Aysun Kaba

Az al iyi al uzun süre kullan

27 Mart 2022
Mart ayı bitmeden bizler de giyim odalarımızı gereksiz, etiketleriyle duran, aradığımızda bulamadığımız ve bizi yoran giysilerden arındıralım, en yakınlarımızla paylaşalım, tüketime ‘dur’ diyelim. Artık ‘az al, iyi al, uzun süre kullan’ dönemindeyiz. Ben de bu konuya takmış durumdayım; giymediğimiz yüzlerce kıyafetler var ve gereksiz tüketim, gereksiz zaman, gereksiz kendini anlık iyi hissettiren duygular... Yıllarca bu yanlışları yapmışız.


Ben tabii marka danışmanlığı da yaptığımdan, ürünlerin bana gelmesi onları incelemem ve markaya ürünler hakkında yorum yapmam gibi bir işe sahibim. Bu sebeple kendi kıyafetlerim fazlalaştığında ya kız kardeşlerimle ya arkadaşlarımla ya da ihtiyacı olan kişilerle paylaşıyorum. Aslında sadece paylaşmıyorum; o elbiselerin takibini de yapıyorum: Bir süre giyilmemişse geri istiyor ve farklı kişilere gönderiyorum. Artık bu çılgınlığa ‘dur’ demenin zamanı geldi! Bundan sonra alışveriş yaparken bize tavsiye edileni veya bizi ekran başından alışverişe yönlendireni değil; başka duyu organlarımızı da devreye sokarak bilinçli farkında bir alışveriş yapmalıyız.

DÜNYAYA ZARAR VERMEYELİM

Dünyaya ve çevreye zarar veren bir davranışa izin vermeyelim. Görme ve işitme duyu organlarımız kadar, dokunma duyumuz ile koklama duyularımız da o kadar önem taşır. Kıyafet alışverişlerimizde görme ve işitme duyularımızı yıllarca çokça kullandık; arkadaşımızda gördüğümüz bir elbise, internet sitelerinde gördüklerimizi hiç dokunmadan ve koklamadan hep aldık. Sonra dokununca o ürünün polyester olduğunu, uzun süre kullanamayacağımızı anladık ve giyim odalarımız da kullanılmayan giysilerle dolup taştı. Ürün aldığımızda koklasak o ürünün polyester veya sentetik olduğunu hemen anlarız çünkü ana malzemesi petroldür, benzindir. Koku duyunuzla hemen o kokuyu alırsınız.



TREND ÖNCÜSÜNÜN 100. DOĞUM GÜNÜ

H&M’in en son iş birliği, gerçek bir stil ikonu olan eşsiz Iris Apfel’le ortaklaşa oluşturulan göz alıcı ve enerjik bir koleksiyondan oluşuyor. Iris Apfel x H&M Koleksiyonu, sevilen trend öncüsünün 100. doğum gününü kutluyor. H&M İletişim ve Sürdürülebilirlik Müdürü Pelin Atay Kuran, 2021’in Eylül ayında New York’ta gerçekleşen global tanıtımın ardından Türkiye’de de bu özel koleksiyonun öncelikli olarak lansmanını gerçekleştirmekten dolayı heyecanlı olduklarını belirtti. Bu koleksiyona özel olarak hazırlanan Türkiye tanıtımı, 24 Mart’ta, Pera Palace Hotel’de özel bir lansman ve alışveriş partisiyle gerçekleştirildi. Iris Apfel; gösterişli moda anlayışı, korkusuz bireyselliği ve cesur kıyafetleriyle tanınıyor. Stilin ve ilhamın fiyatı önemli olmaksızın her yerden ve herkesten gelebileceği fikrini savunuyor. Iris Apfel’in benzersiz yeteneğinden ve ‘ne kadar çok, o kadar iyi’ estetik anlayışından ilham alan Iris Apfel x H&M Koleksiyonu, herkesin kullanımı adına tasarlanmış, şahane seçeneklerden oluşuyor. Giysi ve aksesuarların tümü; Iris Apfel’in sarsılmaz bağımsızlığını, özgün stil anlayışını onurlandırmak için yaratıldı.

