Lobi fetişizmi

DEĞİŞİM o kadar hızlı oluyor ki, değişmez sandığımız doğruları gözden geçirecek bile vakit kalmıyor.

Bir zamanlar, ABD’deki Musevi lobisinden icazet almadan Türkiye’de hükümet olunamayacağı inancı vardı.

Hükümetlerin, hükümete aday olanların ABD ziyaretlerinde Musevi lobisinin kapısı çalmak kaçınılmazdı.

ABD’nin kolları en uzun, en etkili lobisi olan Musevi lobisinin desteği önemliydi.

Lobi fetişizmi Özal ile başlamıştı.

Son yıllarda Musevi lobisi de eski bütünlüğünü yitirdi ve değişik çıkarlardan etkilenen çok başlı bir nitelik kazandı.

Ermeni soykırım iddialarıyla ilgili olarak Musevi cemaat örgütleri arasında başgösteren görüş ayrılıkları da bunun sonucu.

Ermeni diasporasının, soykırım ile ilgili karar tasarısını Kongre’den geçirme girişimine karşı Ankara’nın en güvendiği destek, Amerika’daki Musevi lobisi idi.

* * *

ADL
(Anti Defemation League) adlı örgütün, soykırım iddialarına destek vermesi önemli bir gelişme.

Ama bundan çıkartılacak ders daha önemli. Lobilere sırtını dayayarak siyaset yapma anlayışının artık sonuç vermeyeceği anlaşılıyor.

Üstelik bu tür destek arayışları, herhangi bir terslik olduğu zaman gereksiz gerilimlere yol açabilme potansiyeli de taşıyor.

Örneğin, Ankara’nın bu konuda İsrail hükümetine başvurduğunu öğrenince şaşırdığımı söylemeliyim.

İsrail, Türkiye’deki Musevi cemaati üzerinde ne kadar etkili olabilirse, ABD’deki bir dernek üzerinde o kadar etkili olabilir.

Bu derneğin kararını değiştirme nedenleri tabii ki araştırılmalı. Dersler çıkartılmalı ve önlemler alınmalı.

Ama her şeye kendi ağırlığını vererek.

Aracıların ağırlığını abartmak, ona ihtiyaç duyanın etkisini hafifletir.

* * *

DÜN
Türkiye’deki Musevi Cemaati bir açıklama yaptı. Açıklamada, "Türk Musevilerinin ADL’nin görüşlerini paylaşmadığı" belirtildi.

Açıklamadaki bir satır özellikle dikkatimi çekti.

"Yerel internet sitelerinde yer alan ve Yahudiler diye başlayan haberlerin kamuoyunu yanıltıcı olabileceğini ve bu görüşün sadece Amerikalı Yahudilerin görüşünü yansıttığını önemle belirtmek isteriz" deniyordu.

Bu satırı özellikle aktarmak istedim. Bu çok önemli bir nokta. Soykırım iddialarını kabul ettiğini açıklayan ABD’de önemli bir cemaat örgütü ama en etkilisi de değil.

Kaldı ki etkili olsa ne olur. Bu, bütün dünyadaki Musevileri bağlar mı?

* * *

KOMPLO
teorileriyle beslenen çevrelerin fırsat kollamaları, ırkçı, bölücü ayrımların anlayış görmesi öyle bir iklim yarattı ki, Sünni Müslüman Türkler dışındaki bütün Türk vatandaşları tedirgin.

İnsan kendi vatanında kendisini sürekli olarak izah etme gereği duyarak, kötü niyet taşımadığını ispat etme zorunluğu hissederek yaşadığı sürece orada, haktan, hukuktan ve daha önemlisi "bütünlükten" söz etmek mümkün olabilir mi?
Yazarın Tüm Yazıları