2008’de dünya! (I)

BEN 11 Eylül 2001 günü 21. yüzyıla, sadece matematik dizinlerle kavradığımız zaman açısından değil, dünyada yeni ve kökten-farklı bir dönemin başlaması ile girdiğimizi düşünenlerdenim.

Sanki, 20. yüzyılda en son 2. Dünya Savaşı ile ulaşılan paylaşım dengesi yeniden bozuldu. 11 Eylül’de yeni bir paylaşım kavgası başladı.

Kavganın paylaşamadığı meta, 20. yüzyılda da paylaşılamayan aynı meta: Enerji!

* *Ê *

ABD’nin yaklaşık 50 yıllık emperyal hükümdarlığına SSCB son veremedi ama tam "tarih bitti!" derken yeni güçler ortaya yeni iddialar ile çıktılar.

Bu çıkış öyle kökten bir çıkış olabilir ki, Batı merkezli dünya Doğu merkezli bir dünya haline gelebilir.

Dünyada taraflar artık 2025-30 yıllarında Çin+Hindistan+Rusya ekonomisinin ABD+AB ekonomisinden daha büyük olup olamayacağını tartışıyor. Çin’in en büyük ekonomi haline gelip gelmeyeceği hesapları yapılıyor.

Bir taraf (ABD+AB) statükonun devamı için direnirken diğer taraf (Çin+Hindistan+Rusya) ABD’nin teknoloji alanında hálá devam eden devasa farkını reddedemeden, sessiz ve sakin değişimi körüklüyor.

* *Ê *

Karşıt güçler birbirlerine açıktan saldıramayacakları için 3. Dünya Savaşı alışmadığımız bir yöntemle, taşeronlarla yürütülüyor.

21. yüzyılın taşeronları da devlet seviyesinde değil, halklar seviyesinde ABD’ye kafa tutan İslamcı terör/direniş örgütlerinden oluşuyor.

Onların meselesi, anti emperyalist bir kalkışma olsa da, kullandıkları yöntem olan terör değişimci devletlerin de işine yarıyor.

Ben, El Kaide, Taliban, Hizbullah, Hamas, Müslüman Kardeşler, PKK gibi örgütlerin kendi bağımsız davaları dışında varlıklarını uzun vadede ancak güçlü bir veya birkaç devletin gölgesine girerek sürdürebildikleri görüşünü hiçbir zaman terk etmiyorum.

Paylaşımın merkezine enerjiyi koyduğunuzda ve enerji kaynaklarının büyük bir kısmının Müslüman ülkelerde bulunduğunu göz önüne aldığınızda, belki de 21. yüzyılda dünyadaki terör hareketlerinin çoğunluğunun neden İslamcı kökenli olduğunu daha iyi anlarsınız.

* *Ê *

Artık açıktan kafa tutulan ABD halkına en iyi panzehir kendileri olduklarını kabul ettiren neo-conlar iki dönemdir iktidarda.

Açık bir şekilde müdahaleci oynuyorlar.

Teröre karşı "önleyici savaş" adı altında, terör kendi ülkelerini vurmadan, onu kendi yuvasında vurmak adına, terörün Müslüman ülkelerdeki enerji kaynakları ve çevrelerinde konaklamasından yararlanarak istedikleri ülkelere müdahale ediyorlar.

2001 yılından beri üç ülke üzerinde odaklandılar: Irak, Afganistan ve İran!

İlk ikisine açık müdahale ettiler, üçüncüsü üzerinde her an aktif hale gelebilirler.

Ancak, 2007’nin sonunda ortaya yeni bir odak noktası daha çıktı: Pakistan!

* *Ê *

Benim dünyanın paylaşım mücadelesi üzerine kurulduğuna inanan aklım, ABD’nin saldırgan tavrını yadırgamıyor. Tarih, ne yazık ki Osmanlı da dahil, hep böyle yazıldı.

Ancak, beni çok tedirgin eden bir husus var:

Başaktör son dönem müdahalelerinde çok başarısız, hep yüzüne gözüne bulaştırıyor!

Dünyanın en güçlü ülkesi adeta bir sürü çapsız güruh tarafından yönetiliyor.

Sonunda Pakistan’ı da yüzlerine gözlerine bulaştırdılar!

(Yarın devam edeceğim)
Yazarın Tüm Yazıları