Adnan Kaya

Allah, ‘Yürü ya kulum’ dedi o gün arabayı sattım yanlış anlamışım!

1 Nisan 2016
ÖZEL Havajet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi İcra Kurulu Başkanı Mehmet Çelebi’nin hayat hikayesi inanıyorum ki bu köşenin müdavimleri için gerçekten ‘sıradışı’ gelecek.

Jet gibi bir hayat

Bilişim sektöründe başlayan iş hayatı 2001 ekonomik krizi nedeniyle bir anda ters yüz olsa da, o, hayatının dönüm noktası olarak tanımladığı bu olaydan ders çıkarmasını bilmiş. Halen üzerinde çalıştığı ve “Allah Yürü Ya Kulum Dedi” adını taşıyacak kitabına gönderme yaparak, “Ben o gün arabayı sattım. Yanlış anlamışım!” diyerek varlıktan bir anda sıfıra düşüşünü, sıfırdan yeniden yükselişini tüm mütevazılığıyla öyle vurucu anlatıyor ki eminim okuyuca siz de bana hak vereceksiniz. Yaşamı yakınlarıyla paylaşmanın anlamlı kıldığını ve hayatın kendisine sabretmeyi öğrettiğini belirten Çelebi’yle 6 yaşında gevrek satarak kazandığı ilk paradan Havajet Lisesi’nin kuruluşuna ve dünya devi Airbus’la staj anlaşmasına kadar uzanan parlak iş yaşamını, kişisel zevklerini ve aile yaşantısını A’dan Z’ye konuştuk.

OTOMOBİL
Yurt dışında psikolojim bozuluyor

* Trafikte yüzde 99 kurallara uyan, sabırlı ve dikkatli bir sürücüyüm. Ancak ne zaman Avrupa’ya ya da Amerika’ya gitsem psikolojim bozuluyor. Tam olarak oradakiler gibi davranmaya çalışıyorum ama olmuyor. Bir araba alırken performans-fiyat ilişkisine bakarım. Elbette güvenlik ve konfor ada çok önemli.

BESLENME

Yazının Devamını Oku

Tezcanlı ve idealist

26 Mart 2016
ABD’li siyaset kuramcısı ve yazar Thomas Paine, “Dünya vatanım, tüm insanlar kardeşim, iyilik yapmak dinim” diyor.

Sanırım, Bilgen Öznur’un bakış açısını en iyi anlatan cümle de bu... Temel amacının kendisine ağırlık yapacak, kötü duygular uyandıracak her şeyden uzak durmak olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Bu yolda önem verdiği, dikkat ettiği, hatta özenle sakındığı birçok şey var. Liste uzun anlayacağınız. İyi hissetmenin ve korumamız gereken pozitif duyguların hayatın her alanını ve anını etkilediğini düşünüyor. Buna göre yaşıyor. “Bilgen kimdir?” derseniz, yapmak için yıkacak cesareti olan, tam bir işkolik... Üretim yapmanın ve istihdam sağlamanın verdiği hazzı omuzlardaki tüm sorumluluğa rağmen hiçbir şeye değişmiyor. Dedesinin ve babasının merak duyguları, yatırım cesaretleri ve ticari tutkuları onun kanında da var. Sırf onlardan miras bu geni düşününce bile, ‘İş hayatına birçok insandan 5-0 önde başlamış’ demek mümkün. Zaten o da bunun kıymetini hep bilmiş. İşkolik ama hayattan keyif almayı da biliyor. Pilates ve yoga yapıyor, yürüyor, ata biniyor. Fırsat buldukça da yüzüp tenis oynuyor. İnsan hayatı dinlemekten büyük keyif alıyor. İnkar edilemeyecek bir hız tutkunu. Ona göre uyku vakit kaybı. Tezcanlı bir koç ve idealist bir aslan. Dahası mı? Keyifli okumalar...

 

HAYAT FELSEFESİ

 

Bence hayatın düzeni ve başarısı uzlaşmayla mümkün.

 

OTOMOBİL

Yazının Devamını Oku

Kortların kraliçesi

18 Mart 2016
İZMİR güçlü kadınların şehri... Her geçen gün iş, siyaset, sanat ve spor yaşamında kadınların çok daha aktif olduğunu görüyoruz.

İşte, 75 yıllık geçmişe sahip Kültürpark Tenis Kulübü’nde de geçtiğimiz günlerde bir devrim gerçekleşti ve ilk kez bir kadın başkanlık koltuğuna oturdu. O isim Server Uyaroğlu... Hem 3 çocuk annesi olan, hem de aile şirketlerinin finans yöneticiliğini yapan Server Hanım, şimdi de köklü bir camianın sorumluluğunu üstlendi. İşi kolay değil, ama o zaten zoru seviyor. ‘Baş, başkan, reis, ulu’ anlamlarına gelen ‘Server’ isminin hakkını sonuna kadar veriyor. Öyle ki, 35 yaşında başladığı teniste kısa sürede her kategoride ödül almış, Milli Takım aday kadrosuna girmeyi de başarmış. Aynı zamanda sağduyulu, ağırbaşlı, enerjik, yaşama sevinci üst seviyede, uyumlu, hoş sohbet, neşeli, dobra, özgürlüğüne düşkün ve fedakar. Güne kahveyle başlıyor. Izgara köftesi ünlü. ‘Bihter’ ve ‘Fatmagül’ adında 2 kaplumbağası var. Briç tutkunu.

 

OTOMOBİL

 

Yakıt tüketimi ve güvenlik önceliğim

* İlk arabam 1988 model gri bir Toyota Corolla idi. Şu anda kendime ait bir aracım yok. Bazen şoför, bazen de kapının önünde hangi otomobil varsa onu kullanıyorum. Bir arabada önceliğim yakıt tüketimi ve emniyet. Konfor ve fiyat sonrasında geliyor. Yaklaşık 30 yıldır otomobil kullanıyorum ve sadece iki (radar ve park) cezam var. Sanırım emniyetli bir sürücüyüm.

 

Yazının Devamını Oku

Bayan pozitif

11 Mart 2016
İZMİR Balçova’da hizmete veren Yella Donna Kişisel Bakım Salonu’nun kurucusu ve işletmecisi Yelda Kuru, hayata her daim pozitif bakabilenlerden...

 

Yazının Devamını Oku

Dağların aşıkları

3 Mart 2016
İŞ dünyası başta olmak üzere siyaset, sanat, spor, eğitim dünyasından Ege’nin renkli simalarıyla iş dışı yaşamlarını konuştuğum, çeşitli konu başlıkları altında çok da fazla bilinmeyen özelliklerini tanıtmaya çalıştığım ‘Sıradışı’nda bugün 250’nci konuğumu, daha doğrusu konuklarımı ağırlıyorum.

 

Ama bu haftaki misafirlerim, ilk görüşte herkesin tanıdığı ya da göz aşinalığı olduğu, ‘kanaat önderi’ kabul edilen kişiler değil. Tabir yerindeyse ‘içimizden, sizden bizden’ insanlar... Bu kez ben onları değil, onlar beni buldu. İyi ki de buldular!“Her hafta köşenizi keyifle okuyoruz, biz de kendi çapımızda sıradışıyız, konuğunuz olmak istiyoruz” dediler. “Buyrun o halde” dedim. Her soruma içtenlikle yanıt verdiler. Gördüğünüz o keyifli fotoğraflar için de arşivlerini sonuna kadar açtılar. Biri 58, diğeri 48 yaşında. Ama hala genç, hala dipdiriler. Enerjileri tükenmek bilmiyor. Bitmeyen pil gibiler!İnanılmaz pozitifler. Hayat dolular. Her daim güleçler. Yerlerinde duramıyorlar. Her an hareket halindeler. Spora, ama özellikle dağlara aşıklar. Zaten yolları da bu sayede kesişmiş. Türkiye’de zirve yapmadıkları dağ kalmamış. Bu tırmanışlar sırasında Kaçkarlar’da ayı saldırısı, Selçuk Keçi Kalesi’nde uçurumdan düşme, tipiye yakalanıp donma tehlikesi geçirme, birkaç kez kaybolma, tek başına mahsur kalma gibi birçok tehlikeler yaşamışlar. Bunlar bile onları yollarından çevirememiş. İkisinin de ikinci evliliği. “İyi de hala kim olduklarını yazmamışsınız” dediğinizi duyar gibiyim!O halde onları kendi ağızlarından dinleyelim: “Ben Birsen Tolgay Güvener. Eşim Bülent’le bir dağ tırmanışında tanıştık ve yine bir dağda (Bozdağ) dünyaevine girdik. Asıl amacımız Erciyes Dağı’nda evlenmekti ama nikah memuru zirveye gelmek istemedi. Gelin başı yaptırmak için kuaföre gitmedim, kendi tasarladığım bir duvakla dağ başında evlendim. Bu nedenle yakınlarım bana ‘Dağların gelini’ diye seslenir. Aşkımız, sevgimiz bizi dağlarda buluşturdu. Sırt çantamızı kapıp zorlu dağlara tırmanıyoruz. Birbirimizin çıtasını yükseltiyoruz.” Bülent Güvener ise torununun kendisini klasik dedeler gibi bulmadığı için ‘dede abi’ olarak isimlendirdiğini söylüyor, “Ekstrem sporları çok seviyorum. Dalıyorum, koşuyorum ve tırmanıyorum. Gençlere tavsiyemiz sporu yaşam tarzı haline getirmeleri. Spor yapan bedende depresyon olmaz, stres olmaz. Spor yapan insan kötü düşünmüyor. Genç ve dinç kalıyor"

