Süt ve süt ürünleri ihracatına odaklanmalıyız

DÜNYA Süt Günü dolayısıyla bölgesel düzeyde sektör temsilcileriyle Hürriyet Ege’de bir araya geldik.

Haberin Devamı

Konu başlığı elbette her yıl 1 Haziran tarihinde kutlanan Dünya Süt Günü oldu, ancak bu defa farklı bir şey yapmayı düşündük. Türkiye’nin süt hayvancılığı merkezi İzmir’den tüm ülkeye ses getirecek bir mesaj verelim ve bir çağrıda bulunalım istedik. Evet, süt sektöründe sorunlar dağ gibi ama çözüm arayışları da çok somut olmalı, öyle değil mi? Yoksa hep bilinen ve konuşula gelen hususları tekrar etmenin pek bir anlamı yok. Bu çerçevede, İzmir İl Tarım ve Orman Müdür Yardımcısı Oktay Darcan, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Cem Karagözlü, Pınar Süt Kurumsal İletişim Müdürü Mehmet Aykırı, Titar Hayvancılık İşletmesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Doğan, Bayındır Ziraat Odası Başkanı Mehmet Gelir, Ödemiş Süt Üreticileri Birliği Müdürü Erkan Kesikbaş, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit ve Tire Süt Kooperatifi Başkanı Veteriner Hekim Osman Öztürk ile birlikte bir toplantı yaparak, süt ve süt ürünleri sektörünü masaya yatırdık.
İZMİR MERKEZ KONUMDA
Prof. Dr. Cem Karagözlü, önce genel bilgileri paylaşıyor: “Dünyada yıllık yaklaşık 1 milyar ton süt üretilmekte ve 24 milyon ton ile ülkemiz bunun yüzde 2,4’ünü üreterek ilk 10 ülke arasında yer alıyor. İzmir ise sanayie en fazla süt veren il olarak ülke üretiminin yüzde 10’unu karşılıyor. İzmir ili ülkede üretim ve işlemede birinci konumda. Yine İzmir, 800 bin civarında büyükbaş hayvan varlığıyla ülkenin 23’üncü büyük yüz ölçümüne rağmen bu bölgedeki verimli topraklardan ve su kaynağından yararlanarak ülkenin süt üretiminde lokomotif bir il oldu. 60 adet hastalıktan ari işletmede 35 binin üzerinde hastalıktan ari damızlık büyükbaş hayvanıyla ülkemizin önemli bir damızlık merkezi haline geldi. Tabii bunun yanında sanayii de gelişmiş ve ülkedeki irili ufaklı 2 bin 500 süt işleme tesisinin büyük kapasiteli işletmelerinin kümelendiği toplam 150 sanayi tesisiyle bölge sütlerini de işleyen ve pazarlayan bir merkez oldu.”
ÜRETİMDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
“Bu noktada süt üretiminde sürdürülebilirlik konusu da çok önemli. Sürdürülebilirlik, mevcut nesillerin gereksinimlerini karşılarken, gelecek nesillerin de ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmayı gerektiriyor. Süt üreticileri, sürdürülebilir süt üretimi için aşağıdaki yolları takip etmeyi de ihmal etmemeli” diyen, Dr. Karagözlü, şu önerilerde bulunuyor:
“1. Hayvan refahı. Süt üreticileri, hayvanlarının sağlığı ve mutluluğu için uygun bir barınak, yeterli veteriner hekim bakımı, uygun beslenme ve su sağlamalı. 2. Doğal kaynakları koruma. Süt üretiminde çiftlik hayatının çevresel ayak izi büyük olabilir. Süt üreticileri, çiftliğin doğal kaynaklarını koruyarak çevresel etkileri en aza indirmeli. 3. Enerji tasarrufu... Büyük çiftlikler, işletmelerinde kullanılan enerjinin kaynaklarını yöneterek enerji tasarrufu sağlayabilir. 4. Atıkların yönetimi. Süt üreticileri, çiftliklerinde oluşan atıkları yöneterek geri dönüşümü ve yeniden kullanımı mümkün olan atıkları ayrıştırabilirler. Bunu yaparken nitrat kirliliği gibi bazı öne çıkan doğal kaynakların korunmasına yönelik tedbirler giderek önem kazanıyor. 5. Su tasarrufu. Süt üreticilerinin, sudan tasarruf sağlamak için kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlayacak uygulamaları benimsemeleri gerekiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı her yıl modern sulama sistemlerinin toplam maliyetinin yarısına hibe veriyor. Özellikle İzmir’de müracaat edip de sulama yatırımı için hibe alamayan üretici bulunmuyor. Tüm bu faktörler, süt üretiminde sürdürülebilirliği artıracak ve gelecek nesiller için daha sağlıklı bir dünya yaratmaya yardımcı olacak.”
İNEKLER KESİLMESİN
