampiyonluklar kazanacak gibi gözüküyor.

Bu güzellikleri TRT ekranlarından izleme şansınız var. Biz hem eğleniyoruz, hem de plaj voleyboluna doyuyoruz. Ancak finallerde ve yarı finallerde kendi oyuncularımızın yer almaması tek üzüntümüz.

Federasyon’un bir an önce plaj voleybolu oyuncularını finanse ederek bu tür turnuvalara katılmasını sağlamaları gerek.
Yazının Devamını Oku

Sayın Şahin'e sorular

25 Şubat 2006
VOLEYBOL camiası sıcak günler yaşıyor. Tarihte ilk defa bir federasyon yönetimi, mali kongrede ibra edilmedi. Bu durum doğal olarak yeni ve olağan dışı bir seçimi gündemimize getirdi. Seçim, demokrasinin en önemli unsuru. Gerek genel seçimlerde, gerekse bu tip delege yöntemli seçimlerde hep küçük hesaplar, çıkarlar devreye girip, asıl sorunları görmemizi engeller. Şu anda Voleybol Federasyonu Başkanlığı seçimlerine katılan delegelerin de olaya bu gözle bakmayacaklarını umuyorum.

Çok yakın bir geçmişte Futbol Federasyonu seçimlerini yaşadık. Spordan Sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Mehmet Ali Şahin, aklanmamış, yani bir anlamda ibra olmamış adayla sonuna kadar uğraşacağını söyleyerek, bazı imalarda bulunmuştu. Şimdi Sayın Şahin’e sormak istiyorum...

Mali genel kurulda ibra olmamış bir başkanın tekrar aday olmasına göstereceği bir tepki var mıdır, yok mudur? Yoksa, voleybol uğraşmaya değmeyecek kadar ufak mıdır? Açıkcası sayın bakanımızın bu sorulara cevabını merakla bekleyeceğim.

Bu inat niye?

Federasyon başkanlığı gibi fahri olarak görev yapılan bir yer için, istenmediği açıkça belliyken, hala inatla aday olunmasına hem şaşıyorum, hem de ister istemez aklıma başka şeyler geliyor.

Aslında şu koltuk sevdası insanları değiştirmese de, birlik ve beraberlikle yeni yapılanmaların önü, baştaki kişilerin teşvikiyle açılsa ne güzel olurdu. Sayın Hüsnü Can da iyi kötü bir dönem, hatta eskiyi de sayarsak iki dönem başkanlık yapmış biri. Yönetim kurulundan 6 kişinin istifa etmesi nedeniyle hiç böyle ibra edilmeme rezaletini yaşamadan seçim kararı alabilirdi. İşte o zaman ne olursa olsun ’ben başta olayım’ gibi sığ düşünceden de uzaklaşmış olurdu. Ama şu anda tablo tam tersi. O yüzden hala vakit varken adaylıktan çekilmenin ve verilecek birlik mesajının eski başkana yakışan bir hareket olacağına inanıyorum.

Birleştirici ve samimi

Yeni adayımız Sayın Erol Ünal Karabıyık birleştirici ve samimi mesajlarıyla ortaya çıkmış biri. Defalarca birtakım projelerden bahsetti. Ancak beni en çok Burhan Felek Spor Kompleksi ile ilgili yapmayı planladığı alışveriş-eğlence-spor kompleksi projesi heyecanlandırıyor.

Eğer bunu hayata geçirebilirse, ki burada özelleştirmeleri teşvik eden Sevgili Mehmet Atalay’ın da bu tip işlere sıcak baktığını biliyorum. Türk voleybolu maddi sorunlarını tamamen çözmüş olur.

Sevgili delegeler sizlerden ricam sözlerin tutulmadığı, tutulmayan sözlerin de takip edilmediği günümüzde mali genel kurul gibi önemli bir silahı kullanabileceğiniz gerçeğiyle, yapılmayanların takipçisi olun. Son anda oy avcılığı için takım sayısını artırmak gibi, düşmeyi kaldırmak gibi küçük hesapları ellerimizin tersiyle itip, oylarınızı Türk voleybolunun iyiliği için kullanın.
Yazının Devamını Oku

Milat, 29 Aralık

2 Ocak 2006
MUTLU yıllar sevgili voleybolseverler; 2006 yılının bütün camiaya mutluluk ve başarı getirmesi dileğimi hiç bu kadar inanarak söylememiştim. Bir devir kapandı. Son mali genel kurulda delegeler hem katılımın yüksek olmasıyla, hem de oylamada gösterdikleri tavırlarla voleybola sahip çıktılar. Bazen iyi bir çıkış için dibe vurmak gerekir. Türk voleybolunda son yıllarda geldiği nokta buydu. Ekonomik, izlenme ve medyada yer alma açısından tam anlamıyla dibe vurmuş olan voleybol yeni kurulacak federasyonla tekrar özlediğimiz noktaya çıkacaktır.