Yazının Devamını Oku

En büyük stil kişinin kendi karakteridir

13 Mart 2022
Betül Burmalı, genç, güzel, vizyoner ve başarılı bir girişimci... On parmağında on marifet var desek yeridir. Hem mutfakta harikalar yaratıyor hem de atölyede kreatif takılar tasarlıyor. Etrafına yaydığı pozitif enerjisi, heyecanı, samimiyeti, yaptığı işlere olan saygısı ve tabi ki yaptığı işleri takdire şayan. Hayallerinin peşinden gidiyor, bilinçli, çalışkan. Aynı zamanda sitiliyle de dikkat çekiyor. Sevgili Betül ile işlerini, stili ve modayı konuştuk.

Betül Burmalı ile 5 Soru 5 Cevap

 

Betül Burmalı neler yapıyor? Sizi tanıyabilir miyiz?
Enerjimi, yaptığım ve yarattığım işten alıyorum. Kapalı Çarşı’da ilk önce takının mutfağında, altın işleme ve tasarlama, perakende kuyumculuk eğitimi ile pırlanta uzmanlık eğitimi aldıktan sonra kreatif takı modelleri tasarlamaya başladım. Daha sonra en büyük zevkim ve tutkum olan mutfak hobisi yeme-içme alanında ilerledim. Mutfak Sanatları Akademisi’ne başvurarak uluslararası profesyonel aşçılık eğitimi aldım. Stajımı, akademinin restoranında yaptım ve staj bittikten sonra çalışmaya devam ettim. Bu arada da kendi reçetelerimi yazmaya ve danışmanlık yapmaya başladım. Profesyonel sosyal medya kullanıcısıyım, yemek platformu olan, tarifler verdiğim yemek videoları çektiğim @betsyummy adlı hesabım var. @happily.moment adında da hem organizasyon düzenlediğim hem de lezzetli peynir tabakları hazırladığım bir şirketim var. Aynı zamanda pandemi döneminde ortağı olduğum @bayildimmm Instagram hesabına katıldım ve sevdiğim şeyleri paylaşmaya, farklı içerikler üretmeye devam ediyorum.

Modayı takip ediyor musunuz? Sizin tarzınız nasıl?
Profesyonel sosyal medya kullanıcısıyım, modayla yakından ilgileniyor ve takip ediyorum. Paylaşımlarım en çok moda üzerine dikkat çekiyor. Son sezon trend ve geçmiş trendlerin karışımından ortaya çıkan look’ları değerlendiriyorum. Modanın her an geçici olduğunu, önemli olan giydiğin kıyafetle o ruh halinde ve o anda olmayı hissettirebilmesini seviyorum. Özgüven önce içeride başlamalı, seninle bütünleşmeli ve oradan kendi modanı gerek renkleriyle gerek giydiğin markanın ruhu ile bütünleştirip yansıtmalı. Tek parça kıyafet ile aslında rahat ve şık olunabilir. Cesaretli parçalar giymeyi ve giyenleri paylaşarak kadınlara destek veriyorum. Bunların yanında da içten dışa kelimesiyle beraber her şeyin başında sağlık olduğunu, sağlıklı bir cilt, saç, vücudun da moda ile ilgisinin olduğunu biliyorum.

Türkiye’de kimlerin stilini beğeniyorsunuz? Stili nasıl yorumlarsınız?

Yazının Devamını Oku

Sanat, insan zihni ile dünya arasında köprüdür

6 Mart 2022
Ege Özyuvacı, genç, başarılı bir sanatçı. Küçüklüğünden beri çizim yapıyor. Yeteneğini fark eden ailesinin de desteğiyle kendini daha da geliştirerek eğitimini de bu yönde tamamladı. Çizimlerini illüstrasyon ve animasyonla birleştirerek dikkat çekici eserlere imza atıyor. Ormanın, dalgaların, güneşin peşinde, doğanın ritmini deneyimleyerek çizimlerini ortaya çıkarıyor. Evrenden ilham alan, gittiği her yerin kendisine bir şeyler katabileceğine inanan vizyoner bir sanatçı. Sevgili Ege ile hayat hikâyesini, sanatını ve modayı konuştuk..

