İsim kimin umurunda aldığın araba Lamborghini

Otomotiv beyinleri şunun farkında. Müşteri, otomobilin ismiyle fazla ilgilenmiyor, o havalı isimlerin anlamını da pek bilmiyor, sadece iyi bir araba istiyor. Buna rağmen otomotivciler, yeni modellere evrenin en sıkı ismini vermek için yarışıyor. Çocuklarına koyacakları adı bulmaktan bile daha zor olduğunu söylüyorlar bu işin.

Alman üreticiler yeni modellerin adını 10 bin kadar öneri arasından seçiyor. Markalara yeni model araştırması yapan ajanslarla çalışıyorlar. Yeni ismin, telif hakkı alınmış 100 bin kadar sözcük arasında bulunmaması, dünyanın her yerinde kolay telaffuz edilebilmesi, pazarlama sıkıntısına yol açacak negatif dil çağrışımları yapmaması gerekiyor. Bu süreç, geçen yüzyılda bu kadar çetrefilli değildi. Dar bir kadro, çağın ruhuna uygun isimleri bulup bitiriyordu işi. Eski isimler kalantordu. Opel’in Diplomat ve Senator’u, Ford’un Consul’ü gibi. TOFAŞ’ın kuş serisi de tek kişinin eseri. Ama araçların şöhreti o kadar kötüydü ki, hayat o ihtişamlı kuşlar açısından hiçbir zaman eskisi gibi olmadı. Bıldırcın kadar hükümleri kalmadı.

Bir otomobile isim koyarken kaza yapılabilir mi?

Evet yapılabilir. Yeryüzünde uçuşan milyonlarca sözcük varken gidip bilmemhangi dilin en sunturlu küfrünü yeni modeline isim diye koyarsın. Hem de o bilmemhangi dilin konuşulduğu ülkeler çok önemli pazarlar olabilir.

Japon Mitsubishi ile Amerikan General Motors’un başından böyle iki kaza geçiyor. Mitsubishi’nin 1982 yılında piyasaya sürdüğü arazi aracı "Pajero" adını, Patagonya’da yaşayan bir dağ kedisinden alıyor. Ancak "Pajero" İspanyolca’da mastürbasyoncu anlamına geliyor. Öyle bir sözcük ki, cinsel bir davranışı tarif etmek için değil, düpedüz okkalı küfür olarak kullanılıyor. Bu ağır şok karşısında Pajero, Brezilya hariç bütün Amerika kıtası ve İspanya’da "Montero" (Dağ Savaşçısı) adını alıyor. Brezilya hariç, çünkü onlar Portekizce konuşuyor. İngiltere’de ise "Shogun" adıyla satılıyor.

General Motors da 2005 başında çıkardığı yeni Buick sedana "LaCrosse" adını veriyor. Ancak Kanada’nın Fransızca konuşulan kesimindeki gençlik jargonunda "LaCrosse" mastürbasyon anlamına geliyor. Mitsubishi’nin başına gelen kaza kadar ağır hasarlı olmasa da GM, Kanada piyasasında sıkıntı yaşıyor.

Volkswagen’in Touareg’i de sıkıntı yaşıyor. Çünkü Touareg’in, 20. yüzyılda bile köle ticareti yapan Kuzey Afrikalı bir kabilenin adı olduğu ortaya çıkıyor.

Otomotivcilerin büyük felaket olarak gördüğü bu tür isim kazaları, aslında müşteriyi fazla ilgilendirmiyor. Ford Motor’un başkan yardımcılarından Phil Martens, "Otomobilin ismi müşterinin umrunda bile değildir, o sadece iyi bir araba ister" diyor. Mesela kaç kişi Toyota’nın hibrid aracı Prius’un adının ne anlama geldiğini biliyor? Oysa Toyota, global ısınma çağında çevre bilinciyle çıkardığı teknoloji harikasına çok müthiş bir isim bulduğunu düşünüyor. Prius, Latince’de "önde giden" anlamına geliyor.

Mesela boğa amblemli Lamborghini’nin modelleri, isimlerini boğa güreşi aleminden alıyor. Miura (ünlü bir boğa eğitmeni), Espada (matadorun kullandığı kılıç) gibi. Ama isim kimin umurunda. Aldığın araba Lamborghini!

GM de 1980’lerde uzun uzun düşündükten sonra yeni küçük modeline "Saturn" adını veriyor. Gezegenin ya da Roma tanrısının adını değil, Sovyetler’le uzay yarışı sırasında ABD’nin Ay’a gönderdiği Saturn roketini kastederek veriyorlar bu ismi. Ama acaba kaç kişi "Saturn"ün aslında gezegen Satürn olmadığını biliyor.
KALANTOR DÖNEM

Dil kazaları yaşanmaması ve markanın aracın kalıbına tıpatıp uyması için otomotivciler artık profesyonel yardım alıyor. Almanya’da otomotiv firmalarına isim bulan ajanslar var. Mesela Düsseldorf’taki "sözel tasarım" ajansı Nomen International’ın müşterileri, çoğunlukla otomotiv firmaları. Manfred Gotta da marka yaratıcılığında önde gelen uzmanlardan. Özellikle de otomobil markaları alanında. Bu ajanslar yeni bir modele isim bulmak için 10 bin kadar seçeneği gözden geçiriyor. Yeni ismin, telif hakkı alınmış 100 bin sözcük arasında bulunmaması, herhangi bir dilde küfür karşılığı olmaması, kolay telaffuz edilebilir olması gerekiyor.

İsim uydurmak da serbest. Ancak o uyduruk sözcüğün, Portekiz’de "ölüm tuzağı" anlamına filan gelmemesi gerekiyor.

1960’larda Alman üreticiler modellerine Kadett, Manta, Taunus gibi oturaklı, rütbeli, kalantor çağrışım yapan isimler veriyordu. Bu isimler çoğunlukla sosyal hiyerarşiyi yansıtan kavramlardı. Mesela Opel’in modelleri Kadett, Kapitaen, Commodore ve Admiral diye denizcilik hiyerarşisi içinde yükseliyordu. Tabii fiyatlar da rütbeye göreydi. Opel’in Diplomat ve Senator modelleri de ciddi ve disiplinliydi. Ford’un Escort ve Consul’ü de öyle.

AKDENİZ DÖNEMİ

1968 öğrenci hareketinden sonra bu ağır hava dağılmaya yüz tuttu. Almanlar onca yıl çalıştıktan sonra güneşli memleketlere seyahatlere çıkarak kendilerini ödüllendirmeye başladılar. Böylece Ford’un Capri, Ascona, Granada modelleri doğdu. Akdeniz hafifliği egemen oldu. Volkswagen kendini uzak "rüzgarlara" kaptırdı. Yeni modellerine Passat ve Scirocco adını verdi. Bu yeni yaşama ve seyahat zevki Ford’un Fiesta’sında ifade buldu. 1980’li yıllarda Boris Becker ve Steffi Graf yeni halk kahramanları mertebesine yükselince Volkswagen’den sportif isimler geldi: Golf ve Polo. 1990’larda soğuk savaşın sona ermesi otomobil isimlerini globalleştirdi. Opel, fütüristik takılıp yeni modellerine Astra ve Omega dedi. Ford ise Latince’de "dünya" anlamına gelen Mondeo ve Galaxy’yi seçti.

EGZOTİK ÇAĞ

Bugün artık egzotik isimler dönemi yaşanıyor. Uzak memleketlere maceraya çağıran isimler veriliyor arabalara. Volkswagen’den Tiguan ve Touareg, Nissan’dan Qashqai, yani Kaşkay. Japonlar bu ismi çok aramış olmalı.

Kaşkaylar, İran’ın Fars eyaletinde, özellikle Şiraz çevresinde yaşayan ve hálá ağırlıklı olarak göçebe bir Türk halkı. Azerilerden sonra İran’daki en kalabalık Türk grubu.

Peki otomobillerin ille de bir ismi olmalı mı? Mercedes, Audi ve BMW pekala harf ve rakamlarla idare ediyor. Alman otomobil uzmanı Prof. Ferdinand Dudenhöffer’e göre otomobillerin mutlaka bir ismi olmalı. Çünkü isimler sayesinde zihinlerde resimler oluşuyor, CLK gibi harflerle değil. Buna karşılık Porsche’nin 911’i bugüne kadar bir otomobille birlikte anılan en başarılı numara.

Peki en başarılı isim hangisi? Acaba Mustang olabilir mi?
Yazarın Tüm Yazıları