Depremin ayak sesleri

Yine millet yataklarından kalktığı gibi sokaklara fırladı. 6 ÅŸiddetindeki sarsıntı bölge kentlerinde de hissedildi.Â

Haberin Devamı

Dün sabaha karşı, saat 04.08 civarında, merkez üssü Düzce’nin Gölyaka ilçesi olan deprem Düzce, Sakarya, Kocaeli, Bolu, Bilecik, Bursa, Ankara, İstanbul ile birçok yerleşimde panik ve korkuya neden oldu. 
Halk sokaklara, caddelere döküldü. 
Boş arazi bulanlar, afet toplanma yerlerini bilenler oralara doluştu. 

Depremin ayak sesleri


Ölüm olmamasına sevindik. 
Çatlayan ve hasar alan binalar bizleri düşündürüyor. Bunların 2000 yılından sonra yayınlanan deprem mevzuatlarından önce yapılmış betonarme binalar olduğu anlaşılıyor. 
Riskli yapı stoku vatandaşlarımızı düşündürüyor. 

GEÇMİŞ OLSUN DÜZCE 

Depremin ayak sesleri

Haberin Devamı

Aklımıza, 12 Kasım 1999 Düzce depremi geldi. 17 Ağustos Marmara depreminden hemen sonra olan afette 800’den fazla yurttaşımızı kaybetmiştik. 
O günü iyi hatırlıyorum.  
Sağlık Bakanı rahmetli Osman Durmuş bey, deprem olur olmaz bölge il sağlık müdürlerini ve ekiplerini hemen oraya toplamış ve çalışmalara başlamıştı.  
Oradaydık. 
Yaralı ve hastaların müdahalesi, nakledilmesi, çadırların kurulması, battaniye, uyku tulumu, ekmek ve gıda maddelerinin dağıtımı gibi faaliyetlere katılmıştık. 
* 
Deprem acı ve gözyaşı demektir. 
Gerek Marmara, gerekse Düzce depremlerini yaşayanların, yardıma koşanların, arama kurtarma ve insani faaliyetlere katılanların tanık olduklarını dinlemeli, yazılanları okumalı. 
Neyse, yarın unuturuz bunu da!.. 
Uyduruk kaydırık binalara imar barışı ile af getirip sıkıntılı olan yapı stokumuza yeni riskler ilave etmeye devam ederiz...  

BURSA VE DEPREM 

Depremin ayak sesleri

Deprem kuşağında olan Türkiye’nin deprem kavşaklarında ve fay hatları üzerine konumlanan kentlerini böyle durumlarda, ‘kısmi süreli’ deprem korkusu sarıyor.  
Korkunun olmaması için her yönüyle depreme hazırlıklı olunmalı. 
Peki, hazır mıyız? 
Bu soruyu sık sorarım, ne yapalım, alışkanlık oldu!  
*
Bunca trafik ve iş kazası olan bir ülkede bu soruyu yöneticiler de sormalı...  
Örneğin, afet yönetim ve tahliye planları, organizasyon şeması saat gibi işliyor mu? 
Tatbikatlarla yapılanlar gözden geçiriliyor mu? 
Yapılan işler içinize siniyor mu? 
Amaca ulaşıyor mu? 
Yoksa, ‘adet yerini bulsun!’, ‘prosedür tamamlansın’’ diye mi yapılıyor?
Lütfen bu soruları sık sık kendinize sorun! 

Haberin Devamı

NE YAPACAĞIZ?  

İstenilen düzeyde olmasa bile, geçtiğimiz günlerde AFAD, yurt genelinde alarm çalarak bir tatbikat gerçekleştirdi, bu çalışma hedefe yaklaştı mı, eksikler anlaşıldı mı? Bilemiyoruz... 
Deprem evleri başımıza yıktığında, yollar, köprüler çöktüğünde, elektrik, doğalgaz ve su altyapısı hasar aldığında, haberleşme ve iletişim kesildiğinde birey olarak ne yapacağız? 
Yapılması gerekenleri biliyor muyuz? 
Afet toplanma bölgelerimizin altyapı hizmetleri var mı? Elektrik, su, haberleşme imkanı var mı? Buralara toplananların temel insani ihtiyaçlarını karşılayabilecek donanım var mı? 
Yurttaşlar toplanacakları yerleri biliyor mu? 
Konutlara ve işyerlerine bu konuda, ‘afet toplanma yeriniz şurasıdır’ diye bilgilendirme yapıldı mı, cep telefonlarına mesaj atıldı mı? 
Hazırlıkları yeniden gözden geçirmeli!.. 
* 
Depremde; sağlık ve ambulans, itfaiye ile arama kurtarma hizmetleri tıkır tıkır işlemeli. Haberleşme yapılabilmeli. 
Gerçekleşen depremin, sarsıntılarının veya artçıların beklenen büyük depremin ayak sesleri olduğunu unutmamalı. 
 