İlk raundu kaybetti

Hiç alışık olmadığımız bir sürü şaibelerden kurtulması anlamında da önemliydi bu oylama. Ancak her şeye rağmen oylama sırasında yapılan bir teklifle ibra edilme şansını yakalamıştı federasyon. Eğer seçim kararı alsalardı... Olmadı ve sonuçta kol kırılıp yen içerde kalmadı ve ilk defa bir mali kongreden bir federasyon ibra edilmeden çıktı. Yakıştı mı? Tabii ki hayır. Ama buna neden olanların utanması gerekiyor.

Oylamanın ilk raundunu divan başkanlığı seçiminde kaybetti federasyon. 57-51. Daha sonra gelen, delegeleri aşağılayan tavır, geri tepti ve son oylamada fark iyice açıldı; 67-43. Ekonomik konularda sorulan sorulara yeterli ve tatmin edici cevaplar alamayan ve ibra etmek için her yolu deneyen kurul üyeleri sonunda gereken cevabı verdi ve bu voleybol tarihimizde kara bir leke olarak kalacak.

Camia kucaklanmalı

Son genel kurulda seçilen divan heyeti voleybolumuzu seçimlere kadar yönetmeli diyorum. Gelelim diğer bir konuya... Yapılacak başkanlık seçimlerinde kim başkan olacak? Ekibinde kimler olacak? En kısa zamanda bu soruların cevaplarını bu operasyonu düzenleyen grubun vermesi lazım.

Bundan önceki federasyonun yapamadığını yaparak aileyi kucaklayan yapı kurulmalı. Hatta tek adayla seçime gidilerek geçmişin kötü izleri silinmeli. 29 Aralık’ı milat kabul edip süratle yukarıdaki sorulara açık cevaplarla şeffaf katılımcı bir yönetim oluşturulmalıdır.

Adama sorarlar

Aslında Sayın Hüsnü Can’ın yaşadığı bu olayın tüm seçimle iş başına gelmiş insanlara derslerle dolu olduğunu söylemek istiyorum. Kimse seçildiği camiadan büyük değildir. Ne zamanki bu tür büyüklük ve ne yaparsam olur havalarına girilirse, aynı seçen grubun gazabına uğraması kaçınılmazdır.

Sayın Hüsnü Can’a, çete yakıştırmasını yaptığınız, voleyboldan anlamayanlar dediğiniz grubun yakın geçmişte yanınızda yer aldığını hatırlatırım. Adama, "Ne değişti de böylesi yakışıksız terimler kullandınız" diye sorarlar. Sonuçta keskin sirke küpüne zarar vermiştir.

Önemli olan voleybol camiasının uğratıldığı zararlardan bir an önce kurtulmasıdır. Güzel bir 2006 ve aydınlık günler voleybol camiasını beklemektedir. Var gücümüzle ve en önemlisi hep beraber daha iyisi için çalışmalı ve beklentisizce destek olmalıyız. Yeni oluşum hepimize hayırlı olsun.
Yazının Devamını Oku

Suçlusun Hüsnü Can

12 Kasım 2005
NELER oluyor voleybol camiasında? Futboldaki rezaletlerin ve basketboldaki ‘ben’ kavgalarının ortalığı inlettiği şu günlerde, pırıl pırıl gözüken voleybola nazar mı değdi? Bayanlarda Avrupa finali oynamış, Dünya Kupası Finalleri’ne gitme hakkı kazanmış, son Avrupa Şampiyonası’nda altıncı olmuş ve bir sonraki finallere direkt katılma hakkını elde etmiş, erkeklerde Avrupa Ligi’nde final grubuna kalmış, Üniversiteler Dünya Şampiyonu olmuş iken, nedir bu son günlerdeki olaylar? Evet, camianın dışındaki bütün insanlar bunu konuşuyor. Bugünkü yazımızda elimizden geldiğince sizleri aydınlatmaya çalışalım.

Talihsiz açıklamalar

2003 Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası’nı Türkiye’ye alan Ahmet Gülüm federasyonunu, turnuva başlamadan önce son basın toplantısında kendilerini yıpratmak için alındığını iddia eden ve ‘Burada ilk 4’e girmek bile mucize’ diyerek kızlara olan güvensizliğini belirten ve de başarısızlığın (ya da başarının) kendilerine mal edilemeyeceğini vurgulayan bir başkandan sözediyoruz. Talihsiz açıklamalar rekoru kıran Sayın Hüsnü Can, her basın toplantısını birilerini karalamak adına kullandı.

Hürriyet’in haberi doğru

Son Nedim Özbey’le başlayan ve de Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu’ndan 6 kişinin istifalarıyla devam eden olayların nedenleri Celal Demirbilek’in Hürriyet Gazetesi’ndeki ‘Başkan emir verdi, yenildik’ başlıklı haberiyle biraz netleşse de, karşılıklı suçlamalar ve tepkilerle olay iyice anlaşılmaz hale geldi. Erkek Milli Takımı’ndaki huzursuzluk yeni değildi. En az 5-6 kez Nedim Özbey ve ekibi istifaya niyetlenmiş ancak hep Üniversiade için vazgeçilmişti. Belki de bardağı Nedim Özbey için taşıran son damla, Yunanistan’daki telefon konuşması olmuştu.

Toplantıda sorduk

Şunları kesin belirtmek gerekiyor. Hedef haline gelen Celal Demirbilek’in haberinin içeriği yüzde yüz doğru... Doğru olduğunu nereden mi biliyoruz? CNN Türk’teki programıma bağlanarak açıklama yapan Merkez Valisi Mehmet Gündoğdu aynen şunları söyledi:

‘Nedim Özbey’in ağzından yazılan, Sayın Hüsnü Can’ın Portekiz maçını kaybetmemiz için telefonda telkinde bulunduğu iddiasının doğruluğunu bir yönetim kurulu toplantısında sorduğumuzda, aynen gazetede yazdığı gibi olduğunu öğrendik ve şok olduk.’

Hatalar zinciri

Yani konunun içeriğinde yanlışlık yok. Bu konunun böyle büyümesine bir sürü hatalar zinciri neden olmuştu. Nedim Özbey bu telefonu Hüsnü Can’dan alınca hem oyuncularla hem de ekibiyle bunu paylaştı. Ortak tavır, çıkıp oynayalım bize bu yakışır, oldu. Evet kimse maç satmadı ya da niyetlenmedi bile ama bir takımın aklına böyle bir şey soktunuz mu, bunun virüs etkisi yapacağını her spor adamı bilir. Yani suç yok. Ama bu imalara sebep olan ve aslında Erkek Milli Takımı’nı geniş bir kadroyla bildirmek gibi basit bir konuda bile yönetim becerisini gösteremeyen federasyon başkanı Hüsnü Can’ın gönüllerdeki suçunu yok kabul edebilir miyiz, bilemiyorum.

Oradaki işiniz ne?

Gerçek şu... Yunanistan’a ve Sırbistan-Karadağ’a yenilen millilerimiz eğer Portekiz’i yenerse Varna’da üçüncüler arasında bir turnuva oynama hakkı daha elde edecekti. Fakat dar kadro nedeniyle o tarihte Üniversite Milli Takımımız’ın maçlarıyla çakışınca, ikisinden birini tercih etmek gibi bir durumla karşı karşıya kalındı. Varna’ya kesin olarak Milli Takım’ın gitmemesi lazımdı. Başkan da tercihini kendince haklı olarak Üniversiade’den yana kullanmakta sakınca görmedi. Sormak lazım, çok önceden belli olan bu organizasyonların çakışma ihtimali göz önüne alınıp, neden daha geniş bir kadro bildirilmedi. Sizlerin oradaki işi ne?

