Bölünme eskisi kadar korkutucu değil

BİR zamanlar böyle güzel mekanlar yoktu kuzeyde. İlk yıllarda bir tek Kıbrıs Aşı vardı. Bir çokları gibi şeftali kebabını ben de ilk orada tatmıştım. Şimdi gidecek çok yer var.

Mekanlar çoğaldı çoğalmasına ama konuşulan şey hep aynı. Kıbrıs sorunu. Annan Planı’ndan sonra yaşanan sessiz dönemin sonuna geldik. Temaslar, yazışmalar, buluşmalar ve demeçler dönemi yeniden başlıyor.

Cuma günü Rumlarla bu yeni mekanlardan Çaparik’te bir araya geldik.

KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın isteği üzerine düşünce kuruluşu ASAM’ın düzenlediği gezinin ikinci günü Rum siyasetçi, diplomat, iş adamı ve akademisyenlerden oluşan grubun görüşlerini dinledik.

Yeni görüşme süreci başlarken adanın her iki tarafına da koyu bir güvensizlik duygusu hakim.

Kimse birbirine güvenmiyor.

Kıbrıslı Rumlar Türkiye’ye güvenmiyorlar. Kıbrıslı Türkler, barış olsa bile Kıbrıslı Rumların sözlerini tutmayacaklarını düşünüyorlar. İngiltere gibi, BM temsilcileri gibi uluslararası aktörlere ise herkes şüpheyle bakıyor.

Bu güvensizlik iklimi var oldukça çözüm için gerekli her adım, bir "dayatma" olarak algılanacak. Bu yüzden siyasi liderler çok sıkışıklar. İç kamuoyunu rahatlatmak için sürekli karşı tarafı kışkırtacak mesajlar veriliyor. Çözeceğiz derken, her adım çözümsüzlük atmosferini pompalıyor. İngiltere ile imzalanan memorandum gibi.

***

BİZİM
konuştuğumuz Kıbrıslı Rumlar, Annan Planı’na hayır demekle birleşme için bir fırsatı kaçırdıklarını düşünüyorlardı.

Ama bazıları için "taksim" bile ondan iyiydi.

Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Hrisostomos, "Taksim bizi korkutmamalı" diyor mesela.

Dünkü Alithia Gazetesi’nin haberine göre II. Hrisostomos, "Herkes mevcut durumun çözüm olmadığını haykırıyor. Tamam katılıyorum çözüm değil. Ama Annan Planı mevcut durumdan daha mı iyiydi? Bana daha kötüsü sunulsa kabul mu edeceğim" diye soruyor.

Emekli bir Rum diplomat da "Bölünme korkusu eskisi kadar geçerli değil artık" diyor "Türklerle tekrar karışmaktansa bugünkü durumun devamını tercih edenler var."

Bu kez de Hristofias ile Talat bu işi çözemezlerse ne olur diye sorduğumuzda, aldığımız yanıt da aynı doğrultuda: "Boşanma kaçınılmaz."

***

TABİİ
ki, yeni bir müzakere sürecine hazırlanan Kıbrıs’ta hakim olan hava bu değil. Ama bu sözleri Kıbrıslı Rumlardan ilk kez duyuyorum.

Eğer bu süreç bir yerlerde tıkanır, ya da uluslararası toplum her iki tarafın üzerine fazla giderse baskılar sadece Türkleri değil, Rumları da masadan kaçırabilir.

Öyleyse, bu yeni dönemde "çözüm" formülleri arasına, didişen ortak olmaktansa, iki iyi komşu olma seçeneğinin girdiği de fark edilmeli.

Fark edilmeli ki, Türkiye dahil yabancı askerlerin durumunun bugüne kadar konuşulanlardan değişik parametrelerde ele alınacağını, mülkiyet meselesinin çözümünde yeni öneriler düşünmek gerektiğini, bölünme durumunda iki devletin de AB üyesi olacağını bunun da garanti anlaşmalarını rafa kaldıracağını bilerek b ya da c planları hazırlanabilsin.

Bu hiç de kolay değil. Daha masadaki A planı bile belli değil. KKTC’de bu belirsizlik sıkıntı yaratıyor. Muhalefet liderleri Serdar Denktaş ve Tahsin Ertuğruloğlu, "Bilgilendirilmiyoruz.. Endişeliyiz" diyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları