Oval Ofis’teki küre

GELENEKSEL bir adet var Beyaz Saray’da.

Resmi görüşmelerin yapıldığı ünlü Oval Ofis çıkışında bir küre var. Dünya haritası. Çevirince, dönen bir küre. Amerikan Başkanları ilk kez görüştükleri devlet başkanlarıya Oval Ofis’ten çıkıp kürenin başına gidiyor. Küreyi şöyle bir çeviriyor, görüştüğü devlet başkanının ülkesini buluyor ve:

"Şu anda dünyanın en önemli ülkesi burası, sizin ülkeniz, siz de o ülkenin devlet başkanısınız".

Gurur okşayan sözler. O devlet başkanı, kendini bir anda, dünyanın gerçekten en önemli kişisi sanıyor. Geçmişte, küre çevirmelerini bizim liderler de yaşıyor. Dönemine göre. 2002’de, henüz Başbakan değilken, Bush ile ilk görüşmesinde, Erdoğan da aynı olayı yaşıyor.

PKK’YA FREN

Önceki gün, Erdoğan-Bush görüşmesinde vurgulanan noktalardan biri şu:

"Bush, PKK bizim ortak düşmanımızdır, dedi".

Başka ne diyecekti? Onca adam öldüren bir terör örgütüne, dünyanın gözü önünde sahip mi çıkacaktı? PKK’yı ortak düşman ilan ederek, Bush, yine kendi üslubunda küreyi çeviriyor. Yani, uyutuyor.

İkincisi, istihbarat paylaşımı. Bunun için üç generalden oluşan mekanizma. Erdoğan bundan rahatsız ki, geçmişteki "Terör Koordinatörü" masalını anımsayarak, "mekanizmalardan bıktık" diyor.

Bush PKK’yı düşman ilan ederken, bu mekanizmayı şunun için öneriyor:

ABD PKK’yı yok etmek istemiyor. Sadece, PKK’nın Türkiye’ye ikide bir saldırmasını frenliyor.

SINIRLI SINIR ÖTESİ

Manevranın can alıcı noktası burası.

Sınır ötesi operasyon olsa bile, bu sınırlı bir sınır ötesi operasyon. PKK’nın yok edilmesi anlamına gelmiyor.

Oysa, Türkiye’nin isteği PKK’nın bitirilmesine yönelik. Teröristlerin tesliminden, onların lojistik desteğinin kesilmesine kadar hayati istekler. Beyaz Saray’ın görüşmeden sonra yaptığı açıklama, bize bu yönde umut vermiyor.

Vermediği içindir ki, Erdoğan, "uluslarası hukuktan doğan haklarımızı kullanacağımızı" söylüyor. Eğer Bush, PKK’nın bitirilmesine dönük, doğrudan destek vermiş olsaydı, Erdoğan’ın bu haktan söz etmesi gerekmezdi.

Şu ya da bu biçimde, şu ya da bu sayıda sınır ötesine gidiş-gelişler olacağı kesin. Ancak, bu sınırlı sınır ötesi operasyonlar, ABD’nin izin verdiği ölçüde. Örneğin, istihbarat paylaşımına dayanıyor. İstihbaratın kaynağı ise, Amerika.

Bu durum bizim nihai hedefimizi tatmin etmekten uzak. Gerçek değişmiyor. PKK terörü masada olduğu gibi duruyor.

Üye ülkelerin kanıtlama görevi

HEM İlerleme Raporu’nda, hem strateji belgesinde Avrupa Birliği, terör ve Kuzey Irak operasyonuna ilişkin, Türkiye’ye ciddi destek veriyor.

Strateji belgesinde PKK terörüne uzun uzun yer vererek, AB ve bölge ülkelerine destek çağrısında bulunuyor. Hatta, sınır ötesi operasyonu, uluslararası hukuka uygun yapın, tavsiyesi. Sivil halka dokunmayın, uyarısı.

AB açısından bir aşama. Yeni ve olumlu bir tavır. Amerika’dan çok farklı.

AB Komisyonunun görüşü bu. Bu görüş, üye ülkelerin ortak kararı. Ancak, bu karara katıldıklarını, AB ülkelerinin fiilen kanıtlaması gerek. Kanıtın ön koşulu, bazı AB ülkelerinin PKK’ya desteğini çekmesinden geçiyor.

AB yönetimi böyle söylerken, bazı AB ülkeleri PKK’ya el altından hala destek veriyorsa, bu raporların ve belgelerin hiç anlamı yok.
Yazarın Tüm Yazıları