Tebliğcilerin yaptıkları tartışma yarattı

Daha önce yılbaşı kutlamaları sırasında Taksim’e giderek ‘Allah’ın dediği gibi yaşamak lazım’ bildirisi dağıtan ve kendilerine ‘Tebliğciler’ adını veren grup bu kez Kadıköy’de ortaya çıktı. Alkollü mekânları gezerek, içki içenlere ‘haram’ hatırlatması yapan tebliğcilere, masasına yanaştıkları gruptaki gazeteciler, ‘Bizim sizden hatırlatma gibi bir isteğimiz oldu mu? Siz şu an taciz ediyorsunuz bizi bu masada otururken’ sözleriyle tepki gösterdi. Tebliğciler ise, ‘Taciz değil, selamlaşma’ diyerek mekândan uzaklaştı. O an kayda alınan video ise sosyal medyada tartışma başlattı. Bazı kullanıcılar tebliğcilerin yumuşak üslubu, kendini ifade ediş tarzı ve kibarlığına vurgu yaparak, ‘Gayet düzgün konuşuyorlar. Bunun neresi taciz?’ derken birçok kullanıcı da ‘İsteğim dışında benimle konuşmaya çalışması tacizdir’ diyor. Sordum.

Haberin Devamı

İSLAMI KARİKATÜRİZE EDİYORLAR

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi, yazar Prof. Dr. Mehmet Hayri Kırbaşoğlu, Müslümanların İslami açıdan yanlış görülen konularla mücadele etmesi -emri bil maruf nehyi anil münker- gibi bir görevi olduğunu söylüyor. Yani tebliğcilerin yaptıkları İslami görev. ‘Ama’ diyerek devam ediyor Prof. Dr. Kırbaşoğlu: “Bu arkadaşların yaptığı işi karikatürize etmek. Küresel, bölgesel, ulusal konularda yapılması gereken çok daha önemli uyarılar varken içki içmek gibi bireysel bir günah peşine düşmek şovdur. Bu tebliğcilerin görevi gerçekten de yeryüzündeki kötülükler ile mücadele etmek ise o zaman bir öncelik sıralaması yapmalarını tavsiye ederim. Zira üzerindeki durdukları konu taciz, tecavüz, zina, hak yeme, yalan, hırsızlık, yolsuzluk, şatafat düşkünlüğü gibi konuların yanında hayli basit. Üslupları kibardır, güzel konuşuyorlardır ancak çoğunun din tasavvurları hayli problemli, tamamen şekilciler. Dini bilgileri yeterli ve bilimsel değil. Dolayısıyla bu kişiler dine yarar değil zarar vermekte. Toplum sosyolojisini göz ardı ederek, tepki toplamaktalar. ‘Ben buradayım’, ‘Esas dindar benim’ mesajı vermek gibi bir çaba var ortada ve bu İslam’da ‘mahviyet’ denilen alçakgönüllülükten uzak olma, dini kibir kapsamına girebilecek bir davranış.”

Haberin Devamı

Tebliğcilerin yaptıkları tartışma yarattı

İLLA DÜŞMANCA ALGILANMAMALI

AKABE Vakfı Müdürü, ilahiyatçı- yazar Feyzullah Akyol tebliğcilerin Pakistan menşeili olduğunu, dünya genelinde camilerde yaşayıp insanlara yol gösteren, baskı uygulamayan, belli bir strateji ile hareket eden bir grup olduğunu söylüyor ve ‘Benimsemediğimiz yönleri benimsediklerimizden çok fazla’ notunu düşüyor. Akyol, şöyle devam ediyor: “İslami ufkun yansıdığı bir zihne sahip değiller ancak şunu da belirteyim bugüne kadar hiç kimseye bir baskı uyguladıklarına, üslupsuzluklarına da şahit olmadık. Peki, sokakta içki içen biri bu tebliğcilerin uyarısına muhtaç mıdır? Yani edebi ile içen birine böyle bir uyarı yapılmaz. Kişi sarhoş olup etrafına zarar veriyorsa uyarılabilir ancak kimseye bir zararı yoksa zararı kendinedir, bireysel günahtır, bizim için meşrubat içen kişiden farkı yoktur. Yalnız şunu da belirteyim, size güzellikle yaklaşılmış, üslupta, konuşmada da bir sıkıntı yoksa karşı tarafta bunu illa düşmanca algılamamalı. Üslup her şeydir. ‘İlgilenmiyorum’ denilip geçilebilir.”