Haydi bütün bunlar hataydı... Özerk federasyonun en önemli işi kaynak yaratmak olmalı... Yine istifalar nedeniyle bugüne kadar bu konuda da hiçbir şey yapılmadığını öğreniyoruz. Bu kaostan öğrenmemiz gereken en önemli şey; voleybol tek kişinin yönetemeyeceği kadar büyük. Amaç tek başına yönetmek adına voleybolu küçültmekse buna dur demek voleybol ailesine düşüyor.
Yazının Devamını Oku

Nerede kalmıştık

21 Eylül 2004
<B>GEÇEN</B> yıl bu zamanlarda Avrupa Şampiyonası’nda ikinci olurken, ortaya koydukları mücadeleyle Türk halkının gönlünde taht kuran Sultanlarımız, bugün ASKİ Spor Salonu’nda saat 18.30’da Bulgaristan maçıyla podyuma çıkacaklar. Grand Prix Avrupa Elemesi Sinan Erdem Turnuvası’nda ilk üçe girerek bir ilki daha gerçekleştirmek ve Grand Prix finallerine kalmak için mücadele edecek olan kızlarımızda sakatlar bulunmasına rağmen, seyirci desteği ile bunu başaracak potansiyel olduğuna inanıyorum.

TRT 1’in canlı olarak yayınlayacağı maçların çok zorlu geçeceği bir gerçek. Antrenör Reşat Yazıcıoğulları’nın dediği gibi, ‘Her maç bir final.’ Mutlu sona ulaşacak takımların son maça kadar belli olmayacak derecede güçleri birbirine yakın. Kızlarımızın her setin, hatta her sayının önemli olduğu bilinciyle hareket etmesi gerekiyor. Sultanlarımızın, gerek salondaki seyircilere, gerekse televizyon başındaki milyonlara mesajı: ‘Nerede kalmıştık!’

Dün yapılan basın toplantısından da bahsetmek istiyorum. Tanju Argun’un federasyon başkanlığına adaylığını açıklamasıyla içim coşku ile doldu. Özlenen vizyonuyla Türk voleyboluna çok şey katacak Tanju Argun’un federasyon başkanlığı adaylığı Türk voleybolunun geleceğine güvenle bakmamızı sağladı. Hayırlısı...
Yazının Devamını Oku

Haydi Haldun Alagaş’a...

18 Haziran 2004
<B>ERKEK</B> Milli Takımımız’ın başı döndü. Sert geçen Play-Off sonrası kısa bir süre soluk alıp kamp dönemine giren millilerimiz, yaklaşık 2 aydır leylek misali oradan oraya uçup duruyor. Sessiz, sedasız olmadık işler başarıyorlar. Ne mi yapıyorlar? Önce Hırvatlar’ı sahasında yeniyor, sonra Çek Cumhuriyeti’ni tarihimizde bir ilki gerçekleştirip deviriyor ve tarihimizdeki ilklere bir yenisini daha ilave ederek Rusya’yı Bursa’da yenme başarısını gösteriyor. Avrupa’da Birinci Lig’e çıkma maçlarında da iki galibiyet, bir mağlubiyetle önümüzdeki sene Türkiye’de oynayacakları ikinci etaba avantajlı dönmeyi başarıyor. Ancak bütün bunların kamuoyuyla paylaşılması lazım.

Sahadaki güzellikler tanıtılmaz ise ekonomik darboğazda olan voleybola nasıl sponsor bulunacak?

Başarılar gösterilmeli

Supiar diye bir firma var. Ne işe yarar merak ediyorum. Değişik bir yöntemle fısıltı gazetesinin kulaktan kulağa haber iletme yöntemini deniyor olabilirler. Ancak şunu bilmeliler ki, katkıda bulunacaklarsa Voleybol Milli Takımı’nın başarılarını allayıp pullayıp ortaya çıkarmak lazım.

Küçümsediğiniz Bahar Kupası şampiyonluğunu başka branşlar kazansa yer yerinden oynardı. Madalyonun bir de öbür tarafı var. Oyuncuların motivasyonunu neyle sağlayacaksınız? Onları tanıtmaz, ekonomik gelirini sağlamazsanız haydi çocuklar demekle bu işler olmaz. Önümüzde Çek Cumhuriyeti ile Haldun Alagaş Spor Salonu’nda çok önemli maçlarımız var. Cumartesi ve pazar saat 17.30’da tüm voleybolseverleri bu maçlarda çocuklarımızın yanında olmaya çağırıyorum. Onları motive edelim. Onlara inandığımızı salonları doldurarak gösterelim.
Yazının Devamını Oku

İyi yoldayız

7 Haziran 2004
<B>AVRUPA</B> Ligi Eleme Grubu’ndaki 6’ncı maçımızda, bir gün önce tarihimizde ilk kez mağlup ettiğimiz Rusya’ya 3-2 yenildik. Yeni yapılanma içinde olan Erkek Milli Takımımız genel yapısı ve görüntüsüyle iyi yolda olduğunun sinyallerini verdi.