 

MODA

 

Bizim tarzımız çok net: Spor

 

Yazının Devamını Oku

Sihirli el

26 Şubat 2016
GÜNÜMÜZDE erkek ve kadınların en çok karşılaştığı sorunlardan biri de hiç şüphesiz saç dökülmesi.

Saçları seyrelen ya da tamamen dökülen insanların bu eksikliği iç dünyalarında ciddi sorun haline getirdikleri de bir gerçek. Saç dökülmesini beklenmedik bir kayıp olarak algılıyor ve bunu kabullenmekte bir hayli zorlanıyorlar. Aslında saçsızlık bir sağlık sorunu... Ancak özgüven kaybı, dikkat çektiğini düşünme takıntısı, sosyal ilişkilerde kendini eksik hissetme gibi psikolojik sonuçları kişinin hayatını çok daha fazla etkiliyor. İşte bu haftaki ‘Sıradışı’ konuğum Dr. Koray Erdoğan, bu konuda kendini kanıtlamış, FUE saç ekimi tekniğinde geliştirdiği özel yöntemle uluslararası arenada adını duyurmuş, bu anlamda sağlık turizmine de büyük katkı sağlayan bir isim.

Bursa Gemlik doğumlu, İstanbul’da yaşıyor, ama aileden İzmirli. Kurucu ortağı olduğu ASMED’in ev sahipliğinde, hiçbir uluslararası kuruluşun desteğini almadan düzenlediği 3’üncü Akdeniz FUE Workshop’la saç ekiminin bütün tekniklerini içeren ve her farklı yöntemdeki dünyaca tanınmış 42 ülkeden toplam 200 doktoru Türkiye’de buluşturmayı da başarmış saygın bir kimlik. Dr. Erdoğan, iş yaşamında olduğu kadar özel hayatında da oldukça hırslı ve liderlik özelliklerine sahip biri. Mesleğiyle de ilgili olsa gerek, sağlığı ve sporu hayatının tümüne yaymış ve bir yaşam tarzına dönüştürmüş. Tenis, basketbol ve bilardo oynamaktan keyif alıyor. Gülle, çekiç atma, 100 metre ve trapta dereceleri var. Müzik dinleme zevkini de ayrı bir yere koyan Dr. Koray Erdoğan, bu tutkusunu bir de plak koleksiyonuyla taçlandırmış. Aynı zamanda tam bir hayvansever. ‘Paşa’ ve ‘Badem’ adında iki Kangal’ı var. Çalışmanın yanında eğlenmeyi de biliyor. Paylaşımcı, çok yönlü, yenilikçi. Başarılarıyla göğsümüzü kabartan Dr. Erdoğan, özel yaşamının kapılarını siz ‘Sıradışı’ okurları için açtı. Keyifli hafta sonları...

HAYAT FELSEFESİ
Hayatta su götürmez tek şey dürüstlük. Ben de hem iş hayatımda, hem de özel hayatımda dürüstlüğü kendime rehber edindim.

OTOMOBİL
Prestij de çok önemli

* İlk arabam gri renkte Renault 18’di. Şimdi 2013 model beyaz Range Rover Sport’um var. Bir otomobilde prestij, konfor ve güvenlikten vazgeçmem. Bir araç güvenli ve konforlu olduğu kadar prestijli de olmalı. Kurallara uyan dikkatli bir sürücüyüm. Trafiğin büyük problem olduğu bir şehirde yaşıyorum. Bu yüzden iki kat dikkatli olmak zorundayım. Yollar çok kalabalık ve birçok dikkatsiz sürücü var.

