Erdoğan-Gül ikilisi

RECEP Tayyip Erdoğan seçim sonrası hemen gündeme gelecek cumhurbaşkanı seçiminde "uzlaşma"dan bahsediyor, Abdullah Gül ısrarla "adaylığının" devam ettiğini söylüyor.

Birisi iki ay önce, aynı konu çerçevesinde, anamuhalefet liderini dahi ziyaret etmediğini unutmuşa benziyor, diğeri yeni bir parlamentonun kurulacağının farkında değilmiş gibi davranıyor. Askerin tepkisini de umursamazmış gibi yapıyor.

İkisi arasındaki bu fark da insanlara, "Acaba AKP’nin 1. adamı ile 2. adamı arasında bir çelişki mi var?" sorusunu sorduruyor.

Ben sorunun psikolojik boyutta cevabını bilemem ama bence "yansıtılan çelişki", AKP’nin lehine taktik sonuçlar yaratıyor.

Biri "uzlaştırıcı"yı oynayarak toplumu yumuşatıcı, devlet aygıtlarına göz kırpan bir görüntü sergiliyor. Diğeri "inatçı"yı oynayarak halkın "367" nedeniyle rencide olan duygularını körüklüyor, "Bize 367 üzerinde oy verin ki dediğiniz olsun!" demeye getiriyor.

* * *

Ben nedense Başbakan’ın Genelkurmay Başkanı ile Dolmabahçe’de yaptığı "sır toplantı"yı bir milat olarak görüyorum, aday yapılmayan AKP milletvekillerini, ithal adaylarla süslenen vitrini ve en son cumhurbaşkanı seçiminde "uzlaşma arama" teklifini hep bu görüşmenin izdüşümü olarak yorumluyorum.

AKP bir yanda mağduru, öbür yanda uzlaşmacıyı oynayarak akıllı bir taktik sürdürüyor. Başarılı taktiğini bir tek Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanını halkın seçmesine dair Anayasa değişikliğini referanduma götürme kararı bozdu.

AKP, mahkemeden ters bir karar bekliyordu, böylece millet indinde "mağduriyet psikozunu" en tepe noktaya taşıyacaktı ama bu kez beklentisi gerçekleşmedi!

* * *

AKP "sınırötesi harekát" için tezkere çıkarma konusunda da "ikili oynama" peşinde. Geçen hafta topluma "tezkere" pompalandı. Defalarca AKP’nin TBMM’den tezkere çıkaramayacağını yazdım ama yükselen milliyetçi dalga karşısında AKP hem "tezkereyi çıkartacakmış" gibi yapmaya, hem de neredeyse ABD’yi azarlamaya başladı. Ancak ne oldu? Sadece seçime giden yolda bir hafta kazanılmış oldu.

* * *

Bu taktikler AKP’ye hem zaman kazandırıyor, hem de muhalefetin "esas mesele"yi gereği gibi tartışmasına engel oluyor.

Nüfusun takriben % 30’u köylü. AKP, IMF reçetelerini doğru uyguladı ve ekonomik performans açısından başarılı oldu.

Ama, IMF reçeteleri çerçevesinde Türkiye köklü bir "değişim dönemi" yaşarken AKP’nin "ürün desteklemesi"nden (taban fiyatları) "üretici desteklemesi"ne (doğrudan gelir ödemesi) geçme konusunda çok başarısız olması, köylüleri geçen 4.5 yıl bir hayli bunalttı.

Ben beklerdim ki, Demirel türü muhalefet liderleri çıkacak ve kürsülerden yarı bellerine kadar sarkarak bir kilo buğday ile eskiden ne kadar basma alınıyordu, şimdi ne kadar alınıyor, bunu anlatacak. Anadolu’da meydanlar köylülerin yükselen sesleriyle inleyecek.

* * *

Geçen hafta "tezkere" çerçevesinde "çıkar mı, çıkmaz mı!" tartışmalarıyla atlatıldı. Bu hafta da galiba "uzlaşma" tartışılacak. Bakalım şapkadan son hafta ne çıkacak? Böyle böyle seçim sathına ulaşılacak.

* * *

Ben AKP’nin genel propaganda stratejisini başarılı buluyorum.

Unutmayın, iktidarın muhalefetten daha fazla miting yaptığı bir ülkede yaşıyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları