Ölünce yakılmak istiyorum

Niki’yle sohbet ediyoruz, bir ara benim geçen günkü yazımdan bahsediyor.

Haberin Devamı

“Yazmışsın ya” diyor, “ani ölüm mü, yoksa kaç ayın kaldığını bilerek ölmeyi tercih mi?”
“Ben” diyor, “küt diye gitmek isterdim. Hatta onun için de ölümümden sonra yapılmasını istediklerimin listesini yazıp çoğaltıp aileme ve iki yakın arkadaşıma şimdiden verdim, olur da istediğim gibi küt diye gidersem diye yani.”
“İyi fikir” dedim, “ani gidiş olmasa bile aslında bunu yapmak lazım.”
“Ama” dedi, “bir tane isteğim var ki benimkileri zorlayacak, ülkeme kızgınım bu anlamda.”
“Neden?”
“Ben bu ülkede doğup büyüdüm ve Hristiyanım, dinime göre de eğer istiyorsam öldükten sonra yakılmayı istemek hakkım. Eee, nerede yakılacağım?”
“Krematoryumda” dedim. Dedim de sonra da aklıma geldi benim de hatırladığım kadarıyla Türkiye’de krematoryum yok.
Leyla Gencer yakılıp küllerinin tekneyle Boğaz’ın sularına karışmasını vasiyet etmişti.
Naaşı İtalya’ya götürülüp yakılmış, külleri İstanbul’a getirilip isteği dostlarınca yerine getirilmişti.
“Haklısın” dedim, “benim de bildiğim kadarıyla Türkiye’de krematoryum yok.”
“Haksızlık” dedi. “Sen biliyor musun her yıl ülkesinde, yani Türkiye’de öldüğünde yakılmak isteyen kaç Hristiyan var?
Ayrıca sadece gayrimüslimler değil, Müslüman olup da yakılmayı isteyen bir sürü insan tanıyorum ben. Nerede insan hakları?
Neden devlet izin vermiyor krematoryum açılmasına?
Her şeyi yazmayı biliyorsunuz? Biriniz de kalkıp bu konuda yazdınız mı acaba?”
“Of” dedim, “amma doluymuşsun sen bu konuda. Valla hiç aklıma gelmedi, haklısın. Belki de ilgi alanıma girmediğinden çünkü ben asla yakılmayı istemezdim. Ben toprağa karışmayı benimseyenlerdenim.
Ölü de olsam yakılırken acı çekerim belki, yakılmanın adı kötü ta başından. Kül olmuşum sonrasında da beni artık o saatten sonra Buckingham Sarayı’na atsan, uzay mekiğinden uzaya savursan ne yazar, onu anlamam.”
“Bak şimdi” dedi.
“Yok” dedim, “yok, derin mevzu tartışmayalım. Senin fikrin sana kalsın, benim ki bana ama ben seni haklı buluyorum, araştıracağım ve de yazacağım.”
Evet bizim ülkemizde krematoryum yok.
Çok talep olmuş belediyelere, açmak istiyoruz diye.
Bir krematoryum açmak için gerekli bazı şartlar var elbette. Isıdan, enerjiden, yerden, bütçe vs.
Ayrıca yakılmak isteyen insan sayısı ve talepler çok fazla. Sadece yabancılardan yılda iki yüz kişi civarında.
Belediyeler önce sıcak baksalar da sonraki aşamada izin çıkmıyor bir şekilde.
Bundan birkaç sene evvel Kemal Şişman isimli bir vatandaşımız yakılmak istediğini söylüyor ölünce. Bir çöp fabrikası kendisini yakabileceklerini söylüyor, şaka gibi. Kemal Bey diyor ki “ama bana küllerimi geri vereceksiniz.”
Diyorlar ki “mümkün değil.”
Komedi.
“O zaman almayayım” diyor.
Daha sonra herkese defin hizmeti veren bu ülke bana da aynı hizmeti vermeli deyip yargıya başvuruyor ama sonuç başarılı olmuyor.
Bunun üzerine yap- işlet -devret yöntemiyle çalışan bir firmaya gidip belediyeden yer istiyor fakat belediye projesini koku yapar deyip geri çeviriyor. Kemal Bey bu sefer idare mahkemesine ve Yargıtay’a gidiyor ve haksız bulunuyor.
Son gittiği yer ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sonuç bakalım ne olacak.
İstanbul’da bir şirket varmış, yakılmak isteyen yakınınızın naaşını alıyor, yurtdışına götürüyor, işlemleri gerçekleştirip (sizle ya da sizsiz) küllerini getirip sizlere teslim ediyor. Maliyetini merak ediyorsanız, 6500 euro civarı.
Ne diyeyim, ölüm şeklini, zamanını seçemiyorsun ama en azından öldükten sonra nereye gömüleceğini ya da istiyorsan yakılacağını seçmeye hakkın olmalı. Vatanında da bence bu imkanların hepsi senin için hazırlanmalı.
Her seçime de saygı duymak işin en önemli kısmı.

Yazarın Tüm Yazıları