Üç aylara girdik, hayırlı olsunp

ÜÇ aylara yeni girdik. Hepimize mübarek olsun. Üç aylar denilen zaman dilimi recep, şaban ve ramazan aylarını kapsar. Recep ve şaban ayları ramazanın habercisi olduğu için ayrı bir değere sahiptir. Bir anlamda hazırlık ayları sayılır.

İbadet için kıvamını gözleme, dinimizin alışılagelen bir yöntemidir. Dinimiz herhangi bir meseleyi birden yasaklamaz, bir çırpıda emretmez, bilakis alıştırır, rahatlatır ve uygulanabilir hale getirir. İbadetteki zirve noktasına gelmek için ön hazırlıkların mutlaka uygun şekilde yapılmasını ister.

Namazda secde zirvedir. Ona varabilmek için kıyam (namazda ayakta duruş) ve rükuyu yaptırır, sonra secdeye vardırır. Kıyamdan doğrudan doğruya secdeye var demez. Ramazan da diğer ayların zirvesidir. Recep ve şaban ayları da bu anlamda hazırlık aylarıdır.

* * *

Peygamberimiz üç aylar hakkında mesajlar ve müjdeler vermiştir. Üç ayların ilki olan recep ayı girince Peygamberimiz şöyle buyururdu: "Allah’ım! Recep ve şabanı bize mübarek kıl! Bizi ramazana ulaştır."Üç ayların değerini yücelten en önemli özelliği de beş mübarek gecenin dördünün bu aylar içinde olmasıdır.

Recep ayının ilk cuma gecesi olan Regaip Kandili, recep ayının 27. gecesine rastlayan Miraç Gecesi, şaban ayının 15. gecesine rastlayan Berat Gecesi ve ramazanın 27. gecesinde kutladığımız Kadir Gecesi.

Peygamberimiz, şaban ayında çok oruç tutardı. Hz. Ayşe (RA), Resulullah’ın (SAV) bu aydaki orucu hakkında şu açıklamayı yapar: "Şaban ayı kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim."

Regaip:
Manevi durulmanın, nefis muhasebesinin, iyi işlere devam etmenin, hayattaki menfilikleri çizmenin, küsleri barıştırmanın, kardeşlik hukukunu yeniden kontrol etmenin, uzun bir koşudan sonra soluklanmanın, manevi bütçeyi denkleştirmenin, bu muhteşem káinatta ben neyim, neredeyim, bugüne kadar ne yaptım sorularına cevap vermenin zamanıdır.

Miraç (yükseliş): Güzelliklere, şefkate, affetmeye, hor ve hakir görmeme erdemine yükseliş zamanıdır.

Berat: Tümden tövbe, bütün kusur ve hatalardan Rahman’a sığınma zamanıdır.

Peygamberimizin yaptığı gibi zaman zaman oruç tutalım bu ayda. O, bu ayda o kadar çok oruç tutardı ki, sahabe hiç iftar etmeyecek sanırdı. Bazen de öylesine oruçsuz geçirirdi ki, sahabe hiç oruç tutmayacak sanırdı.

Bu gecelerde bol bol dua edelim. Zira beş gece vardır ki, o gecelerde yapılan dualar geri çevrilmez. Bunlar; recebin ilk cuma gecesi (dün gece), recebin 27. gecesi (Miraç Gecesi), şabanın 15. gecesi (Berat Gecesi), cuma geceleri ve Ramazan Bayramı gecesi. Tabii ki, dualar bu gecelere hapsedilmemeli.

Her an, her gece ve her gündüz dua için kuluna kapıyı açık tutan bir Rabbimiz var. Dua için uygun bir yürek bulun yeter ki. Niyetlerinizi temiz kılın yeter ki. Unutmayın ki, günahlarınız bulutlara varacak kadar çok olsa da Allah’ın rahmeti onları kuşatıp yok eder.

Bu günler fırsat günleridir. Bugünlerde her şeyi biraz daha sıkı tutalım. Zünnun-i Mısri’nin dediği gibi: "Recep tohum ekme, şaban sulama, ramazan ise hasat zamanıdır."