EGE ÖZYUVACI İLE 5 SORU 5 CEVAP

1- Ege Özyuvacı neler yapıyor?

Küçüklüğümden beri kendimi ifade edebilmek ve hayal gücümü dünyaya aktarmak için çizim yapıyorum. Görsel İletişim Tasarımı bölümünü bitirdim, kendimi illüstrasyon ve animasyon alanlarında geliştirdim. Hayalimdeki çizimlerin hareketlerini herkese gösterebilmek için iki mecra bir bütün oldu. Sanatım, evreni anlamakla oluşuyor. En azından kendimce anlamamla. Doğadan ilham alıyorum, doğayı da kaykay ve sörf sporlarıyla deneyimliyorum. Ormanın, dalgaların ve güneşin peşindeyim. Asla dengesini bozmayan doğanın ritmini deneyimledikçe çok etkileniyorum ve örnek almaya çalışıyorum.

2-Sanat sizin için ne ifade ediyor?

Sanat benim için, insan zihni ile dünyamız arasında bir köprü görevi görüyor. Kişinin kendi bilincini dışa vurabilmesi ve kendini fiziksel hacmi dışında başkalarının zihninde de var edebilmesini sağlıyor. Ortada başkaları olması gerekmeden de duygularımızı ruhu olmayan cisimlere aşılamak ve onları da anlamlı varlıklara çevirmek çok heyecan verici.

3-Çalışmak ve yaşamak istediğiniz yer?

Ülkemi çok seviyorum. Doğduğum topraklarda kendimi daha ait ve güvende hissediyorum. Doğasının ve denizlerinin eşi benzeri yok. Günün sonunda sanatımı evrensel boyutlara taşımak ve dünyanın her yerinde iş yapabilmek isterim. Fakat gittiğim yerin deniz kenarında ve yeşillikler içinde bir yer olması çok önemli. Karadeniz, Ege ve Akdeniz kıyıları bu görevi fazlasıyla yerine getiriyor. Sonuçta evrenden ilham aldığım için gittiğim her yerin bana bir şeyler katabileceğine inanıyorum. Durmak yok.

4-Siz modayı nasıl yorumlarsınız?

Yazının Devamını Oku

Stil kim olduğunu gösterme özgünlüğüdür

26 Şubat 2022
İki yakın dost, iki başarılı tasarımcı ve girişimci, Yeliz Çetin Özer ile Zerring Güngenci... Her tasarımlarından sınırlı sayıda olması, tasarımlarını sürekli yenilemeleri ise onları farklı kılan en büyük özellikleri. Tasarladıkları kimono, ceket, palto ile çantalar özgünlüğün peşinden gidenler tarafından büyük talep görüyor. “Her bireyin öne çıkması ve benzersiz olması gerektiğine inanıyoruz” diyen iki arkadaş, bu düşünceyi koleksiyonlarına da taşıyor. Moda sektöründe birlikte başarılara imza atan Özer ve Güngenci ile markalarını, stili, sürdürülebilir modayı konuştum...

Yeliz Çetin Özer ve Zerrin Güngenci ile 5 Soru 5 Cevap

 

1)Sizi ve markanızı tanıyabilir miyiz?
Sürekli yenilenen ve sınırlı sayıda üretilen tasarımlarla, özgünlüğün peşinden gidenlerin talep ettiği marka olmak için yola çıkan iki yakın dostun hikayesidir; Angels in Ra. Biz iki ortak, yıllardır farklı dallarda moda ve tasarımın içerisinde yer alıyoruz. Birimiz iç mimar olarak 15 senedir tasarım içerisinde, diğerimiz de 20 senedir büyük zincir mağazalarının ve dünya markalarının tekstil, ayakkabı, çanta kategorilerinin satın alma direktörlüğünü yapmakta. Sektör tecrübesi ile farklılaşmanın, özgünlüğün, kendini tekrara düşürmemenin ne kadar öncelikli olduğunun farkındayız. Bu yönden düşündüğümüzde Angels in Ra’nın her tasarladığı modelin sınırlı sayıda üretilmesine ve sürekli farklı tasarımlarla yenilenen kapsül koleksiyonunun olması gerektiğine karar verdik. Hiçbir kadın o an üstünde olan kıyafeti yanında bir başkasında görmek istemez; hepimiz biliriz bunu ve bu da farkındalıklarımızın başında geliyor. Diğer avantajımız ise ikimizin de birbirinden çok farklı ve zıt tarzımızın olması. Bu, tüm koleksiyona yansır halde ve bu sayede herkese hitap edecek bir koleksiyon ortaya çıkardık.
2) Neden ceket ve kimono?

