Muhafazakárlaştırma projesi

AKP’nin Türkiye’yi din devletine götürme projesi olduğunu düşünmüyorum. Ama bazı eski liberallerin yutturmaya çalıştığı gibi bir özgürleştirme projesi olduğunu da düşünmüyorum.

2004 yılından itibaren ısrarla, AKP’nin tabanını kurulduğundan beri elinde tutan Milli Görüş’ün Türkiye’yi muhafazakárlaştırma projesini adım adım hayata geçirdiğini iddia ediyorum. Zira, mütedeyyinler İslam’ı sadece bir din ve inanç sistemi olarak görseler de Milli Görüş açısından İslam bir ideolojidir.

Nedir ideoloji? Ben en yalın ve doğru tariflerinden birisini Ekşi Sözlük’te buldum. Bu tarife göre ideoloji, "dünya ve toplum hakkında birbirleriyle tutarlı olan inanç ve düşünce sistemidir" (ozdek.05.12.02).

* * *

İdeoloji sadece "inanç" ile ilgili değil, "düşünce" ile de ilgilidir, dünyevi ve toplumsal meseleleri kapsar. Bunların nasıl şekillendirilmesi gerektiğini zihinsel seviyede modelleştirir.

Milli Nizam, Milli Selamet, Refah, Fazilet, AKP birer siyasi parti olarak Milli Görüş ideolojisinin siyasi ayaklarıdır. Bu partiler Türkiye’nin cumhuriyetçi rejimi içinde siyaset yaparlar. Zaman içinde de rejime uyum çabaları artmıştır.

Ancak, Milli Görüş çok daha geniş bir alanda hareket eder. Zira, ona göre İslam sadece dini alanı, hatta sadece ahlaki alanı kapsayan bir inanç sistematiği değil, dünyevi olan her şeyi kapsayan düşünce/inanç sistematiğidir. Bir bütündür ve ancak bütün olarak yaşanır.

Tüm ideolojilerde olduğu gibi Milli Görüş ideolojik boyutuyla her alanda "tek doğru"nun, "tek gerçeğin", "tek iyi olan"ın kendi düşünce sistematiği içinde olduğunu düşünür.

Bu görüşünde diğer ideolojiler gibi o da samimidir, insanları yanlış yapmaktan korumak için "yasaklar" alanı, "özgürlükler" alanından daha geniştir.

* * *

Nasıl ki bir tıp insanı esrarın, eroinin yasaklanmasını samimi olarak talep ederse, Milli Görüş sahibi de alkolün yasaklanmasını, kadınların kapanmasını, iki ayrı cinsin bir arada yaşamamasını vb. tüm insanların iyiliği için samimi olarak ister.

Bu mantığı ile yine insanlık için neyin iyi olduğunu bilme iddiasındaki Marksizm, faşizm, hatta bazıları açısından Kemalizm vb. gibi çağdaş ideolojilerle benzerlik gösterir.

Başkaları için neyin iyi olduğunu bilme iddiası da insanları eninde sonunda demokrasiden uzaklaştırır, totaliter rejimlere götürür.

Bunun içindir ki Cemil Meriç, "İdeolojiler insan idrakine giydirilmiş deli gömlekleridir" der. İdeolojilerin birbirlerine anlayışla, hoşgörüyle bakması mümkün değildir. Zira, hepsi "tek doğru"ya sahip olma iddiasındadırlar.

Bir liberal demokrat olarak "liberalizm" kelimesinden nefret ederim. Liberal düşünce tanımını daha çok severim. Zira, liberal düşünce benim indimde başkaları için neyin iyi olduğunu bilmeme iddiası ile farklılık arz eder. Onun görevi sadece kendisi için en iyiyi bulma yeteneğine sahip bireyin önünden engelleri/yasakları kaldırmak, onu sahip olduğu sonsuz düşünce boyutunda özgür kılmaktır.

* * *

Ben özgürlükler açısından herkesin istediği gibi giyinme hakkını savunuyorum. Eğitim hakkı açısından da üniversiteye başı kapalı gidilmesinde hiçbir mahzur görmüyorum.

Ama, aynı olguya Milli Görüş açısından bakıldığında garabet bir resim çıkıyor ortaya. Onlar bir yasaklamanın (başını örtmek) özgürleştirilmesini istiyorlar. Üstelik, bir ideoloji olarak muhafazakár yaşam tarzının tüm Müslümanlar, hatta insanlık için tek doğru olduğunu samimi olarak düşünüyorlar.

Kendisini ne kadar yenilerse yenilesin, taban örgütü Milli Görüş’e teslim olmuş AKP’nin mücadelesi özgürlük mücadelesi değildir!

(Yarın devam edeceğim.)
Yazarın Tüm Yazıları