Vahşi bir zorbalık örneği

3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ydü. Fazlaca romantik ‘kutlama’ mesajları ile geçiştirildi. Eskiden de aynı noktadaydım ama yaşadığım rahatsızlık sebebi ile artık engelli bir birey olarak şu an daha da sıkı şekilde, bir kutlamadan ziyade farkındalığın artması, eksikliklerin giderilmesi için tek bir günün yetmeyeceğini düşünenlerdenim. Hele de sosyal medyada Uzman Doktor Sare Aydın’a yapılan yorumları görünce... Toplumsal olarak empati, saygı ve sevgiden ne kadar uzaklaştığımıza da ikna oldum. Bu sebeple köşeyi imkânsızlıklar içinde var olmaya çalışan dostlarıma bırakıyorum.

Haberin Devamı

ÖYLE ÇOK MARUZ KALDIM Kİ GÜLÜP GEÇİYORUM ARTIK

@tekerleklidr hesabını bir süredir takip ediyorum, Dr. Sare Aydın’ın hesabı. Enerjisine bayılıyorum. Tokat, Turhal’da yaşıyor, doğuştan ortopedik engelli. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 2018’de birincilikle bitirdi. Aynı hastanede psikiyatrist olarak göreve başladı. 4 yıldır da aynı görevde. TUS’ta (Tıpta Uzmanlık Sınavı) büyük bir başarı kazandı ve 15 bin doktor arasından 136’ncı olarak, uzman doktor unvanını aldı. Mutluluğunu da sosyal medyada biz takipçileri ile paylaştı. Ama bu paylaşımın altına, vahim tabloyu ortaya daha net koyması adına yazıyorum, ‘Kalk bir çay koy desek yerinden kıpırdamazsın’, ‘Bu hali ile nasıl doktorluk yapacak’ gibi ‘iğrenç’ yorumlar yapıldı. 3 Aralık günü oldu bunlar. Sosyal medya aynı zamanda Dünya Engelliler Günü’nü ‘kutlayan’ mesajlar ile doluydu. Anladım ki pek çok şey gibi empatimiz de sevgimiz de saygımız da zaman zaman ‘sözde’ olabiliyor. Psikiyatrist, Dr. Sare Aydın’ı aradım: ‘Binlerce yorum gelmiş, en fazla on kişi kötü yorum yapmış. İnan, o kadar takılmadım yorumlara çünkü gerçek hayat da o kadar pembe değil. Çok daha fazlası, hatta gözlerimin içine bakılarak yaşatıldı bana ve öyle çok zorbalığa maruz kaldım ki... O sebeple güldüm geçtim” diyor.

Haberin Devamı

Vahşi bir zorbalık örneği

ADİL ŞARTLAR SAĞLANSIN

Şöyle devam ediyor:

Bu kötü yorumları abartmak da normal bir durum değil bence. Çünkü bazı kişilerin -yanlış anlaşılmasın asla genellemiyorum- olumsuz yorumlara gösterdikleri duyarı gerçek hayatta bize göstermedikleri de var. Orası sanal alem. Dikkat çekmek için herkes her şeyi yapabilir. Bu onların sorunu. Haklarımız gözetilsin, adil şartlar sağlansın, bize yeter.”

Vahşi bir zorbalık örneği

ENGELLİ HAKLARI SİYASET ÜSTÜ BİR MESELE OLMALI

Engelsiz Yaşam Derneği kurucu üyelerinden Levent Açlan da görme engelli bir birey. Şöyle anlatıyor:

Haberin Devamı

Yapan da biz, bozan da biz. İleriye giden de biz, geriye giden de... Biz kimiz? Hem toplum hem birey hem devlet hem hükümet. Zaman zaman artar, zaman zaman azalır payımız ama mutlak bir iyileşme maalesef yok. Son 10-15 yıldır hayata geçirilen ve sakatların hayatını her yönden kolaylaştıracak en az 10 madde sayabilirim size. Elbette bunların eksiği var mıdır? Vardır ama takdir de etmek gerekir. Öte yandan 2005’te Engelliler Kanunu çıkarıldı ve yasaya dönüştürülmesi için en son 2012 milat verildi. Ancak yıl 2022, halen adım atılmış değil. ‘Mecliste yasanın red edildiğini de gördü bu gözler.’ Haliyle engelli kişiler gözden çıkarıldı mı diye düşünüyoruz. Siyaset üstü bir mesele olmalı ‘engelli’ hakları. Yol almak istiyorsak; vizyon, tutarlılık, istikrar şart.”

Haberin Devamı

Vahşi bir zorbalık örneği

BİZE ENGELLER KOYUP SONRA ÜZÜLEMEZSİNİZ

28 yıl önce geçirdiği kaza sonucu omurilik felci olan Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Başkanı Semra Çetinkaya, “Şu 28 yılda, 28 doğru rampa bile yaptıramadık ya ona yanıyorum” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Elbette iyileştirmeler var ama yetersiz. Çoğu soruna ‘-mış gibi’ yaklaşılıyor. Oysa kanun yapıcılar, belediyeler, bu konuda yetkisi bulunan her kim varsa STK ve dernekler ile işbirliği yapsa sorunlar daha kolay çözülebilir. Çağrımız şu: ‘Engele ruhsat verme.’ Şu an yapılan kaldırımlar, binalar, işyerleri dünya standartlarında mı? Çoğu değil. İşte bu sebeple bize engeller koyup sonra bizim için üzülemezsiniz. Tekerlekli sandalye ile sokağa gönül rahatlığı ile çıkamıyoruz. Çıktık diyelim üçüncü sınıf insan muamelesi yapılıyor. Biz hâlâ doğru rampa, doğru kaldırım diyoruz oysa çoğu Avrupa ülkesinde engelliler, ‘Hangi sporu yapsam, hangi okula, hangi ülkeye gitsem’ bunları tartışıyor. Bu bile bizim engelli hakları konusunda nerede olduğumuzu göstermesi için yeterli bir veri. Belki bizler engelliyiz ama söz engelli haklarına geldi mi Türk toplumu maalesef özürlü.”

Yazarın Tüm Yazıları