Denir ki, recep ayında Hz. Nuh gemiye bindirildi. Denir ki, bu ayda yedi gün oruç tutana cehennemin yedi kapısı kapanır. Cennetin kapıları açılır (Taberani).

Milletlerin hayatında önemli ve anlamlı zaman dilimleri vardır. Yaşadığımız günlerin böyle bir özelliğe sahip olduğuna inanıyorum. Bugünlerde birbirimizi daha çok sevelim, toleranslı, hoşgörülü olalım. Üslubumuzu dengeli ve temiz tutalım. Konuşmalarımızda ve yazılarımızda hakaret sözcüklerine yer vermeyelim. Kötü söz, ağızdan ve kalemden kolay çıkar ama zor temizlenir.

* * *

Gelin bu önemli zaman diliminde fırsatı değerlendirelim ve Hz. Peygamber’in çok önemsediği seyyidul istiğfar (bağışlanmanın zirvesi) denilen duayla Allah’a yalvaralım:

"Ya Rabbi! Sen benim Rabbimsin. Senden başka yaratıcı yoktur. Sen beni yarattın. Ben senin kulunum. Ben, sana verdiğim sözüm üzerineyim. Gücüm yettiğince senin yolundayım. Yaptığım yanlışlardan sana yönelirim. Bana olan nimetini biliyorum. Günahımdan dolayı da sana yöneliyorum. Beni affet. Senden başka affedecek yok ki."

SORALIM ÖĞRENELİM

Üç aylara girdik. Ne tür ibadetler yapalım?Ahmet ÜNAL/ANKARA

Zaman zaman oruç tutmanız, bol bol Kuran-ı Kerim okumanız ve manen ramazana hazırlanmanız gerekir. Ayrıca recep ve şaban ayındaki (temmuz ve ağustos) mübarek geceleri güzel değerlendirmeye çalışınız.

Müslüman olmak için sadece lailahe illallah (Allah birdir) demek yeterli midir?Ali KAZAN/İSTANBUL

Müslüman olmak için, Allah birdir demek yeterli değildir. Kişinin Hz. Muhammed’in (SAV) son peygamber olduğunu ve O’ndan sonra peygamber gelmeyeceğini ifade etmesi şarttır. Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden rasulullah denilmelidir.

Yolculukta kılınmayan namazlar nasıl kaza edilir?Edip SUCU/NİĞDE

Namaz, kişinin zimmetine nasıl ve ne şekilde terettüp ederse, onu o şekliyle eda veya kaza edecektir. Yolculukta iken namazı kazaya kalan kişi, evine döndükten sonra da olsa, dört rekátlı olan farzları iki rekát olarak kaza eder. Mukim iken namazı kazaya kalan kişi de, yolculukta bu namazı tam olarak kaza eder.

Namaz kılarken kıbleye yönelmenin hükmü nedir?

Abdullah TOZAR/TEKİRDAĞ

Namaz kılarken kıbleye yönelmek namazın farzlarındandır. Müslümanların kıblesi ise Kábe’dir. Kábe’yi görenlerin bizzat kendisine, görmeyenlerin ise o cihete (yöne) yönelerek namazlarını kılmaları gerekir. Bu husus Kuran-ı Kerim’de şöyle belirtilmektedir: "Ey Muhammed! Bundan böyle yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun (namazda) hep o yöne dönün." (Bakara, 2/144)

Uzaklarda Kábe’ye yöneliş, ancak takribi olarak gerçekleşebilir. Bu yönelişte esas olan, namaz kılanın cephesini Kábe istikametinden tamamen çevirmemesidir. Yalnız yüzün kıbleden çevrilmesi ise mekruh olmakla birlikte namazı bozmaz. Bununla birlikte namaz kılanın, gücü yettiği kadar kıbleye doğru bir şekilde yönelmeye çalışması dini bir görevdir.
Yazarın Tüm Yazıları