Sınır ötesi değil resmen savaş

ABD, terör örgütlerini kendine göre sıralıyor. Dört sıralaması var. İlk sırada, El Kaide. PKK en geride, dördüncü sırada.

Terör Koordinatörlüğü masalları döneminde, Türkiye Koordinatörü emekli orgeneral Edip Başer bu durumu Amerikalılara aktarıyor. ABD, PKK’yı El Kaide gibi, ilk sıraya alacağına söz veriyor. Doğru alıyor, ancak üçüncü sıraya. Yani, ABD’ye göre, PKK terör örgütü ama, o kadar da zararlı değil.

ABD, PKK konusunda Türkiye’yi Irak işgalinden beri, oyalıyor, uyutuyor. PKK dört yıldır Amerika’nın bölgedeki en sadık taşeronu. İran’a, Suriye’ye ve Türkiye’ye karşı kullanıyor.

UYGUN TRAMPLEN

PKK altı yıldan sonra, ilk kez bu biçimde saldırıyor. Sırtını ABD’ye dayayan PKK’nın bu saldırısında artık politik hedefler var:

1- Türkiye ile ABD’nin arasını daha da bozmak.

2- Türkiye ile Irak’ın arasını bozmak.

3- Türkiye’yi Kürt sorununda, kendi istediği çizgiye çekmek.

Madem işareti ABD’den alıyor, Türkiye ile arasının bozulmasında ABD’nin ne yararı var?

Kurulması düşünülen Kürdistan, ABD’nin Ortadoğu’da en uygun trampleni.

Bu plan uygulanırken, ABD şu varsayıma dayanıyor. Türkiye ben varken, nasıl olsa hiç bir harekatta bulunamaz, bunu ben engellerim.

Beyaz Saray ve Pentagon bu varsayımda yanıldığını geçen hafta anlıyor. TBMM’de kabul edilen sınır ötesi harekat izni, Türkiye’nin Beyaz Saray’ı dinlemeyeceğini sergiliyor. Bush’un aniden Türkiye’ye hak vermesi, Rice’ın birkaç gün izin istemesi, Beyaz Saray’daki telaşı yansıtıyor.

ŞİMDİ HAK VERDİLER

Adı sınır ötesi harekat.

Artık değil. Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesi tam savaş. Sonunun nereye varacağı, kağıt üstündeki planları aşabilecek bir savaş. PKK diye girersin, Türkiye-Kuzey Irak, hatta Irak’la savaşa dönüşebilir.


ABD bu durumda ne yapar? Elli yıllık NATO müttefiki ile fiili bir çatışmaya giremez. NATO’nun diğer üyeleri, ilk kez Türkiye’ye hak veriyor.

Savaş... Artık çok uzakta değil. Yine de, Bush’un aklını başına toplamasına bağlı.

Barzani telaşlı

DIŞARIYA karşı söylem ve tutumunda, tam PKK yanlısı. Türkiye’nin muhtemel harekatına karşı, Barzani dün ilk kez PKK’yı uyarıyor.

Yüzde yüz böyledir, diyemiyorum. Bununla birlikte, edindiğim bilgiler, Barzani’nin adamlarının PKK ile görüştüğü yolunda. Talabani’den sonra, Barzani’nin de PKK’ya, "durun", dediği yolunda iddialara ulaşıyorum. Barzani her ne kadar, "biz kendimizi savunuruz" diyorsa da, oradaki savaşın, kendi hayatı dahil, tüm Kuzey Irak’a ağır bir bedeli olacağını görüyor.

Bu haber yeni bir oyalama taktiği mi, yoksa gerçek mi, hemen belli olacak. Gerçek olsa bile, Türkiye’nin tavrının değişeceğini sanmıyorum.

Güneydoğu’daki ’evet’ oyları

AKP ile birlikte DTP de referandumda evet oyu kullanılmasını istiyor.

Bunun sonucunda, Güneydoğu illerimizdeki sonuçlara bakıyorum. Batman yüzde 96, Bingöl yüzde 95, Bitlis yüzde 97, Diyarbakır yüzde 94, Hakkari yüzde 95, Mardin yüzde 94, Muş yüzde 93, Siirt yüzde 94, Şırnak yüzde 91, Urfa yüzde 91 gibi olağanüstü oranlarda evet diyor.

Bu DTP’nin bölgedeki siyasal etkinliğini gösteriyor. Ne yazık ki, aynı etkinliği, DTP teröre karşı gösteremiyor. Tersi bir siyasal iradeye sahip olsa, DTP’nin terörün önlenmesinde etkin olabileceğine işaret ediyor.

DTP’ye hep birlikte çok kızıyoruz. Haklıyız. Yine de, DTP’yi bize çekmek yararlı. Ama, bunun bir şartı var.

DTP Türkiye’den mi yana, PKK’dan mı? Etkinliğini gösterecek mi, yoksa teröre karşı sessizliğini sürdürecek mi? Artık karar versin.
Yazarın Tüm Yazıları