 

Ölümlü dünya işte

Haberin Devamı

Depremin ayak sesleri

Yaşamımıza biraz huzur, biraz neşe, biraz renk katmak için olumlu düşünme ve pozitif yaşama kurallarını öğrenmeli ve uygulamalı. 
Nihayetinde ölümlü dünya! 
O gün gelince, ‘bir varmış bir yokmuş’ oluyor...  
* 
Gezmeli, görmeli, yaşamalı...  
Efendim, işimden fırsat buldukça sağa sola dalıp çıkıyorum. Farklı yerler görmeyi ve farklı konularla karşılaşmayı, yurdum insanlarıyla muhabbet geliştirmeyi, sonra bunları da sizlerle paylaşmayı seviyorum. 

RAMİZ DAYI 

Geçtiğimiz hafta yazamadığım, bugüne sarkıttığım konuya gireyim izninizle. 
Balıkesir’in güzel ilçesi Edremit’teydim. 
Kaldığım otel, sırtını mitolojik Kaz dağlarına yaslamış Güre beldesinde olunca, daha önce görmek istediğim Çamlıbel ve Tahta kuşlar köylerine (mahallelerine) vardım. Ana yoldan 2 km mesafesi var. Yürüme ile gidilebilir. 
* 
Çamlıbel ve Tahtakuşlar köyleri muhteşem yerler.  
Havası kuru ve sağlıklı, körfezi kaplayan gümüş renkli eşsiz, muhteşem manzaralı, dağlarından gelen çam kokuları başınızı döndürüyor... 
Görmelisiniz. 
* 
Çamlıbel köyünün girişi sağlı sollu mezarlık, mesaj verir gibi; ölümlü dünya diye!..  
Sağdaki il mezar ünlü tiyatro sanatçımız ve dizi starımız Tuncer Kurtiz’e ait. 
Tutkulu hayranları onu ‘Ezel’ dizisinde canlandırdığı ‘Ramiz dayı’ veya ‘Dayı’ karakteriyle tanıyor. 

Haberin Devamı

Etkili, duygusal ve hüküm kuran sözlerini dillerine dolayan, onu mezarında da bir başına bırakmayan müthiş bir hayran kitlesi var.  

DEFİN YERİ TARTIŞMASI 

‘Oysa herkes öldürür sevdiğini’ şiirini seslendirdikten sonra bu söz adeta sanatçımızla özdeşleşti. 
Sanatçımızı 2013 yılında kalp kriziyle kaybettik. 
O günlerde defin yeri konusunda, güya bitişik köy olan Tahtakuşlar köyüne defnedilmeyi vasiyet etmiş de, köy halkı kabul etmemiş diye yorumlar yansımıştı medyaya. 
* 
Çamlıbel köyünün muhtarı Mustafa Çambel ile köyün kahvesinde çayımızı içtik. Aklıma geldi, konuyu açtım. Rahmetli Tuncer Kurtiz’i, Kurtiz’in evi Zeytinbağı’nı ve dostlarını konuştuk. 

Haberin Devamı

Depremin ayak sesleri

Defin yeri ile ilgili bir tartışmanın olmadığını, bir gereksiz boş laf üzerine konunun medyaya taşındığını, mezarının burada olmasını istediğini, istediği gibi olduğunu, zaten otel ve cafe olarak düzenlediği, İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den gelen sanatçı dostlarınının konakladığı Zeytinbağı ismini verdiği evinin de burada olduğunu söyleyen Mustafa bey, Kurtiz’in vefatı sonrasında artık eski dostlarının da gelmediğini, hatıraların ıssızlaştığını üzüntüyle ifade etti. 
* 
Binalar nedir ki, ona ruh veren insandır, insana ait hikayelerdir. 
Manzara, taş ev, hizmet, hava, şu bu... İnsan yoksa gerisi boş... 
*
İki şirin köy arasında defin meselesi olmamış, biz de olumsuz bilgileri düzeltmiş olalım. 
Muhtarımız köyüne misafirler, ziyaretçiler bekliyor. 
Hürriyet okurlarına da selamlarını iletiyor. 
* 
Tuncer Kurtiz, ‘nev-i şahsına münhasır’ bir karakter. 
Yaşarken de öyleydi, kabri de öyle... 
Sıradışı... 
Aslına bakarsanız geleneksel Türk mezarlıklarında mermer, anıt, duvar falan yoktu, kabirlerin etrafı taşlarla çevrilirdi. 

DAYI BİZ GELDİK 

Depremin ayak sesleri

Kurtiz’in kabri bölgedeki taşlarla yapılmış, gelen giden etrafına yeni yeni taşlar koymuş. Konulan her taşın üzerine de bir şeyler yazılmış. 
‘Dayı biz geldik!’ gibi mesela. 
Biz de, bir taşın üzerine yazdık. 
Ruhu şad olsun. 
*
Ölümlü dünya işte! 
Hayata güzel yönlerinden bakmaya çalışmalı...

Yazarın Tüm Yazıları