Kim sevinir, kim üzülür?

OLAYLAR hızlanınca PKK’dan panik sesleri gelmeye başladı. Cemil Bayık isimli şerir, "Bizi teslim almak için hepsi -Talabani, Barzani dahil- el ele verdi" diye konuşuyor. PKK’nın uzantısı olduğu iddiasıyla hakkında dava açılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) belli ki gelişmelerin zoruyla karşı açılımlar sergiliyor.

DTP’nin TBMM Grup Başkanı, Mardin milletvekili Ahmet Türk, "PKK’ya silah bıraktırmak" için fedakárlık yapmaya hazır olduklarını söyledi. DTP grubunda konuşan Türk, "PKK’ya silah bıraktırma süreci, ortaklaşacağımız bir proje kamuoyunun, basının ve siyasi partilerin desteğiyle de elbette, pozitif bir sonuç doğurabilir" dedi.

Bütün bunlar hükümetin -biz dahil- her çevreden yükselen eleştirilere rağmen, bildiği yolda yürüdüğü takdirde sonuç alacağı izlenimini veriyor.

Dileriz öyle olur. Olur ama biz bu takdirde yani askeri operasyona lüzum kalmadan çözüm sağlandığı takdirde, bu kimin işine yarar, kimi üzer ona bakmak istiyoruz.

Sayalım ki PKK aynen Cemil Bayık’ın dediği gibi teslim olmak -veya silah bırakmak- zorunda kaldı.

Biz bunun yüzde yüz silah bırakma veya teslim olma sonucu vereceğini sanmıyoruz. Tıpkı IRA olayındaki gibi bir kısım PKK’lılar silah bırakmaz. Ama onlar biraz debelenseler de sonuç alamayacaklarını görür ve çok muhtemelen PKK’nın İran’daki uzantısı PJAK’a katılırlar. Oradaki PJAK’ın güçlenmesi İran’ı rahatsız eder. Bu da ABD’yi mutlu eder.

Demek ki PKK’nın tasfiye edilmesinden Türkiye gibi ABD de kazançlı çıkar. Bu bir.

İkincisi, bu durumdan asıl "Kürt" etnik kökenini ön plana alarak politika yapan ama şiddete karşı olan Abdülmelik Fırat Başkanlığındaki Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) ile Şerafettin Elçi Başkanlığındaki Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) gibi, halen marjinal görünen partiler memnun olur. Ama asıl önemlisi kapatılması istenen DTP sevinir. Çünkü dağ başındaki PKK’dan ve baş şerir Abdullah Öcalan’dan emir alarak politika yaptıkları tartışması biter. İpotekten kurtulurlar. Kendi politikalarını kendi organlarının aldığı kararla belirleyecek noktaya gelirler.

Demek ki PKK’nın bitmesi öncelikle ve özellikle DTP’yi özgürleştirir.

Onunla kalmaz, Türkiye’ye karşı PKK’yı savunuyor görünen hatta "Kürtlerin en büyük liderliğine" oynayan Mesut Barzani ile rol arkadaşı Celal Talabani de çok sevinir.

Barzani Irak’ın kuzeyindeki iktidarının PKK isimli bir eli silahlı güç tarafından sınırlandırılmasını elbet istemez. PKK yüzünden Türkiye’nin yapacağı bir askeri operasyonun halen bir çadır tiyatrosu gibi görünen yönetimini de darmadağın edebileceğini herhalde görüyordur.

Söylemeye lüzum yok ki bir yandan bizimle bir olup PKK’ya "terör örgütü" diyen ama öte yandan PKK’nın kendi ülkelerindeki faaliyetlerine göz yuman Avrupa’lı dostlarımız da çok sevinirler.

Peki hiç üzülen olmaz mı?

Olur... Abdullah Öcalan, Cemil Bayık, Murat Karayılan, Zübeyir Aydar, Leyla Zana, Hatip Dicle gibi isimler elbet üzülür. Ama onların hatırı için PKK’yı yaşatmaya değmez.
Yazarın Tüm Yazıları