Yazının Devamını Oku

Sanat elçisi

19 Şubat 2016
ZAFER Yümlü 3 kuşaktır İzmir basınına emek vermiş bir ailenin en küçük ferdi.

Oldukça sosyal bir ilk ve orta öğretim dönemi geçirmiş. Okuyan, düşünen, araştıran ve yargılayan espritüel bir çocukluk yaşamış. İlkokulda ilgi duyduğu müziğe olan ilgi ve yeteneği ortaokul yıllarında tüm derslerin önüne geçmiş. Öğretmenlerinin tavsiyesiyle ailesi konservatuvarda eğitim alması konusunda onu yönlendirmiş. 1990’da Dokuz Eylül Üniversitesi’ne girerek Doç. Ferhat Güneri’nin korno öğrencisi olmuş. 1994-1998 arası Ertuğrul Karamenderes’le Rus ekolü üzerine çalışmış. 1997’de Fransa’da Prof. Charles Lecomte, 2000’de ise İsviçre’de Prof. Gregory Cass’tan eğitim almış. 1995-2001’de İzmir, Çukurova ve Bursa’da senfoni orkestralarında konuk sanatçı olarak görev yapmış. 2002’de İzmir’de bir ilki gerçekleştirerek ‘Çoksesli Dünya Şarkıları Topluluğu’nu kurmuş. 2004’te de ulusal ve uluslararası çok sesli müzik alanında konserler vererek toplumu bilinçlendirmek için çaba harcayan ‘Ensemble Feverish Music Topluluğu’nu hayata geçirmiş. O günden bu yana yaptığı çalışmalarla İzmir’in dünyaya açılan kültür penceresi olmayı başarmış. Günden güne büyümüş. Şu an bünyesinde dünya çapında sanatçılar ve topluluklar olan bir ajansa dönüşmüş. Öğrenciler yetiştirmiş, konserler, seminerler vermiş, kitaplar yazmış. Ve durmaksızın çalışmalarına devam ediyor. İzmir’de doğru bir şeyler için çaba harcıyor. Yaptıklarıyla yetinmeyip hep daha iyisi için çaba harcıyor. Bugün için değil, 50-100 yıl sonrası için çabalıyor, insana yatırım yapıyor. Kültürle yoğrulmuş, alanında kendini kanıtlamış, mütevazı, insancıl bir kişilik. Eminim ki, okuyunca siz de onu seveceksiniz.

 

HAYAT FELSEFESİ

 

Sevgi en büyük güçtür.

 

OTOMOBİL

Yazının Devamını Oku

Her şeyi kalpten

12 Şubat 2016
KARDİYOLOG Dr. Zülfikar Danaoğlu’na göre hayatta her şey dengede olmalı.

Zira hayat, derviş gibi sürekli arayış içinde ya da budala gibi zevk-ü sefada yaşamak veya düşkün gibi sefaletle ömür geçirmek değil. İşte bu nedenle ne yaparsa yapsın en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. Kamudan istifa edip özele geçmesi, geçen yıl da özeli bırakıp kendi yerini açması işte bundan. “Hızlı çalışma tarzının beni yorduğunu, hastalarıma, aileme ve sosyal hayatıma ideal zamanı ayıramadığımı hissettim. Daha yavaş ve sakin bir mesleki hayatı seçtim” diyor. Bu tercihinden dolayı da mutlu mu mutlu. İşinde başarılı, adından söz ettiren bir tıp adamı. Özel yaşamında ise liderlik yeteneği ve özgüveni yüksek, çalışkan, girişken, azimli, sevgi dolu, saygılı, ailesine düşkün, son derece doğal, beyefendi bir kişilik. En büyük hobisi müzik. Klasik gitar, piyano ve ney çalıyor. Aynı zamanda iyi bir fotoğrafçı. Hem bir hekim, hem de bir insan olarak kalplere dokunmayı bilen Opr. Dr. Zülfikar Danaoğlu, ‘Sıradışı’ yaşamının kapılarını açtı. Keyifle okumanız dileğiyle...

 

HAYAT FELSEFESİ
Ne yapıyorsan en iyi şekilde yapmaya çalış.

 

OTOMOBİL

Yazının Devamını Oku