Sevgili Güzin Abla, internet üzerinden bir gençle tanışıp sevgili oldum. Bu beraberlik 4-5 yıldır sürüyor. Ben de o da Anadolu’nun bir küçük kasabasında yaşıyoruz.
Annem öğretmen, ailem üzerime titrer. Ben lise mezunuyum, açık öğretime devam ediyorum.
Bu gençle tanıştıktan sonra ona bağlandım.
İlk ilişkimiz başladığından bu yana, 4 kez ayrılık yaşadık.
Her seferinde ben ayrıldım ama tekrar barışan da yine ben oldum. Tehditlerinden korktuğum için tekrar barışmaya karar verdim.
En son çıkmaza girince anneme olayı anlatmak zorunda kaldım.
Annem bazı nüfuzlu arkadaşlarını devreye sokarak onu benden uzak tuttu.
Sevgili Feyza Hanım, geçtiğimiz günlerde annesinden görmüş olduğu şiddeti anlatan bir gencin mektubunu içim acıyarak okudum.
Maalesef çocuk dünyaya getirmiş olan bazı kadınlara, gerçek manada annelik duygusunu hissetmek nasip olmuyor. Bu kardeşimizin yaşadığının benzeri ve hatta daha vahimini yaşayan birçok insan var.
Annelerin sevgisizliğinin açtığı yürek yarasını, özellikle anne sevgisinden mahrum olmamış bazı insanların, idrak etmekte zorlandıklarını düşünüyorum.
Bir annenin zalimliğinin özrü olamaz, özellikle çocuğu büyüyüp ergen olduktan sonra bile zalimlikte ısrar ediyorsa, hâlâ bu evladın canını yakmaktan gocunmuyorsa...
Benim anne sevgisizliği ve zulmü yaşamış insanlara naçizane yorumum şu olabilir:
Özellikle kendi dünyanıza kanat çırptıktan sonra, hâlâ sizin canınızı yakan anne, baba, kardeşiniz varsa, bu zulme izin vermeyin. Onları yaşam alanınızdan uzak tutun.
Madem siz değer verilecek, kıymet verilecek birisi değilsiniz bu insanlar için, madem sizi kırmak, incitmek bu kadar kolay geliyor bu insanlara...
“Adı, Mari Gerekmezyan’dı...
Türkiye’nin ilk kadın heykeltıraşlarından biriydi... Ermeni asıllıydı... Güzel Sanatlar Akademisi’nde misafir öğrenciydi...
Çok başarılıydı... Okulda bir asistana âşık oldu. Asistan ünlü bir ressam ve şairdi. Üstelik de evliydi. Delice sevdiler birbirlerini...
Dillere düştüler...
Kadın sevdiği adamın büstünü yaptı. Ünlü ressam da onun portrelerini çizdi. Günlerce aylarca büyük bir aşk yaşadılar... Birbirlerine serenat yaptılar. Mari’nin kaşı kara, gözü kara, bahtı da karaydı... Ailesi ve Ermeni toplumu onu terk etti... İtinayla yalnızlaştırıldı...
Dönemin basını, Ermeni olduğu için Ankara’daki resim heykel sergilerinde üst üste aldığı ödüllerde adını bile geçirmedi.
Merhaba Güzin Abla, erkek arkadaşımla daha yeni sevgili olduk...
Ama gerçekten ilişki yaşıyor muyuz bilemiyorum.
Buluşalım mı, dediğimde hep bir bahane uyduruyor.
Yaşadığım yer küçük bir yer ve çok dedikoducu var.
Adımız çıkar diye mi korkuyor bilmiyorum.
Ben hep buluşmak istiyorum onun hep işi oluyor.
1 ayda sadece 2 kez buluşabildik. İlk buluşmaya buluşma bile denmez ve her buluştuğumuzda yanımızda ortak arkadaşımız vardı. Zaten hep yanımızda oluyorlar konuşacak konu bile bulamıyoruz.
Normalde söylemeyeceği, yapmayacağı şeyleri söylüyor ya da yapıyor...
İkimiz de üniversite mezunu, düzgün insanlarız. 40’lı yaşlarda evlendik.
Ben kocamın ikinci eşiyim. Benimse ilk evliliğim...
Bir yaşında oğlumuz var. Görücü usulüyle evlendik.
Evlenmeden önce sormuştum, alkol sorunu olmadığını söylemişti.
İşin içinde tanıdıklar olunca daha çabuk güvendim ve 3 ay içinde evlendik.
Bu acele karar, elbette en büyük hatamdı.
Pek çok farklılığımızın farkındaydım ve tolere edebileceğimden emindim.
Merhaba Güzin Abla... 10 yıllık bir evliliğimiz var eşimle. Karımdan şimdiye kadar tek bir kez bile “Seni seviyorum” sözünü duyamadım. Soruyorum ama “Söyleyemiyorum işte” diye cevap veriyor.
Daha önce benim de eşimin de başka birlikteliği olmadı. Üstelik eşim sadece “Seni seviyorum” değil, beni hoş tutacak başka güzel konuşmalar da yapamıyor. Hayatım, bir tanem, aşkım gibi şeyler örneğin... Hiçbiri yok...
Benim ismimi bile zorla söylüyor sanki. Ben de “Neyse sen demesen de ben seni seviyorum” veya başka güzel sözler söylemeye çalışıyordum.
Ama karımdan hiç güzel sözler duymayınca benim de içimden güzel sözler söylemek gelmiyor.
“Bana hiç çiçek almıyorsun” diyor. Çiçek alıyorum, bu defa “Ne gereği vardı, almasan da olurdu” diyor. Bazen “Bana niye soğuk davranıyorsun?” diyor. Ama ne yapayım, her şey tek taraflı olunca eve bile zorlanarak gidiyorum.
Benim eşimden başka sevdiğim hiç olmadı. Üniversitede okurken bile arkadaşlık yapmak isteyen kızlar vardı çevremde, o zaman evleneceğim kıza ihanet edemem diye karşı çıkardım sürekli. Ama daha mutlu bir hayat istiyordum.
Bazen düşünüyorum artık yeter desem mi diye. Ama eşim üzülür diye söyleyemiyorum.
Sevgili Güzin Ablam, sizi takip eden, yurtdışında yaşayan bir kadınım.
Üç evladım var, ikisi evli. İki de torunum var. Ev hanımıyım.
Genç yaşlarda sağlık sorunlarım başladı. Şeker hastası oldum. Tansiyon da var ve artık 50 yaşına merdiven dayadım.
İstediğim tek şey huzur ve mutluluk. Sıkıntı strese gelemiyorum.
Yıllar yılı eşimden eziyet ve ihanet gördüm. Hayat beni erkenden yordu yıprattı...
Uzun lafın kısası eşimin telefonunda bir uygulama gördüm; bu burada ne geziyor diye düşünürken, bir gireyim dedim. Ama keşke girmeseydim...
Uygulamayı anlamadığım için bir odaya düştüm. Orada tanıştığım bir gençle ilişkim var şu an. Tabii bu zamanla oldu, aniden değil. Şimdi bu adam Türkiye’de, ben yurtdışındayım. Ona bağlandım, onu seviyorum. Benden 14 yaş küçük. Hayvancılıkla uğraşıyor. Ben yanına gitmek zorunda kaldım. Önce kendi memleketime gittim. Türkiye’de teyzem ve kardeşim yaşıyor. Onun yanına gitmek kolay olmadı, çevremdeki herkes hesap sordu. Özellikle de çocuklarım...
Merhaba Güzin Abla, 38 yaşında, 17 yıllık evli, çalışan ve bir çocuğu olan anneyim. Eşim evliliğimizin ilk yıllarından beri beni sürekli aldattı.
İlk olay evde ikinci bir telefon bulmamla başladı. ‘İş telefonu ama ortak kullanım olduğu için saçma sapan yazışmalar var, yanlış anlayacaksın’ dedi, o dönem yeni doğum yapmıştım, konuyu uzatmadım.
Birkaç yıl sonra cüzdanında başka bir sim kart buldum, yine inkâr etti, ‘iş hattım’ dedi. İnanmadım ama çocuğum küçük diye yine sineye çektim.
5-6 yıl önce eşimde farklı haller gördüm, şüphelendim. Benimle aynı odada yatmıyor, o dönem telefonunu asla elinden bırakmıyor, duşa dahi telefonla giriyordu. Takip ettim ve şifresini öğrendim. Gördüm ki bir oyun uygulamasından evli ve 2 çocuklu bir kadınla belden aşağı görüşmeler yapmış.
Bunları beklemediği anda ona yolladım, şok oldu. Artık çocuğumuz büyümüştü, boşanmak istedim. Günlerce yalvardı, yakardı. En kutsal değerleri üzerine yeminler etti, abartmıyorum ayaklarıma kapandı. Beni ikna etti.
Ama unuttuğum bir nokta vardı, bir kere aldatan bir daha aldatırmış.
Bu yılın başında işyerindeydim kendisini aradım ama sürekli meşguldü. Aklıma evdeki güvenlik kamerasından bakmak geldi. Uygulamayı açtım ve “Aşkım” kelimesini duydum. Duyduğum ikinci cümle “Aşkım seni canımdan çok sevdiğimi biliyorsun” oldu...
İzin alıp hemen eve gittim. Beni karşısında görünce şok oldu. ‘Seni kameradan izledim ve kulaklarımla duydum beni aldatıyorsun’ dedim.