Brad Pitt’ten Sartre olur mu?

YAPAY zekâ marifetiyle üretilen şeyler gerçeklik duygumuzu oradan buradan çekiştirmeye, gündemimizi meşgul etmeye başladı. Konuyu veriyorsunuz; şiir, roman yazıyor, röportaj yapıyor, kurgu fotoğraflar üretiyor.

Haberin Devamı

Dünya geçen hafta ABD eski Başkanı Donald Trump’ın tutuklanma fotoğraflarını konuştu. Deepfake teknolojisiyle yaratılmış fotoğrafların kısa sürede kurgu olduğu anlaşılsa da bu işin boyutlarının nereye kadar gidebileceğine dair ürkütücü ipuçları veriyordu.

Yine yapay zekâyla yaratılmış bir başka fotoğraf da sanat dünyasının gündemindeydi.

Brad Pitt ve Eva Green’in yan yana getirilmiş fotoğrafları sosyal medyada ikilinin biyografik bir filmde Jean-Paul Sartre ve Simone de Beauvoir’ı canlandıracakları bilgisiyle paylaşıldı. Dünya düşünce tarihinin bu en önemli ve popüler çiftini beyazperdede izleme fikri sanatseverleri oldukça heyecanlandırdı. Ancak kısa sürede bu fotoğrafın da sahte olduğu anlaşıldı.

Teyit.org fotoğrafların Giovanni Rolla tarafından yapay zekâ kullanılarak oluşturulduğu bilgisine ulaştı. Rolla görselleri parodi amacıyla üretmişti.

Haberin Devamı

Fotoğrafları oluşturmak için yapay zekâ uygulaması olan MidJourney 5’i kullandığını açıklayan Rolla, Brad Pitt ve Eva Green’i Sartre ve Beauvoir olarak hayal etmesini istemiş ve beş dakikada bu görüntüleri elde etmişti.

Felsefe dünyasının ideal çiftini dünyanın en ünlü oyuncularının canlandırması güzel olurdu ama gerçek değildi. Yapay zekânın yarattığı yapay gerçeklik yakın bir gelecekte sanat dünyasında diğer alanlara göre çok daha fazla ağırlığını hissettirecek gibi görünüyor.

Brad Pitt’ten Sartre olur muYapay zekânın Brad Pitt ve Eva Green’i dönem kıyafeti ve makyajlarıyla Sartre ve Beauvoir’a dönüştürdüğü fotoğraf.

CAFÉ DE FLORE EVLERİ GİBİYDİ

VAROLUŞÇULUĞUN ve feminizmin bu iki büyük temsilcisini yakında sinemada izleme şansımız olur mu bilmem ama eğer film çekilse Paris’in en ünlü mekânlarından Café de Flore de onlar kadar başrollerden birini kapardı.

Yazar Cem Selcen’in ‘Kahvenin Peşinde - Avrupa Café’lerinde’ adını verdiği çalışmasının ikinci kitabı yayımlandı. İlkinde Viyana café’lerini anlatan yazar, bu kez Paris’in café’lerinde dolaştırıyor okurunu. Tarihiyle, bugünüyle ve oralara anlam katan müdavimleriyle tanıştırıyor.

Haberin Devamı

Tabii ki Paris denince ilk akla gelenlerden biri Café de Flore ve oranın da en ünlü müdavimleri Simone de Beauvoir ve Jean-Paul Sartre. Sadece onların değil, 1885’ten itibaren yolu Paris’ten geçen bütün dünya entelektüellerinin kâbesi olmuş, adına şarkılar yazılmış, filmlere konu olmuş bir café. Apollinaire, Andre Breton ve Louis Aragon sürrealizmin temellerini burada atmış, Albert Camus’den Roland Barthes’a, Picasso’dan Dali’ye sanat ve fikir dünyasının bütün ünlülerine ev sahipliği yapmış.

Brad Pitt’ten Sartre olur mu

Ama gerçek ev sahipliğini yaptığı isimlerin başında Sartre ve Beauvoir geliyor. İkinci Dünya Savaşı’nın yokluk yıllarında pek çok yazar ve çizer gibi onlar da bütün gün burada çalışır, misafirlerini kabul ederlermiş. Sartre, “Tamamen oraya yerleştik: Sabah dokuzdan öğlene kadar orada çalıştık, öğlen yemeğine gittik, saat ikide döndük ve tanıştığımız arkadaşlarımızla saat sekize kadar sohbet ettik. Yemekten sonra randevu aldığımız kişileri kabul ettik. Size garip gelebilir ama Flore’da evdeydik” diye anlatıyor o günleri.

Haberin Devamı

Karartma ve alarm çaldığında café’deki bütün müşteriler sığınaklara gönderilirken iki kişiye dokunulmaz ve çalışmaları bölünmezmiş: Sartre ve Simone de Beauvoir.

(Kahvenin Peşinde Avrupa Café’lerinde / Paris, Cem Selcen, Hep Kitap) 

Yazarın Tüm Yazıları