Sorunlarımız yok mu? Tabii ki var.

En başta etkili smaç servisleri karşılayamıyoruz ve aynı zamanda rakibi zorlayacak etkili smaç servis atamıyoruz. Ama kazanmayı isteyen, defansta istekli, manşet geldiğinde iyi blok yapan, blokta mücadele eden bir takıma sahibiz. Bu da 2007’yi hedefleyen takımı kuranlara umut veriyor.

Üvey evlat muamelesi

Nedim,
takımına sahip ve her oyuncunun katılımını sağlamaya yönelik idare tarzıyla bulunduğu yeri dolduruyor. Ruslar genç bir takıma sahip. Kapasiteli ancak tecrübesizler. Bence 2 sene içinde çok iyi duruma gelecekler. Eğer biz de bu tip maçları çok oynarsak onlar gibi başarılı bir konuma ulaşırız. Bu tip turnuvaların önemli olduğunu hep söylüyoruz. Avrupa Ligi’nde olmamız önemli ancak erkek voleyboluna üvey evlat muamelesini hiç tasvip etmiyorum. Bu tip karşılaşmaların TV’de yayınlanmamasının hiçbir özürü olamaz.

Voleybolda sahada iyi şeyler oluyor ancak federasyon bunu nakide çevirecek hiçbir hamlede bulunmuyor. Bu tip başarılar her zaman olsun diyorsak bunları halkla paylaşmak, kamuoyu oluşturmak zorundayız.
Yazının Devamını Oku

Hak eden kazandı

15 Nisan 2004
<B>SON </B>güne kalmadan, şampiyonluğunu ilan eden Erdemirspor, önce inandı, sonra da mutlu sona ulaştı. Ancak, Erdemir’in sevincinde haksızlığa uğrayan bir takım havası vardı. Erdemir, favori gösterilmemeyi, kaale alınmamak olarak algıladı. Gerektiği kadar ilgi gösterilmemesini taraflı bir basın olgusuna bağladılar. Belki de bu hırs sayesinde böylesine motive olarak şampiyonluğu kazandılar. Gerçekten 2 turnuvanın en iyi voleybolunu oynayan takım olan Erdemir, şampiyon oldu. Tebrikler.

Güzel olmayan o kadar şey vardı ki, bu güzel maçın dışında sizleri şöyle bir hayale götürmek istiyorum. Düşünün ki, maçların yapılacağı salonlar minimum 3 bin kişilik olsun. Tanıtımları hem basında hem broşürlerle, hem panolarda ilanlarla çok önceden yapılsın. Önemli bir özel TV’nin maçları verdiğini ve tanıtım ilanlarının çok önceden gösterildiğini...

Çok mu abarttım?

Maçların yapılacağı salonların, satılan reklam panoları sayesinde bir örnekle cıvıl cıvıl olduğunu... Salonların gelin odaları gibi süslendiğini... Sponsorların promosyon yarışına girdikleri her maçtan sonra bilgisayardan en değerli oyuncuya ödüller verildiğini... İnanılmaz bir görsellik sağlandığını... Federasyon ve profesyonelce bir ekibin fıldır fıldır ciddi bir şekilde çalıştığnı... Takımların bu maçlara özel ilgisi yüzünden oyuncuların bütün hünerleriyle sahada ter attıklarını... Bir sürü tanınmış simalar, özellikle mankenler ve sanatçıların aslan gibi yakışıklı voleybolcularımızı görmek için gelmeleri, torpillerle yer bulmaya çalıştıklarını bir hayal edin. Nasıl, güzel olmaz mıydı?

Çok mu abartıyorum, bilmiyorum ama biz kendimizi nerede görürsek, hangi pencereden bakarsak başkaları da bizi orada görürler. Neyse, önemli bir şampiyonayı tüm ekibiyle hak eden Erdemir kazandı. Emeği geçen herkesi kutluyorum.
Yazının Devamını Oku