Oysa bu film yeni değil

ÖZELLİKLE Nisan’dan bu yana.

Kuzey Irak ve sınır ötesi operasyon. Yıllardır bunu tartışıyoruz. Son olarak, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın 12 Nisan’daki basın toplantısı tartışmayı alevlendiriyor. Yedi aydır operasyonla yatıyor, operasyonla kalkıyoruz.

Yedi aydır heyecanla izliyoruz. Bir gün önce, bir gün sonra, birbiriyle çelişen açıklamalar olsa bile, heyecan yine dorukta. Dört yıl önce, 2003 Sonbaharında olduğu gibi.

Denizli’de bir mimar, Hüsamettin Ataman Kuzey Irak’la ilgili, dört yıl öncesinin gelişmelerini anımsatıyor. Haberler ve resimlerle. Dört yıl öncesine gidince, bugünü anlamak kolaylaşıyor. Tarihin öğretisi.

HIZLI TAKVİM

2003’le ilgili derleme, bugünün aynası.

18 Eylül 2003. PKK’nın cinayetleri yine artmış durumda. Başbakan Erdoğan dönemin ABD Büyükelçisi Edelman’ı kabul ediyor. Kabul sorasında, Erdoğan, sabrımız taştı, diyor.

26 Eylül 2003. ABD Dışişleri Bakanı Powell, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüşüyor. Powell Güle, "Kuzey Irak’taki PKK militanlarının temizlenmesi için söz veriyor. Gül, görüşmeden çok memnun ayrılıyor.

2 Ekim 2003. AKP Hükümeti çok kararlı. Kuzey Irak’a asker göndermek için, Dışişleri tezkere hazırlıyor. Tamam, mesele yok. AKP kararlılığını kanıtlıyor. Tayyip Erdoğan, "Tezkere için kimseye danışacak değiliz" diyerek, hepimizin yüreğine su serpiyor.

3 Ekim 2003. Dışişleri Bakanı Gül, "Türk askerinin Irak’a gidişine dair kesin bir tarih olmadığını, konunun Bakanlar Kurulu’nda ele alınacağını, daha sonra askere danışılacağını" açıklıyor.

Bakanlar Kurulu sonrasında, TV ve gazetelerde aynı manşet: "Tezkere haftaya Meclis’te."

TEZKERE ÇIKTI

7 Ekim 2003.
Kuzey Irak’a asker gönderme tezkeresi Meclis’ten geçiyor.

8 Ekim 2003. Tezkerenin daha dumanı tüterken, iki çatlak ses, hepimizin midesini bulandırıyor. ABD Savunma Bakanı Rumsfeld, "Türk askerinin Kuzey Irak’a gitmesi için, Türkiye ile ABD ortak karar almalıdır" diyor. ABD’nin bu ilk freni.

Irak Cumhurbaşkanı Talabani yabancı gazetecileri topluyor ve "Türk askeri için, ABD’den güvence aldıklarını" söylüyor.

9 Ekim 2003. Aslanım, Gül’üm benim, Dışişleri Bakanım benim, Abdullah Gül açıklıyor, "terörün kökü kazınıncaya kadar Kuzey Irak’tayız". İşte, bu kadar. Ne de olsa, kararlı politika.

14 Ekim 2003. Genelkurmay açıklamasında, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi operasyona her zaman hazırlıklı olduğu" bildiriliyor.

TAM SÜRPRİZ

18 Kasım 2003.
Tayyip Erdoğan Mallorca’da yabancı gazetecilere, "Irak’a asker göndermeye çok arzulu değiliz" diyor.

27 Kasım 2003. Filmin sonu. Hükümet Kuzey Irak’a asker göndermekten vazgeçiyor.

Son tartışmalarda, ben sınır ötesi operasyona hevesli ol-ma-yan-lar grubunda yer alıyorum. Dört yıl öncesini özetlerken, o zaman yapamadınız, şimdi yine yapamazsınız, diyerek operasyonu teşvik etmiyorum.

Ancak, hepimizin kandırılmasına da, sessiz kalamıyorum.

Benzer dosyayı Nisan’dan bugüne kadar toparlarsak, film aynı film, buz üstünde kaydırmaca. Pardon, kararlı politika.

Yırtındık, sonunda davet edildik

ORTADOĞU için Annapolis’te 27 Kasım günü bir konferans toplanıyor. Davet sahibi Amerika. Konunu özü, İsrail-Filistin sorunu.

Konferansın günü yeni belli oluyor. Ancak, hazırlıkları en az iki aydır sürüyor. Kimlerin davet edileceği günler öncesinden biliniyor. O tarihte davet listesinde Türkiye yok.

AKP iktidara geldiğinden bu yana, Orta Doğu’da aktif politika izliyor. Hatta, muhteşem uzmanlar stratejik derinlik hesabı, bu aktiviteyi daha ileri götürerek, Türkiye’nin arabulucu olması için canlarını dişlerine takıyor.

Ama, asıl takması gereken Amerika, pek takmıyor. Takılmadığını gören Türkiye, takılmak için, bütün kapıları çalıyor.

Yaşasın, epey uğraştan sonra, Amerika bizi son anda takıyor ve nihayet Annapolis’e davet ediyor. Ne de olsa, büyüklerimizin her gün söylediği gibi, Türkiye önemli ve güçlü bir devlet. Bazılarının bundan haberi biraz geç oluyor. Onların kabahati.

Üzerimize düşen büyük rolü oynamak için, biz de artık Annapolis’teyiz.
Yazarın Tüm Yazıları