Para politikasında sıkılaştırma

ENFLASYON hedeflemesine geçildiğinden bu yana Merkez Bankası kısa vadeli faizleri ilk kez doğrudan enflasyon ile mücadele etmek için artırdı. 2006 yılının yaz aylarındaki faiz artırımları doğrudan enflasyonla mücadele için değil, başka türlü önlenemeyen kur artışlarını frenlemek amacıyla yapılmıştı.

Piyasalar Merkez Bankası’nın bu faiz artırımını nasıl yorumlarlar, bilemem.

Ama, bana göre, enflasyona odaklı para politikasının ilk kez bu denli açık bir biçimde uygulanmaya koyması Merkez Bankası’nın itibarı açısından önemli bir dönüm noktası olarak alınmalıdır.

ORTAK SORUMLULUK
Enflasyonda yaklaşık dört yıldır bir katılık söz konusu
.

Yıllık bazda enflasyon 2004 yılının yaz aylarında yüzde 7’ye kadar inmişti.

O tarihten bu yana, enflasyon hedefi giderek düşürüldü, ama gerçekleşen enflasyon düşmedi.

Hedeflenen enflasyonla gerçekleşen enflasyon arasında fark açıldıkça, Merkez Bankası’nın itibarı da aynı paralelde erozyona uğradı.

Son aylarda, enflasyonun düşmesi beklenirken, enflasyon tırmanmaya başladı.

Enflasyon beklentileri giderek daha da kötüleşti.

Olumsuzlukların bir bölümü yurt dışı piyasaların karışmasından kaynaklandı.

Petrol ve gıda fiyatlarındaki artışların hızlanması görünümü daha da bozdu.

Ama, geçen yaz yapılan genel seçimlerin hemen ardında gözlenen olumlu havaya kapılarak Merkez Bankası’nın geçen eylül ayından sonra para politikasını göreli olarak gevşetmesi de son aylardaki enflasyondaki olumsuz görünüme katkı yaptığı gerçeği küçümsenemez.

Ekonomik büyümenin giderek düştüğü, işsizliğin artma eğilimine girdiği bir dönemde, kur artışlarını engellemek için değil, doğrudan enflasyonla mücadeleye yönelik olarak Merkez Bankası’nın faizleri artırması en azından bir ciddiyet göstergesidir.

Cesur bir adımdır.

Hükümete, "üzerine düşen görevi yapmalısın, ben üzerime düşen görevi yapıyorum" denmiştir.

Şimdi, Merkez Bankası para politikasını sıkıştırmaya devam ederken, maliye politikaları da daha ciddi bir görünüm sergilemek zorundadır.

Sorumluluk ortaktır.

OLUMSUZLUĞA RAĞMEN
Enflasyon açısından bu yıl kayıp bir yıldır
.

Para politikası da, maliye politikaları da, bu yıl enflasyonun daha da artmasına neden olmayacak bir biçimde, ama asıl gelecek yıl enflasyonu düşürme üzerine odaklanmalıdır.

Gelecek yıl için daha gerçekçi, ulaşılması için gerçek bir çaba gerektirecek, ekonomik birimlerce "ciddi" olarak nitelendirilecek yeni bir enflasyon hedefi ortaya konmalıdır.

Yeni enflasyon hedefi, ulaşılabilmesi için para politikasının sıkı konumunun korunmasını gerektirmelidir.

Maliye politikalarında disiplinin şart olduğu izlenimini vermelidir.

Özellikle faizlerin yükselmesi nedeniyle artacak faiz harcamalarındaki artışı telafi edecek şekilde faiz dışı harcamalarda tasarrufu öngörmelidir.

Şimdikinden daha yüksek, ama ciddiye alınacak bir düzeydeki enflasyon hedefi gündemdeki yapısal reformların uygulamaya konması planıyla beraber kamuoyuna açıklanmalıdır.

Ekonomide başarısızlıkları dış gelişmelere bağlayarak bahane üretmek kolaydır.

Kolay olmayan, ama kimsenin gözünden kaçmayacak ilerleme dış koşulların olumsuzluğuna rağmen ekonomik istikrarı sağlamak ve korumaktır.

Önümüzde, bir Brezilya örneği var.

Uluslararası koşulların en kötü döneminde BBB- notuna ulaştılar.

Türkiye aynı başarıyı neden gösteremesin ki?
Yazarın Tüm Yazıları