Markamızı kurmaya ve yola çıkmaya karar verdiğimiz düşünce şekillendirdi tüm koleksiyonlarımızı. Farklı olalım, eşsiz olsun giydiklerimiz ama çok zorlama olmasın. Sadece tek bir parça ile hem şıklığı hem asaleti sağlasın istedik. Bir flipflop ve bikinimizin üstüne tek parça derken, kimononun özgür ruhumuzun ihtiyacı olan tek ama şık parça olduğuna karar vermemizle başladı tüm hikâye. İlk koleksiyonumuz olan SS21’de kimono tasarımları üstüne çalıştık. Bizim farklılaştığımız nokta, tüm modellerin sınırlı sayıda üretilmesi. Bazı modellerde sadece bir adet üretimi seçtik, bazıları sadece beş adet. Her bireyin öne çıkması ve benzersiz olması gerektiğine inanıyoruz ve bu konsepti koleksiyonlarımıza da taşıdık. WF21’de ise yine aynı şekilde sadece tek parça ile ‘nasıl özel, farklı oluruz’ dedik ve ceket, kaşmir palto tasarımlarımız hayat buldu. Ceketlerimizin ve paltolarımızın iç astarlarında birbirinden farklı olacak şekilde renkli cıvıl cıvıl ipek kumaşları tercih ettik. Herkesin birbirinin kopyası olmaya başladığı bu dönemde farklı olmayı istiyoruz. Bu sebeple kış koleksiyonumuzda, tüm modellerimizde iç astarları ve düğmeler birbirinden farklı olacak, asla tekrara düşmeyecek bir koleksiyon hazırladık. Hem yaz hem de kış koleksiyonumuzda lüks kumaşlarla kusursuz işçiliği birleştirmek istedik.
3) Siz stili nasıl yorumlarsınız?

Tutku, pozitif enerji ve kâşif ruh... Giyim kodlarımız kim olduğumuza dair pek çok done içerir. Kişinin kendini ifade etme tarzı, kim olduğunu gösterme özgünlüğüdür stil bizim için.

Yazının Devamını Oku

Şapka en zarif aksesuardır

20 Şubat 2022
Şapka uzun bir tarihi geçmişi olan, her mevsimde kullanılabilecek ve herhangi bir kıyafeti tamamlayan önemli aksesuarlardan biridir. Birçok çeşidi olan şapkada kendimize yakışanı seçip, şıklığımıza şıklık katabiliriz. Sokakta yürürken veya girdiğimiz bir ortamda kıyafetimizi tamamlayan şapkalarla tarzımızı gösterebiliriz. Bu haftaki konuğum ise şapka tasarımcısı Selcen Kuriş. Kendi markasını kuran Kuriş, hikâyesi olan şapkalar tasarlıyor. “Şapka en zarif aksesuardır” diyen sevgili Selcen Kuriş’le, tasarımcılık yolculuğu, kadınların şapkalara olan ilgisi ve stili konuştuk.

Selcen Kuriş ile 5 Soru 5 Cevap

 

1. Sizi tanıyabilir miyiz?


1981 yılında İzmir’de doğdum. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümü mezunu bir annenin ve inşaat mühendisi bir babanın iki çocuğundan biriyim. Başkent Üniversitesi Sağlık Kurumları İşletmeciliği bölümü mezunuyum. Evliyim ve dört çocuk annesiyim.

2. Şapkaların hikâyesi nasıl başladı?

Yazının Devamını Oku

Aydınlatma seçimimiz yaşadığımız mekânda kaliteyi arttırır

13 Şubat 2022
Tuğçe Sönmez Evin, genç, başarılı ve girişimci bir tasarımcı. ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı’ndan mezun oldu. Hayallerini gerçekleştirmek için İtalya’da tasarım üzerine eğitim aldıktan sonra kurduğu Kitbox Design markasıyla, ev aksesuarları ve aydınlatma üzerine çalışmalar yapmaya başladı. Tasarımlarında ahşaptan cama, bakırdan pirince geleneksel ve doğal malzemeler kullanarak sürdürülebilirliğe de önemli katkı sağlıyor. Sevgili Tuğçe, “Masa üzeri aydınlatmalar kullanılmış bir mekân, tavan aydınlatmasına nazaran daha dingin ve konsantre olmaya müsait bir ortam yaratır” diyor. Dahası ise sohbetimizde...

TUĞÇE SÖNMEZ EVİN İLE 5 SORU 5 CEVAP1-Sizi ve markanızın hikâyesini tanıyabilir miyiz?

ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı mezunuyum. Tasarım eğitimimin bir kısmını İtalya’nın Milano şehrinde tamamladım. Okuldan mezun olduğumda sinema ve televizyon alanında çalışmayı istediğim için, altı sene reklam filmlerinde çalıştım. Burada sanat departmanında çalışmasam da yönetmen yardımcılığı yaptığım için filmlerde dekorların tasarlanma sürecini önemli bir ölçüde gözlemleme şansım oldu. Hem film sektöründen aldığım ilhamla hem de kişisel arzularımın izinden giderek 2016’da markam Kitbox Design’ı kurdum. Kitbox, minimal ürünlere kendi hayatımda duyduğum bir ihtiyaçtan doğdu. Maker Designer dediğimiz akımı takip edip, kendi ihtiyacım olan ürünleri tasarlayıp üretiyordum. Daha sonra tasarladığım ürünleri insanlarla buluşturma fikri ile daha büyük çapta üretim yapabileceğim atölyeler, ustalar bularak bu işe giriştim. 2016 yılından beridir de sadece kendi tasarladığım, aynı tasarım diline sahip ürünler üretiyorum.

2- Siz modayı nasıl yorumlarsınız?

Modanın, sürekli değişen ve hızla akıp geçen zamanın içerisinde hayatımızda yer alan bazı sabitler yaratma isteğinden doğduğunu düşünüyorum. Şu anda her gün sosyal medya ile yüzbinlerce kişi tarafından her şeyin hızla tüketildiği bir toplumda yaşıyoruz. Bence bu devinimin içinde ayakta kalıp, hayatımızda daha uzun süre yer bulabilen tarzlar ve akımlardır moda. Bir defa bakınca tekrar dönüp bakmak istediğiniz, aklınızda yer edip hayatınıza katmak istediğiniz bu akımlar da zamanla değişir, ancak dönemlerine yaptıkları etkiyle her zaman hatırlanırlar.

Yazının Devamını Oku

Stil görsel bir dışa vurumdur

6 Şubat 2022
Genç, güzel ve çok başarılı iki tasarımcı; Neslişah Kartal ve Dina Eyüboğlu... Modaya olan tutkuları onları bir araya getirdi. Üniversite eğitimlerinin ardından hayallerini gerçekleştirmek için tasarım okulunda okumaya başlayan iki ismin yolları da burada kesişti. Birbirlerini tanıdıkça hayat hikâyeleri ile hayallerinin benzer olduğunun farkına varınca, tasarım dünyasına da birlikte katılmaya karar verdiler. Cesur ve kendi ayakları üzerinde duran Neslişah ile Dina, kurdukları ‘Ecotone’ markası altında birbirinden farklı ve güzel tasarımlara imza atmaya başladılar. “Biz iki kadın, kadınlar için üretiyoruz” diyen iki başarılı isimle hayat hikâyelerini, hedeflerini, stili ve modayı konuştuk. Ben sordum, onlar cevapladı...

 

 


1-Markanızın hikâyesi nasıl başladı?

