Kuşatma altındaki Taksim’den bildiriyorum

GEÇEN yıl 1 Mayıs’ta, Taksim’in ara sokaklarında polisin önünden kaçan grupların arasındaydım.

Taksim’e çıkabilmiştim yani.

Bu yıl, Taksim’deki evimden meydana ulaşamadım.

Taksim kuşatma altındaydı.

Yaşasın AKP hükümeti!

Taksim, darbe dönemleri dışında ilk kez böyle zaptedildi. Böyle bir duruma damgasını vuran ilk siyasi iktidar da AKP oldu.

"Ayakların başları yönettiği bir yerde kıyamet kopar" diyen bir başbakan da, Türkiye’nin siyasi tarihinde bir ilk zaten.

Ne olurdu, bu yıl 1 Mayıs Taksim’de kutlansaydı?

Provokasyon iddialarını ciddiye almamı beklemeyin.

Eğer böyle bir provokasyon duyumu alındıysa, buna karşı en iyi önlem provokasyonu açığa çıkartmak değil midir?

Devletin güvenlik örgütü emekçilerin üstüne salınmak yerine, provokatörlerin üstüne salınamaz mıydı?

Ergenekon davasını, AKP’ye muhalefet cephesinin susturulması davası haline dönüştüren AKP hükümeti, Türkiye’yi gerçekten zaafa uğratan devlet içi çetelere karşı mücadeledeki samimiyetini, 1 Mayıs’ta ortaya attığı iddiaları açıklayarak göstermek mecburiyeti ile karşı karşıyadır dünden itibaren.

Kim provokasyona hazırlanıyordu? Dün gaz bombalarını bol keseden sağa sola savuranlar, hastaneleri bile hedef alanlar bu provokasyonları açığa çıkartarak halka hesap vermek durumundadırlar.

* * *

DÜN
AKP’li yetkililerin "yasalara uymaktan" en çok söz ettikleri gündü. Emekçilerin yasalara uymaları gerektiğini, yasa dışına çıkanların sonucuna da katlanacaklarını ağzını açan her AKP’liden duyduk.

Parti kapatma davasını anti demokratik ilan eden, yasayı sorgulayanlar, Venedik şartlarını, Avrupa Birliği’ni kendilerini ilgilendiren sürecin öncelikli referansları olarak gösterenler, işçilerin 1 Mayıs ile ilgili taleplerini ne kadar kolay yasa dışı ilan ediverdiler.

Ne kadar kolay, yasalar karşısında boynumuz kıldan incedir edebiyatı yaptılar.

Bu çelişkinin Türkçesi "ikiyüzlülük"tür. Kendine demokrat olmanın tipik örneğidir dün yaşadıklarımız.

Ne parti kapansın bu ülkede, ne meydanlar yasaklansın. Demokrasinin değerleri dar grup menfaatlerine böylesine kurban edilmesin.

* * *

"TAYLAND’da Çalışma Bakanı işçileri kutladı."
; "Uganda işçi bayramını kutluyor."; "Dubai polisi 1 Mayıs’ı kutladı". Bulgaristan, Hırvatistan, Endonezya, Rusya hepsi 1 Mayıs’ı kutladı.

Dün dünya ajansları emek bayramıyla ilgili haberleri böyle verdiler.

Mısır’da işçi bölgesi Mahala Al-Kubra’da işçiler yürüdüler; Jamaika Başbakanı Bruce Golding 1 Mayıs’ta, dün yeni bir kampanya başlattı: "Ürettiğimizi yiyelim, yiyeceğimizi üretelim."

Demokrasi ülkeleri, yarı demokrasiler, demokrat olmayanlar hepsinde emekçiler dün bayramlarını kutladılar. Türkiye’den ise dünyaya çatışma haberleri geçti ajanslar.

Türkiye’de 1 Mayıs yine emeğin, işçinin bayramı olarak kutlanamadı.

Neden?

Çünkü sendikalar Taksim’e çıkabilseydi sorunlarını dile getireceklerdi. Sosyal Güvenlik yasasını eleştirecek, istihdam paketiyle ilgili taleplerini açıklayacaklardı.

AKP, işte bu sesin Türkiye’nin kalbi durumundaki Taksim’den yükselmesini engellemek istedi. Engelleyemedi ama. O ses, AKP’nin demokrasiden ne anladığını dünyaya duyurdu dün.
Yazarın Tüm Yazıları