2007’de Amerikan ekonomisi

BUGÜNDEN itibaren 2007 yılının ekonomik açıdan genel bir görünümünü özetlemeye başlıyorum. Bugün Amerikan ekonomisini ele alıyorum. Yarın Avrupa Birliği ve Japonya ile devam edip cuma günü gelişmekte olan ülkeleri irdeleyerek dış dünyayı bitirmiş olacağım.

Pazar ve pazartesi günleri Türkiye ekonomisini ele alıp yeni yılın ilk gününde 2008 yılında Türkiye ekonomisindeki olası gelişmelere yer vereceğim.

Amerikan ekonomisi en belirsiz dönemlerinden birini yaşıyor. Yaşananların bir düzeltme mi yoksa geçici bir dalgalanma mı olduğu henüz bilinmiyor.

2000’li yılların başından beri Amerikan ekonomisi dünya ekonomilerini sürükledi. Giderek artan tüketim (azalan tasarruf) cari işlemler açığını artırdı. Amerikan ekonomisinden gelen talep özellikle gelişmekte olan ülkelerin üretimlerini kamçıladı. Dünya ekonomileri 2007 yılında yüzde 5’in üzerinde büyüdü.

Yüksek büyümeyle gelen talep hammadde ve emtia fiyatlarını arttırdı. Bir anlamda, tüm dünya Amerikan ekonomisine endekslendi.

Artan cari işlemler açığı, düşme eğilimine giren, ama yüksek bütçe açıkları Amerikan ekonomisini kırılgan yapan unsurlar oldular. Bir düzetme beklenmeye başladı. Kısa bir süre sonra da, konut kredileri patladı. Şimdi bu patlamanın döküntüleri ile yaşanıyor. Döküntünün ne derece büyük olabileceği ise hala bilinemiyor.

BÜYÜME

Genel kanı Amerikan ekonomisinin yavaşlayacağı yönünde
. Bu beklenti giderek güçleniyor. O kadar ki, Amerikan ekonomisinin yavaşlayacağı mı, yoksa sert bir durgunluğa mı gireceği hala tartışılıyor. Ama, yayınlanan veriler henüz beklentileri doğru çıkarmıyor.

2004 yılının başında Amerika’nın gayri safi yurtiçi hasılası (GSYİH) yüzde 4’ün üzerinde büyürken, büyüme tedricen düştü. 2006 yılı sonunda GSYİH büyümesi reel olarak yüzde 2.6 oldu. Bu yılın üçüncü çeyreği itibariyle ise 12 aylık GSYİH büyümesi yüzde 2.8’e geldi.

Grafikten de görüldüğü gibi, bu yılın başından beri aslında Amerikan ekonomisinde bir hızlanma yaşanıyor. Yüzde 2.8’lik büyüme küçük görülmemeli. Bu yılın ilk dokuz ayında Amerikan ekonomisine Türkiye ekonomisinden daha büyük bir ekonomi (600 milyar dolar civarında) eklenmiş oldu.

Büyüme konusunda Amerikan ekonomisinin son altı yıldır ve özellikle bu yıl gösterdiği performans önemli bir başarı sayılır. Bu başarı tüm dünya ekonomilerini de olumlu etkiledi. Ama, enflasyon konusunda aynı başarıdan söz etmek pek olanaklı değil.

ENFLASYON

Artan petrol (genelde enerji) ve diğer hammadde fiyatları giderek enflasyona daha fazla yansımaya başladı. Amerikan dolarının diğer paralara karşı değer kaybetmesi de enflasyona daha olumsuz yansıyor. Buna karşılık, Amerikan Merkez Bankası, en azından şimdilik, enflasyonu ikinci plana atan bir tutum takınmaya zorlanıyor.

Sonuçta, tüketici fiyatları enflasyonu bu yılın kasım ayı itibariyle yüzde 4.3’e, üretici fiyatları da yüzde 7.2’ye fırladı. Enerji ve gıda fiyatlarının dışarıda bırakıldığı endekslerdeki artışlar (temel enflasyon) ise hálá yüzde 2 civarında salınıyor. Ama, önümüzdeki dönemde temel enflasyonda da bir kıpırdanma yaşanması şaşırtıcı olmayacak.

Finans piyasalarındaki istikrar adına Amerika’da kısa vadeli faizler düşmeye devam ediyor. Artan enflasyon karşısında, kısa vadeli faizlerin bir süre sonra yeniden çıkış eğilimine girmesi kaçınılmaz gibi görünüyor.

Dünya ekonomisinin yüzde 20’si civarındaki Amerikan ekonomisindeki gelişmeler elbette tüm dünya ekonomilerini yakından ilgilendiriyor. "Amerikan ekonomisi durgunluğa girse de, dünyanın geri kalanına bir şey olmaz" diye nitelendirilebilecek görüşler artık çok fazla iyimse görünüyor.

Beklenti bazında son dönemde yaşananlar dahi Türkiye ekonomisinin büyüme performansını etkiledi.
Yazarın Tüm Yazıları