Üreticilerin maliyetin çok altında çiğ süt satması yüzünden süt ineklerini kesmek zorunda kaldığına dikkat çeken Tire Süt Kooperatifi Başkanı Osman Öztürk da “Bu durum, süt üreticilerinin gelirlerinin düşmesine ve sektördeki sıkıntıların artmasına yol açıyor. Ayrıca, sanayi kısmında maliyetlerin artmasıyla birlikte fiyatları yükseltme eğilimi, tüketici kesiminin alım gücünün azalmasına ve süt ile süt ürünlerine erişimde zorluk yaşamasına yol açıyor. Diğer yandan, ari işletme olmak çok önemli fakat küçük işletmeler çoğunlukta. Dolayısıyla ari işletme özelliği kazanmak hayli zor, söz gelimi Tire’de 6 bin işletme bulunuyor ve bunun 2 bin kadarı 5 başında altında” diyor.
İTHALAT ÇÖZÜM DEĞİL
“Bakanlığın ve Ulusal Süt Konseyi’nin sektörde yaşanan sorunlara karşı sessiz kalmasını doğru bulmuyorum” şeklinde bir değerlendirme yapan Öztürk, şu uyarıyı yapıyor: “Üretimde geriye gidiyoruz. Süt sektöründeki sıkıntılar, üretici, sanayici ve tüketici arasındaki dengenin sağlanamamasıyla gittikçe derinleşiyor. Bu aşamada ithalat kesinlikle çözüm değil. Üreticilerin maliyetlerini karşılayamaması, süt ineklerini kesmek zorunda kalmasına ve sektördeki büyümeyi olumsuz etkilemesine yol açıyor. Sanayicilerin maliyet artışlarını fiyatlara yansıtması ise tüketici kesiminin de alım gücünü olumsuz etkiliyor.”
ÇOK CİDDİ SU SORUNU VAR
Ödemiş Süt Üreticileri Birliği Temsilcisi Erkan Kösebaş, Ödemiş’in Türkiye’nin en çok süt üreten ilçesi olduğunu hatırlatarak, bu gerçekliğin bölge tarımı ve çiftçisi üzerindeki etkilerini vurguluyor. Gerçekten de günde yaklaşık 2 bin ton süt üreten bir ilçe olarak Ödemiş’te hangi sorunlar yaşanıyor, bölgede bu kadar çok süt üretiyor olmanın bugün ve yarın için hangi sorunlara yol açabileceği hususunda Kösebaş’ın ciddi kaygıları bulunuyor. Yanı sıra Kösebaş’ın bölge üreticisine yönelik mesajları da var: “Üreticinin kendini sorgulama zamanı çoktan geldi. Bölgede çok ciddi su sorunu yaşıyoruz. Ancak her yerde pompalar çalışıyor. Bu muazzam bir israf. Böyle bir durumda ürün değil, tarlalar sulanmış oluyor. Oysa, basınçlı sulama sistemleri konusunda ciddi destekler olduğunu biliyoruz. Fakat bu hususta üretici daha çok bilgilendirilmeli.”
DESTEKLER HEDEFE ULAŞIYOR MU
Bayındır Ziraat Odası Başkanı Mehmet Gelir’in dile getirdiği konunun üzerinde özellikle durulmalı, çünkü tüm ülkede milyonlarca çiftçimizi ilgilendirdiği gibi ulusal ekonomiyi de etkiliyor. Evet, yapılan tarımsal desteklemeler aslında küçümsenmeyecek boyutlarda. “Ancak” diyor Mehmet Gelir ve ekliyor: “Söz konusu desteklemeler ne kadar hedefine ulaşıyor, bu araştırılmalı ve konuşulmalı. Destekler yerine gitmiyorsa, yani üretimin desteklenmesi yerine başka şekilde harcanıyorsa, mutlaka bu yanlışın önüne geçilmeli. Ayrıca yüksek et fiyatları damızlık hayvanlara büyük zarar veriyor. Hayvanlar kesime gidiyor. Bunun için ürün-fiyat dengesi kurulmalı. Aksi halde hem süt hem et üretimi azalacak.”
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ İHRACATI
Süt sektöründe hep üretim ve piyasa fiyatı üzerinde duruyoruz. Aslında odaklanmamız gereken temel konulardan birisi süt ve süt ürünleri ihracatının masaya yatırılması. Nitekim Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit de bu hususu vurguluyor. Girit, “22 yıldır her yıl ihracatımızı artırarak 2022 yılı sonunda 4 milyar 66 milyon dolara ulaştık, 2023 için ortaya koyduğumuz 3,5 milyar dolarlık ihracat hedefini bir yıl öncesinden 566 milyon dolar geçmeyi başardık ve 2026 için 5 milyar dolar ihracat hedefliyoruz” derken hayvansal mamul sektörü açısından ortaya bir başarı tablosu koyuyor. Ancak süt ve süt ürünleri ihracatında 505 milyon dolarlık performansı yetersiz buluyor. Girit, “Bu konuyu mutlaka özel olarak masaya yatırmalı ve bütün yönleriyle tartışmaya açmalıyız. Bu çerçevede tamamen süt ve süt ürünleri ihracatını ele alacak bir etkinlik, bir panel faydalı olur diye düşünüyorum. Çünkü mamul ihracatının artışı bütün süt sektörüne ciddi katkılar yapar” mesajını veriyor.

