İşçileri vurmalı...

İSTANBUL’da hukuksuz işgal edilip halkın elinden alınan yerlerin büyüklüğü ne kadardır?..

Bir Taksim Meydanı?..

İki... Üç... On... Yüz... Bin...

Ama ne Bakan gördü, ne Vali...

Boğazın iki yakası, yeşil alanlar, ormanlar, tarihi eserler, kültür alanları... Hatta daha dün Milliyet’in birinci sayfasında vardı; antik kalıntı Bizans Sarayı...

Cemaatlere ve tarikatlara verilen kamu arazilerini toplayın, kaç Taksim eder?..

Ya da kaç Taksim büyüklüğündedir; bakanların, milletvekillerinin, parti önde gelenlerinin, belediyecilerin ve yakınlarının kapattıkları alanların toplamı?..

Ne Başbakan gördü, ne Bakan, ne Vali...

Ama işçiler Taksim’e iki saatliğine çıkıp şehit arkadaşlarını anmak istediklerinde, bunun adı:

"İşgal..."

*

Kaç esnaf iflas etti de ömür boyu kepenklerini kapattı ocak ayından bu yana?

Güvensiz ortamda kaç turiste tecavüz edilip bıçaklandı, öldürüldü?

İstanbul sokakları değnekçi, kapkaççı, hırsız çetelerine bırakılmış değil midir?

Ne Bakan görüyor, ne Vali...

Ama işçiler ellerinde karanfillerle iki saatliğine Taksim’de "bayramlarını" kutlayacaklar, bunun adı:

"Esnafın işini aksatmak... Turistlerin huzuru kaçırmak... Ve şehrin asayişini bozmak..."

*

Niçin böyle yapıyorlar, niçin?..

Çünkü insan psikolojisidir; onlar işçileri, hele hele örgütlenmiş işçileri hiçbir zaman sevmediler. Bu yüzden de hırsızın-uğursuzun-itin-kopuğun yaptıklarını dahi görmediler de, işçinin elindeki karanfillerle Taksim’e iki saatliğine çıkmaları battı onlara.

Ve kızdılar.

İşçileri vurmalı...

(.......)

Bugün 1 Mayıs.

Alın teri ile yaşayan, dürüst-namuslu işçilerimizin, yarı aç-yarı tok yaşayıp yine de ülkesini seven yiğit emekçilerimizin bayramı...

Kutlu olsun...
Yazarın Tüm Yazıları