Bunun nesi ‘muzır’

Kitabı inceleyen kurul, bazı yazıların 18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacak nitelikte olduğu belirtmiş.

Olabilir, kurula böyle bir görev verilmiş ve onlar da gerekli incelemelerini yapıp kararlarını açıklamışlar.

Tabii ki küçükleri korumak hepimizin görevi.

Bir çocuk kitabında küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacak ne yazılabilir diye merak ettim ve kitabı buldum.

Kitabın kahramanı, aklına hep büyük sorular takılan küçük bir penguen. Adı da Pupkin.

“Balıklar suyun altında nasıl nefes alır”, “Yıldızlar geceleri neden parlar” gibi boyundan büyük soruların cevaplarını merak ediyor.

En çok da bebeklerin nereden geldiğini.

Bunu sormak için babasının yanına gittiğinde büyük bir yumurtayı soğuktan korumak için üzerinde oturduğunu fark eder. Tam o sırada yumurta çatlar ve kardeşi dünyaya gelir. Babası, “Önce annen bunu yumurtlar, sonra da baban sıcak tutar” diyerek nasıl dünyaya geldiklerini açıklar.

Küçük kardeşini görmeye gelen fok ailesinden ise yavru fokların annelerinin karnında büyüyüp sonra da kuyruklarının altından dünyaya geldiğini öğrenir. Meraklı Pupkin bu merakının peşinde dünyayı dolaşır ve balina, kaplumbağa ve insanların kiminin yumurtadan, kiminin ise annesinin karnından çıktığını öğrenir ve bu bilgisini gelip kardeşine anlatır.

HEM YAYINLADI, HEM MUZIR BULDU

Ben mi çok liberal düşünüyorum bilmiyorum ama bunun neresi muzır anlayamadım.

Toplumun değerlerinden çok mu koptum diye kendimden şüphe etmedim desem yalan olur.

Kurul üyeleri hâlâ çocukları leyleklerin getirdiğine inanıyor ve öyle öğretilmesi gerektiğini düşünüyor sanırım.

İşin bir diğer garip tarafı ise kitabın yayıncısı.

Çocuklara zararlı olduğuna bakanlığın kurulunca karar verilen bu kitabı devletin kendi kurumu, TÜBİTAK yayımlamış.

Böyle durumlarda yayınevi mahkemeye giderek kitabını savunur genelde. Mahkemenin atayacağı bilirkişi raporuna göre muzır olup olmadığına karar verilir.

Bakalım TÜBİTAK kitabının hakkını aramak için mahkemeye başvuracak mı?

KIZ TAVLAMA KİTABI YAZAN EDEBİYATÇI KİMDİ?

MERAKLISI için sahaf gezmek geçmişe doğru çıkılan müthiş bir yolculuktur. İmzalı kitaplar, ithaflar, el yazısı notlar... Bambaşka bir evrene gidersiniz.

İmzalı kitap koleksiyonunda tanıdığım iddialı isimlerden biri de matematik profesörü Haluk Oral’dır.

‘Bir İmzanın Peşinden’ adlı kitabı bu alanın nasıl da insanı farklı bir tarih çalışmasına götüreceğinin en güzel örneklerindendir.

Oğuz Aral vefatından önce kendisine imzalanmış kitapların önemli bir bölümünü Haluk Oral’a vermiş. Onun koleksiyonunda gördüm.

Kitabın adı ‘Garantili Kız Tavlama Yolları’. 1975 yılında yayımlanmış. Yazarı da bu konuda bir uzman. Psikolog Dr. Suat Yağmuroğlu.

Arka kapak yazısı kitabın neden Oğuz Aral’a imzalandığını açıklarken kadın-erkek ilişkisi üzerine de oldukça ‘ilginç’ saptamalarda bulunuyor:

“Kadının özgürlüğünü elde edeceği ve kız tavlamanın tarihe karışacağı günler henüz çok uzak. Ali Ulvi, Bedri Koraman, Eflatun Nuri, Ferruh Doğan, Meral, Mıstık, Nehar Tüblek, Nermin, Oğuz Aral, Semih Balcıoğlu, Şadi Dinçağ, Tan, Tonguç, Turhan ve Yalçın Çetin gibi dünya çapındaki şöhretlerimizin karikatürlerinden de anlaşılacağı üzere günümüzde kadının aranan ve az bulunan bir şey olması yüzünden, onları elde etmek için bazı yollardan geçmek gerekiyor.

Bu kitapta anlatılan ilkelerin uygulanması halinde başarıya ulaşmamak imkânsızdır.”

Dönemin ünlü çizerlerinin kadını konu alan çizimlerinin çıkış noktasını da böyle açıklıyor kitabın yazarı.

Kitabını Oğuz Aral’a imzalayıp göndermiş. Psikolog Dr. Suat Yağmuroğlu olarak değil ama, Günel Altıntaş imzasıyla.

Altıntaş’ın ‘Dedikodu Kitabı’ adlı bir anı kitabı var.

Merak ettim, acaba orada takma adla yazdığı bu kitapla ilgili anısını anlattı mı?

Bu arada edebiyatçılar arasında takma adla kitap yazmak çok yaygın bir yöntem.

Servet-i Fünun edebiyatının başyapıtlarından, ilk psikolojik romanımız ‘Eylül’ün yazarı Mehmet Rauf’un ‘Bir Zambağın Hikâyesi’ ve ‘Kaymak Tabağı’ adlı ilk erotik romanları kaleme alması....

Peyami Safa’nın Server Bedi imzasıyla polisiye romanlar, Nâzım Hikmet’in Orhan Selim adıyla köşe yazısı yazması...

Kemal Tahir’in Mayk Hammer’den daha fazla romana Mike Hammer imzası atması gibi....