Haberin Devamı


SİLAJLIK MISIRDA TEK EKİM
İZMİR bölgesinin önde gelen süt hayvancılığı tesislerinden Tire’de bulunan Titar Hayvancılık İşletmesinin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Doğan, dikkate değer eleştirilerde bulunuyor ve üretimde gerileme olduğunu söylüyor: “Üretimde zirveye gelmiştik, fakat şu anda geriye gidiyoruz. Yem bitkileri üretiminde büyük sorunlar yaşıyoruz. Uzun vadede Küçük Menderes bölgesinde yem bitkileri ve silajlık mısırda ciddi sıkıntılar olacak. Yeraltı sularında azalma devam ediyor. Bu yüzden hayvan besleme sorununda kısmen de olsa bir çözüm olarak silajlık mısırda tek ekime gitmek durumundayız. Aksi halde yeraltı sularında sorunu çözmek mümkün değil. Böyle giderse, süt üretiminde azalmayla birlikte verim düşecek, kesimler artacak ve hayvan varlığımız azalacak! Şu anda eğer pariteye uygun bir fiyatlandırma olsa, sütü 13.5 liraya satmamız gerekir. Yanı sıra pompalar elektrikle çalışıyor ve maliyetler yükseliyor ama bu arada süt sanayicisi fiyatları geri çekmeye çalışıyor. Bakınız, çok açık ifade ediyorum, damızlık hayvanlar kesime giderken, ithalat asla çözüm olamaz. Artık bundan sonra özellikle buzağıyı yaşatma mücadelesine ağırlık vermeliyiz, çünkü ülke genelinde buzağı kayıp oranımız ne yazık ki çok yüksek.”

Haberin Devamı


SÜTTE KALİTE SORUNU
İZMİR İl Tarım ve Orman Müdür Yardımcısı Oktay Darcan, şu somut bilgi ve önerileri paylaşıyor: “Türkiye’de çiğ süt üreten bir milyon 139 bin süt işletmesi var. Bunun yüzde 66.7’si 10 baş ve altında ve yüzde 0.79’u 100 baş üzeri. Bu sayı İzmir rakamlarıyla kıyaslanabilir. Üretilen sütün yaklaşık yüzde 50’si sanayie gidiyor. AB’de ise 160 milyon ton süt üretiliyor ve bu miktarın 10.6 milyon tonu tüketiciye çiğ çiftlik sütü olarak ulaşıyor. Çiğ süt üretici örgüt sayısı çok fazla. Üretici örgütlerinin süt toplama yetkileri belirli ölçütler doğrultusunda tanınmalı. Üretici örgütlerinin ihtisas alanlarında faaliyetleri teşvik edilmeli. Süt toplama yetkisi olan üretici örgütlerinin çiğ sütün kalitesini iyileştirmeye yönelik faaliyetleri destek kapsamında değerlendirilmeli. Çiğ sütün toplama merkezine zamanında teslimi. Gecikmede ceza sistemi uygulanması. Soğutma tanklarına sıcak süt girerse en az 2 saate tanktaki sütün 4 dereceye gelmesi çiğ süt güvenliği ve kalitesi açısından önemli. Çiğ süt üreticisine ve süt toplama merkezindeki personele; üretim hijyeni, süt toplama ve soğutma tanklarının rutin temizlik ve dezenfeksiyon uygulamaları konusunda eğitimler verilmesi. Eğitim fonu oluşturulup, eğitimi alanlara çiğ süt kalitesi ve hijyeninde gelişim gösteren işletmelere prim verilmesi. ‘Okul sütü’ projesinin yaygınlaşması. Belediyelerin bu konuda öncülük etmesi. Taklit ve tağşiş içeren süt ürünleri ile Bakanlığın daha etkin mücadelesi. Bakanlık sayfasından taklit ve tağşiş yapan firmaların yeniden duyurularının yapılması. İhracatı artıracak teşviklerin artırılması.”

Yazarın Tüm Yazıları