Dina: Eğitimini aldığım hidrojeoloji ve halkla ilişkiler olmak üzere çift ana dal üzerine uzmanlaştım. Dergicilik yaparken tasarım arzum beni bunun da eğitimini almaya yöneltti ve LaSalle College’ta tasarım okumaya başladım. Neslişah’la tasarım okulunda okurken hemen birbirimizi bulduk. Birbirimizi tanıdıkça da hayat hikâyelerimizin ne kadar benzediğine şaşırdık. Okulun sonu yaklaşırken de bir giyim markası kurmaya karar verdik. Pandemi süreci markanın konseptini düşünmek için çok uygundu ve bu yaşadığımız salgın dikkatimizi çevreye vermemizde itici güç oldu diyebiliriz.
Neslişah: Ekonomi okudum, ayrıca finans üzerine master yaptım. Yatırım danışmanlığı yaparken, kreatif yönümü hep bastırdığımı düşündüm ve hayatıma başka bir yön vermek istedim. Cesur bir karardı ve çok mutluyum. Dina ile tanışmak ise bu yolda başıma gelen en iyi şeydi diyebilirim.

2-Sürdürülebilirlik markanız ve sizler için ne ifade ediyor?


Yazının Devamını Oku

Yeni bakış açıları keşfediyorum

30 Ocak 2022
Mert Vidinli... O bir Ankaralı. Bilkent Üniversitesi’nde eğitimini tamamlayıp, soluğu İstanbul’da alan genç, girişken, başarılı, çalışkan birisi. Enerjisini çok uzaklardan bile hissedebilirsiniz. Eğlence dünyasının öne çıkan isimlerinden, sempatik tavırları ve güçlü ilişkileriyle tanımadığı kişi neredeyse yok gibi. Asla vazgeçmeyen ve güçlü bir karaktere sahip. Bir yandan da birçok dergi ve sitelerde yazılar yazıyor, strateji danışmanlığı, sunuculuk yapıyor. Dijital dünyanın deha çocuğu diyebiliriz. Sevgili Mert Vidinli’yle keyifli bir röportaj yaptık. Influencer olmak isteyen gençlere önemli önerilerde de bulundu. Ben sordum, o cevapladı.

MERT VİDİNLİ İLE 5 SORU 5 CEVAP

1-Mert Vidinli neler yapıyor?

Şu sıralar dijital dünyaya ayak izlerimi bırakıyorum. Pandeminin bana en büyük artısı; dijital yakaladığım ivme oldu. Her perşembe ‘Sıkıştıran Sorular’ adlı programım var. Moderatörlük ve sunuculuk yeni mesleklerim oldu. YouTube’da aktifim, orası benim dijital anı defterim. Bir de markalara etkinlik düzenliyor, lansmanlarının ses getirebilmesi için strateji danışmanlığı yapıyorum. Pandemi de içimden yepyeni bir Mert çıktı.

2-Davetlerin en aranılan ismi olmanı neye bağlıyorsun?

Davetlerin yapılma amacı tamamen o markanın bilinirliğini arttırmak. Bende onların isteklerine çok güzel karşılık veriyorum. İstedikleri içerikleri paylaşınca markanın da yüzü haliyle çok gülüyor. Bir de yüksek enerjili bir insan olmamdan dolayı, insanların modunu yükseltiyorum, o yüzden arkadaşlarım bir an olsun beni yalnız bırakmıyor. Bir de dönemi yakalamak da önemli, yıldızı yükselen insanları kendi dünyama katmaya gayret ediyorum. Yeni ve üreten insanlar bana iyi geliyor. Onları tanımaya onlardan bir şeyler öğrenmeye bayılıyorum. Benden daha genç ve dinamik insanları hayatıma katıp adeta genç kalıyorum. Bu da benim formülüm.

3-Stili nasıl yorumlarsın?

Stil benim için çok renkli bir dünya değil. Çok klasik biriyim. Siyah ana rengim. Gardırobuma baksan simsiyah bir tek çanta ve ayakkabı da renk seviyorum. Zamansız parçalara sahip olmayı seviyorum. Bir de Instagram çok tüketen bir yer, giydiğiniz bir parçayı tekrar giymenizi kabul görmüyor. Ve asla affetmiyor. Rahatlığıma çok önem veririm. Takım elbise smokin hiç benlik değil. Elimde olsa her yere eşofmanla gidebilirim sanırım bu da pandemi rahatlığı.

Yazının Devamını Oku