Hükümet programında söylenenlerin samimiyeti

YENİ AKP Hükümetinin programı geçen hafta, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından TBMM’de okundu. Bugün TBMM’de program üzerine görüşmeler yapılacak, Çarşamba günü de oylanıp, yeni AKP hükümeti güvenoyu alacak.

Hükümet programına baktığımız zaman ilk değerlendirmemiz, "genel olarak doğruların söylendiği bir program" oldu. Gerçekten de siyasi olarak da, ekonomik olarak da dünyanın ve Türkiye’nin geldiği noktada, eksik olsa bile, doğru saptamaların yer aldığı bir program.

Yanlışı eksiği yok mu? Elbette var ama genel olarak doğru sözler edilmiş.

Örneğin vatandaş odaklı, tüketici odaklı bir bakış, devleti vatandaşa karşı korumak yerine vatandaşı devlete karşı koruyan bir yapı kurulacağına ilişkin sözler, birçok, sağ yada solcu, muhafazakar kişi tarafından korkutucu bulunabilir ama bizce doğru, çağdaş bir yaklaşım. Şu an kuralsız olduğunu düşünse bile, piyasa ekonomisinden, özgürlüklerin artırılmasından yana olanların benimseyeceği bir yaklaşım olarak ortaya konmuş.

Peki, AKP’ye oy verenler tarafından böyle bir kaygı duyuluyor mu, bu yaklaşım tabanın sesine kulak verilerek benimsenen bir yaklaşım mı derseniz, bizce hayır. Programda sözü edilen bu yaklaşım, tümüyle aydın kesimlere, Avrupa Birliği başta olmak üzere dışarıya karşı verilmiş mesajlar olarak görülebilir. Tabi bir de içerdeki malum kesimlere...

Doğru sözlerin edilmiş olması, sözlerin tutulacağı anlamına geliyor mu? Tabi ki hayır...

Özellikle son dönemde AKP’nin verdiği sözleri yerine getirmediğini gördük. Son olarak da "elimizde liste diğer partilerle uzlaşma içinde yeni Cumhurbaşkanı adayımızı belirleyeceğiz" dendi ama tam tersi yapıldı, yine dayatmayla Cumhurbaşkanı seçildi. Yani verilen sözlerin artık önemi yok, güven sağlanabilmesi için ise epeyce bir süre geçmesi gerekecek.

Peki, bu sözlerin doğruluğuna inanıp, yine de tedirginlik duyan kesimler yok mu? Elbette var ve bunların sayısı hiç de azımsanmayacak kadar çok.

"Doğru sözlerin yanlış adamlar tarafından söylenmesi"ne içerleyenlerin sayısı bir hayli fazla.

Bir söz vardır: "Söylenen sözün yanısıra, kimin tarafından ve ne zaman söylendiğine bak"

Siz bütün bunları söyleyeceksiniz, aynı günlerde, Hırant Dink’in soruşturmasına ilişkin emniyet mensuplarının soruşturulmasına izin verilmeyecek. O zaman sizin vatandaşı devletten koruma sözleriniz, özgürlük vaatleriniz havada kalmış olmuyor mu?

MERKEZ BANKASI’NIN OPERASYONEL BAĞIMSIZLIĞI

Programın ekonomiyle ilgili bölümüne baktığımız zaman da, yine "genel olarak doğruların söylendiği" bir durumla karşı karşıyayız. Özellikle ekonomi bölümünde, geçmişteki ekonomik başarının kendilerine verdiği güvenle, çok genel, doğru sözlerin söylenmesiyle yetinip, detaya girmeye gerek duymamışlar. Genel olarak söylenip geçilmesinde, özellikle mikro reformlar, sanayileşme stratejisi gibi konulan hedeflerin henüz içlerinin doldurulmamış olması da, doğal olarak etkili olmuş.

Ekonomide takvim verilmekten kaçınılıp, "dönem sonu" kaydıyla, kişi başına 10 bin dolarlık milli gelir rakamı gibi iddialı hedeflere yer verilmiş. Bu hedefler olmaz mı, tabi ki olabilir. Ancak artık dünya ekonomisinin, sizi yılda 7-7,5 gibi yüksek oranlarda büyüten ortamının varolmayacağını, artık büyümenin ve bununla birlikte enflasyonu düşürmenin geçmişteki kadar kolay olmadığını unutmamak gerekiyor. O nedenle hedefler çok iddialı gözüküyor.

Bu arada siyasi hedeflerde olduğu gibi ekonomik hedeflerde de, yapılanla çelişen sözlerin söylendiğine şahit oluyoruz. Örneğin henüz Temmuz ayı bütçe rakamlarının açıklanmadığını hatırlarsak, programda sık sık yer verilen şeffaflık, öngörülebilirlik gibi çağdaş ekonomik unsurlara yapılan vurguların, şimdiden yerine getirilmeyen sözler olduğunu söyleyebiliriz.

Bu arada "bağımsız Merkez Bankası" yerine yeni programda "operasyonel bağımsızlığı olan Merkez Bankası" deyimine yer verilmiş. Bu da hükümetin bu kurumun bağımsızlığını ne kadar içine sindiremediğinin bir işareti. Yani ileride yapılacak müdahalelere kılıf hazırlanmış.

Bu örnek tek başına, ekonomide çağdaşlık sözlerinde samimi olmadıklarını gösteriyor.
Yazarın Tüm Yazıları