Eserleri soyut sözleri somuttu

Türkiye’de soyut resim denilince ilk akla gelen isimlerden biriydi Adnan Çoker. Selçuklu ve Osmanlı mimarisindeki kubbe formlarından etkilenerek yaptığı tabloları, birer ikonik esere dönüşmüştü.

Haberin Devamı

Hürriyet’in Güneşli’deki eski binasında 25 yıl boyunca baktık o tablolara. Halen de gazetenin duvarlarında hayatımıza estetik bir anlam katmaya devam ediyorlar.

Önceki gün 95 yaşında çok sevdiği, doğup büyüdüğü, ürettiği İstanbul’da hayata veda etti hocaların hocası. Bugün saat 13.00’te pek çok öğrenci yetiştirdiği, yöneticilik yaptığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden (Akademi) sonsuzluğa uğurlanacak. Çoker’in naaşı yarın ikindi vakti Şakirin Camisi’ndeki cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

Eserleri soyut sözleri somuttu

Yaşarken efsane olanlardandı Adnan Çoker.

2017 yılında Hürriyet Kitap Sanat ekinde 90’ıncı yaşını Yahşi Baraz’ın kaleme aldığı bir yazısıyla kutlamıştık. Şöyle diyordu Baraz onun sanatı için:

Haberin Devamı

Adnan Çoker, Bizans, Selçuklu, Osmanlı mimari formlarını resimsel konturlara dönüştürerek Türk resim tarihinde benzersiz bir estetik üslup yarattı. Bu stil, taklidi bile yapılamayacak kadar özgün ve güçlüdür. Çoker, Türk plastik sanatlarında bir eşi daha bulunmayan resimsel yapısını kurarak şimdiden anıtlaşmıştır.”

Resmi kadar sözünü sakınmamasıyla da ünlüydü. Düşündüğünü hiç eğip bükmeden, direkt olarak söylerdi.

Pek çok öğrenci yetiştirmesine rağmen Türkiye’de sanat ortamını, ortaya çıkan işleri beğenmez, tepkisini “Türkiye’de ressam messam yok” diyecek kadar ileriye götürebilirdi. Adı biraz da bu yüzden ‘huysuz’a çıkmıştı.

Tepkisini göstermekten çekinmezdi. Hülya Avşar’la girdiği polemik, uzun süre meşgul etmişti magazin gündemini.

Eserleri soyut sözleri somuttu

2000 yılında Erol Kerim Aksoy Vakfı (EKAV) Sanat Galerisi’nde Fahrelnissa Zeid sergisinin açılışına katılan Hülya Avşar, sarı kırmızı renklerin hâkim olduğu bir tablonun önünde “Ben Beşiktaşlıyım” diyerek fotoğraf çektirmek istemeyince Çoker tarafından “Sanata böyle yaklaşamazsınız” diyerek azarlanmıştı. Sanatın magazine malzeme yapılmasına kızmıştı hoca.

Haberin Devamı

Eserleri soyut ama sözleri somut ve sertti.

Türk resim sanatı bir büyük ustasını kaybetti. Resmini yaptığı gökkubbenin altında sonsuzluğa uğurluyoruz onu bugün.

SİYAH FONLU RESİMLERİN BÜYÜK USTASI

ADNAN Çoker 1927 yılında, İstanbul Süleymaniye’de doğdu. 1934-39 Samatya Hacı Kadın İlkokulu’nda, 1939-42 Davutpaşa Ortaokulu’nda, 1942’de Afyon Lisesi’nin orta kısmında bir yıl okudu. 1944-45 Güzel Sanatlar Akademisi, galeri eğitiminde Şefik Bursalı’nın öğrencisi oldu. 1945-51 Zeki Kocamemi Atölyesi’nde altı yıl çalıştı. 1951’de Güzel Sanatlar Akademisi, Yüksek Resim Bölümü’nü bitirdi. Avrupa konkurunu kazanarak 29 Aralık 1955’te devlet bursuyla Paris’e gitti. 1960 Mart ayında, Batı’daki öğrenimini tamamlayarak yurda döndü. Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü asistanı oldu. 1963’te A. Gürman, Sarkis, Devrim Erbil ve Tülay Tura ile ‘Mavi Grup’u kurdu. 1964’te Fransız bursu ile ikinci kez Paris’e gitti. W. Hayter Atölyesi’nde gravür, Goetz Atölyesi’nde boya etütlerini sürdürürken ‘Siyah Fon’lu Resimler’e başladı. 1969 yılında, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde doçent unvanını aldı. 1976’da profesörlüğe, 1977’de İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Müdürlüğü’ne atandı. 1979’da istifa etti. 1983’te Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü Başkanlığı’na getirildi. 1985’te istifa etti. Birçok kurum ve özel koleksiyonda yapıtları bulunan Çoker hayata İstanbul’da veda etti.

Eserleri soyut sözleri somuttu

Genellikle siyah fonlu, figürsüz, geometrik formlara sahip soyut resimleriyle tanınan Adnan Çoker için sanat eleştirmeni Ayşegül Sönmez şu yorumu yapıyor: “Adnan Çoker’le ilgili bilinen en büyük yanlış, onun bir minimalist olduğudur. Çoker, hiç ‘minimalist’ olmadı. Lakin resimlerinin ilk bakışta figürsüz, az renkli ve geometrik formlara sahip görünmesi nedeniyle mimaride azlık ilkesinin benimsenmesine indirgenen minimalizm’le anılır. Oysa resimdeki minimalizm’le yolları hiç çakışmaz Çoker’in. Onların iddiası, sadece olmaktır. Çoker resmi, bulunduğumuz mekâna başka bir mekân, hatta mekânlar önerileri getirir. Başlangıçta soyut var. İlerleyen dönemlerde ise kontrol altına alınmış, akılla yönetilen bir soyut. Soyut dışavurumculuğunu kontrol altına alan bir ressam, her sanat tarihine kısmet olmaz.”

CENAZESİ BUGÜN 

Haberin Devamı

Adnan Çoker için bugün saat 13.00’te Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde tören düzenlenecek. Çoker’in naaşı ikindi vakti Şakirin Camisi’ndeki cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

YAZAR ADAYLARINA 10 TÜYO VE BİR DERS

YAZAR Selçuk Altun’un okuma yazma günlüklerinden oluşan ‘Kitap İçin’ serisinin beşinci kitabının 4442’nci maddesi yazar adaylarına tüyolara ayrılmış. The Guardian gazetesinden alıntılanan bölümde edebiyatın büyük ustalarının 10 maddelik tavsiyeleri yer alıyor. İşte o liste ve Altun’un onlara eklediği kendi tavsiyesi:

1. Özgüvenin olsun. (Hilary Mantel)

2. En verimli saatlerini seç ve o zaman yaz. (Lev Tolstoy)

Haberin Devamı

3. Önce iyi bir okur ol. (William Faulkner)

4. Yaz, egzersiz için de yaz. (Katherine Mansfield)

5. Yazmaya ara vermeyi unutma. (Ernest Hemingway)

6. Her gün bir sayfadan fazla yazma. (John Steinbeck)

7. Kötü müsveddelerden tırsma. (Ernst Hemingway)

8. Yazarken alkol alma. (F. Scott Fitzgerald)

9. Yazarken interneti unut. (Zadie Smith)

10. Odaklanma sorunun mu var, bir kedi al. (Muriel Spark)

Selçuk Altun’un yazar adaylarına önerisi: Nitelikli bir okur olurken şiiri ihmal etmeyin. Üçüncü sınıf bir yazar olacağınıza birinci sınıf okur kalın. Kitapların bize bir teselli ikramiyesi olabilir; örneğin sizi sanat ve müziksever yapabilir.

TEŞEKKÜRLER İKSV

PAZAR akşamı Maslak Parkorman’da Nick Cave & The Bad Seeds konserine giderken ilk hissettiğim, açık hava konserlerini ne kadar özlediğimdi. Dört yıl önce Küçükçiftlik Park’ta yine bir açık hava konserinde dinlemiştik kendisini.

Eserleri soyut sözleri somuttu

Nick Cave, 2018’de İstanbul Caz Festivali kapsamındaki o konserden sonra geçen zamanın 4 yıl olmasına rağmen kendisine 2 yıl gibi geldiğini söyledi.

Haberin Devamı

İstanbul seyircisine pek öyle gelmemiş olacak ki inanılmaz coşkuluydular. Bunda kuşkusuz Nick Cave’in seyirciyle kurduğu o yakın ilişkinin de etkisi var.

Elleri sürekli seyircinin ellerinde, üzerlerine düştü düşecekmiş gibi bir pozisyonda şarkılarını söylemesi, aralarına karışması, uzatılan her şeyi imzalaması, samimiyeti, sahneye belirtilen saatten erken çıkıp 2.5 saat kalması seyircide de karşılığını buldu.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) 50’nci kuruluş yıldönümü kutlamaları kapsamındaydı bu sefer konser. Tekrar teşekkürler İKSV, 50 yıldır bize yaşattığın tüm bu güzellikler için. Konserden mutlu mesut ayrılırken bir yandan da Nick Cave için endişeliydim. Seyircinin o kadar içindeydi ki, korona olmasa bari diye.

Yazarın Tüm Yazıları