Sadece kaza yerinde ölenler trafik kurbanı sayılıyor

Geçtiğimiz hafta, 7-15 Mayıs Karayolu Trafik Haftası’ydı.Ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarıyla ilgili rakamlar yine korkunç.

Haberin Devamı


Yollar, köprüler yapılıyor, duble yollar ihalelere çıkarılıyor, en modern yatırımlar gerçekleştiriliyor ama Türkiye trafik kazalarında liderliği yine kimselere bırakmıyor.
Neden?
Çünkü kurallar işletilmiyor, cezalar hakkıyla uygulanmıyor, caydırıcı hale getirilmiyor.
Aşağıda detaylı grafiği yer alıyor.
Ben özetleyeyim...
◊ 1000 kişiden 651’inin araç sahibi olduğu Almanya’da 2015’teki kazalarda ölenlerin sayısı 3339...
◊ 1000 kişiye düşen araç sayısının 821 olduğu İtalya’da 3385 kişi hayatını kaybetmiş.
◊ Fransa’da geçen yıl trafik kazalarında ölenlerin sayısı 3268, İngiltere’de 1770, İspanya’da 1680.
Peki ya Türkiye’de?
1000 kişiye düşen araç sayısı 258, yukarıda adı geçen Avrupa ülkelerinin neredeyse 3’te 1’i...
Buna rağmen Türkiye’de trafik kazasında geçen yıl hayatını kaybedenlerin sayısı 3826...
Hepsinden fazla.
Daha da ilginç bir nokta var.
Dünyada trafik kazalarında ölümler hesaplanırken kaza yerinde ölenlerle, hastanede 30 gün sonrasına kadar ölenler birlikte toplanıyor.
Türkiye’de ise sadece olay yerinde ölenler hesaplanıyor, ambulansta ve 30 gün içerisinden hastanede ölenler rakama dahil edilmiyor.
Yani geçen yıl 3826 olan rakam, sadece kaza yerinde ölenler...
Uzmanlar, ambulansta ve 30 gün içinde hastanede ölenler eklendiğinde bu sayının 10 bini aşabileceği söyleniyor.
Yaralananların sayısı ise 250 bin olarak ifade ediliyor.
Hastanede ölümlerin rakama dahil edilmesi çalışmalar sürüyormuş halen.
Asıl korkunç tabloyla dahil edildiğinde karşılaşacağız.
Rakamlar gösteriyor ki sadece duble yollar, köprüler yapmak, araba satmakla bitmiyor iş bu ülkeye trafik devrimi lazım.
Not: Rakamları ve bilgileri trafik konusunda uzman bir emniyet müdüründen aldım.

Haberin Devamı

Türkiye’de emniyet kemerinin seyri

18.06.1986 tarihinden itibaren şehirlerarası yollarda...
1.1.1992 tarihinden itibaren şehir içi yollarda ön koltuklarda...
11.1.1995 tarihinden itibaren otomobil ön ve arka koltukların tamamında...
13.2.2009 tarihinden itibaren şehirlerarası otobüslerin ve şehir içi servislerin tüm koltuklarında...
Emniyet kemeri takılması zorunlu hale getirildi.
Bırakın otobüsleri, servisleri, arka koltukları falan, 1986’da çıkan ilk kanunu uygulayan sürücü oranı kaçtır acaba?
Daha fazla denetim, daha fazla caydırıcı olmazsa trafiğe her sene 10 bin kurban vermeye devam edeceğiz.

Haberin Devamı

Sadece kaza yerinde ölenler trafik kurbanı sayılıyor

Cem Yılmaz’ın yaratıcılığı bitiyor mu?

Cem Yılmaz, “Bu yaz bu filmi yazıyorum” diyerek G.O.R.A filminin karakterleri Arif ve Robot 216’yı işaret etti.
Bunun üzerine Cem Yılmaz’ın yeni filminin, zamanında çok sevilen bu iki karakter üzerine kurulacağı yorumları yapıldı hemen.
Eskimiş ayları ne yaparlar?
Kırpıp kırpıp yıldız yaparlar...
Şimdi Cem Yılmaz’da G.O.R.A’dan yıldız çıkarmaya çalışacak bize.
Doğruysa eğer bu fikir hiç sıcak gelmedi bana.
Çünkü bugüne dek seyircinin Cem Yılmaz’da en beğendiği şey neydi?
Yaratıcı olması...
Sahnede, sinemada, sokakta, canlı yayında tak diye anında bir şeyler bulup seyirciyi şaşırtmasıydı.
Eee şimdi seyirci, “Durdun durdun, bunu mu buldun” demeyecek mi?
Yeni film, yeni hikaye, sıfır bir dünya beklerken Cem Yılmaz, 12 yıl önceki karakterlere bel bağlıyor diye düşünmeyecek mi?
Cem Yılmaz’ın yaratıcılığı ölüyor mu tartışması başlamayacak mı? Söyleyeyim sevgili Cem...
Başlayacak... Hem de nasıl başlayacak!
Buyur ben söyledim bile işte.
Hele bir de film iyi iş yapmazsa seyreyle tantanayı.
Her sene bir film yapmak zorunda değilsin sevgili Cem, önümüzdeki sezonu pas geç. Eminim daha yaratıcı fikirler bulacaksın.

Haberin Devamı

Yine Orhan Pamuk’u haber yaptım işte!

Diyorum ya haber önüme düşüyor diye, bu kez kapımın önündeydi.
Salı akşamı saat 22.00 civarı Cihangir’de bizim apartmanın kapısını açarken; “Cengiz Bey merhaba” dedi bir ses...
Döndüm, baktım Orhan Pamuk.
Yanında bir arkadaşıyla bizim apartmanın önünden yürüyor.
“Herhalde bu sefer haber yapmazsınız değil mi” dedi.
“Vallahi ben sizi fark etmemiştim” bile dedim.
Gülüştük, “İyi akşamlar” dedik.
Kalemini çok
sevdiğim bir yazarla Cihangir’de olmayacak yerlerde hiç beklenmedik anlarda karşılaşmak her seferinde keyif veriyor bana...
Bir anda bozacılar, hattatlar, Kemal’ler Füsun’lar, İstanbul hatırları çıkıvermiş gibi oluyor karşıma...

Haberin Devamı

Tebrikler Gülben

Farkında mısınız arkadaşlar Gülben Ergen, Kelebek’te harikalar yaratıyor.
Gazeteciyim diyen hepimize haber atlatıyor.
Çalışıyor, koşturuyor, yaptığı her işi olduğu gibi bunu da çok ciddiye alıyor.
Türkiye’nin dört bir yanına gidip haberler, söyleşiler yapıyor.
Müthiş işlere imza atıyor.
İşte dün Kelebek’te okudunuz...
Operasyonların sürdüğü, yolların kapalı olduğu Nusaybin’e gidip askerler ve polislerle röportaj yaptı, karavana yedi, zırhlı araçlara bindi.
Nusaybin’den çok güzel detaylar ve izlenimler aktardı.
Gülben’den Kelebek’teki yazılarında iyi bir performans bekliyorduk ama açıkçası bu kadarını biz bile beklemiyorduk.
Tebrikler Gülben...
Kalbini koyduğun her işin üstesinden geliyorsun.

 

Yazarın Tüm Yazıları