Haberin Devamı

KARŞI TARAFIN MÜSAADESİ ÖNEMLİ

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku öğretim üyesi ve Süleymaniye Vakfı Din ve Fıtrat Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır, Amerika’da misyonerlerin de benzer çalışmalar yürüttüğünü hatırlatıyor. Misyonerlik, ‘Kendini herhangi bir düşünce, bir ülküyü yaymaya adayan kimse’ olarak geçiyor. Peki, tebliğcilerin bu tutumu taciz mi? ‘Arada ince bir çizgi var’ diyor ve şöyle yanıtlıyor: “Uygun bir ortam var ise ve karşıdakini rahatsız etmiyor isen yani müsaade varsa, karşı tarafın dinlemeye de gönlü varsa lafa devam edersin. Karşı taraf dinlemiyor, ilgilenmiyor ise yapacak bir şey yok. İçki içmek, kumar oynamak İslam’a göre yanlıştır. Kimse bunun doğru olduğunu savunamaz ancak bir uyarı hasıl olmuşsa uygun ortamda, karşı tarafı rahatsız etmeden, uygun bir üslup ile yapılabilir, yapılmalıdır.” Peki, günahlar arasında sıralama var mıdır? Prof. Dr. Bayındır diyor ki: “Vardır. Şirk koşmak, zina, hırsızlık yapmak büyük günah. Oysa içki içen başkasının hakkını yemiyor kendi sağlığını tehlikeye atıyor.”

Haberin Devamı

Tebliğcilerin yaptıkları tartışma yarattı

1 KONU 2 GÖRÜŞ

PSİKİYATRİST, Dr. İlker Küçükparlak sosyal medya hesabında şunları yazdı: “İnsanları son derece kibar bir üslup ile taciz etmek de mümkündür, üslup tacizi belirleyen yegâne unsur değildir. İbadet eden insanlara son derece kibar bir üslup ile alkol ikram etmenin rahatsız edici ve taciz olacağı konusunda tartışma yok sanırım.”

Meltem Ö. Marbois, Paris’te yaşayan gazeteci. Sosyal medya hesabında şunları yazdı: “Başıma bir şey gelmeyecekse ben bu videoda taciz ve gericilik görmedim. Düzgün bir şekilde konuşuyorlar. Ses tonu, kendi ifade ediş tarzında saldırganlık, tepeden bakma yok. Barda oturanlar gereksiz gerginlik yaratmış. Uzatmadan, ‘He’ denebilir. Gülümseyip ‘Eyvallah’ da...”

Haberin Devamı

TEK OLAYA DEĞİL GENELE BAKILMALI

Tebliğcilerin bu hareketleri hukuken taciz sayılır mı? Avukat Ceren Şarman, sadece Kadıköy’deki olayı düşünecek olursak yaşanılan vakanın kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu oluşturmadığını söylüyor. Ancak tebliğcilerin yurdun dört bir yanında, farklı zamanlarda, benzer şekillerde ortaya çıkması ve ısrarlı eylemlerine devam etmesinin konuyu ‘Terör örgütleri ile mücadele’ kapsamına sokabileceğini belirterek, “Anayasamız ve temel haklar çerçevesinde ifade özgürlüğü kapsamında dinle ilgili düşünceler açıklanabilir. Ancak bunun bir sınırı vardır. ‘Nasihat’ adı altında, vatandaşların yanına gidip dini düşüncelerin açıklanması o düşüncenin toplumda yayılmasını sağlamak amacına yöneliktir ve dolayısıyla propaganda teşkil etmektedir. Baskı, cebir, şiddet, korkutma,
yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle laik düzeni değiştirmek amacına yönelik her türlü eylem terör örgütü propagandasıdır” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları