İhtara gerek var mı?

TÜRKİYE’nin Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Oğuz Çelikkol, Irak’a "ihtar"da bulunmak üzere mi Bağdat’a gidiyor?

Büyükelçi Çelikkol, Bağdat’ı ilk kez ziyaret etmiyor. Özel temsilci olarak Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin koordinasyonunda etkin rol oynayan Çelikkol, "Bu daha önceden planlanmış bir ziyaret" diyor.

4 Mayıs’ta Şarm el Şeyh toplantısında, Irak’ın geleceğiyle ilgili olarak alınan kararların hayata geçişini sağlamakla sorumlu bir "izleme komitesi" kurulmuştu.

Türkiye bu komitenin üyesi.

Ayrıca yine aynı toplantıda üç uzmanlar grubu oluşturulması kararlaştırıldı.

Enerji, göçmenler ve güvenlik konularında çalışacak olan bu gruplardan biri olan Enerji Grubu Türkiye’de toplanacak.

Büyükelçi Çelikkol, "Şarm el Şeyh toplantısının ardından bir durum değerlendirmesi ziyareti" olarak açıklıyor Irak’a gidişinin nedenini.

* * *

ANKARA’
daki alçakça eylem, daha önce gündemde olan bu ziyaretin öne alınmasına neden olmuş olabilir. Ve tabii ki PKK konusu da, sadece Iraklı değil, ama Bağdat’taki Amerikalı yetkililerle de konuşulacaktır.

Yine de bu Irak’a ihtar konusunda dikkatli olmakta yarar var.

Bu ihtar sözleri, daha çok iç tüketime yönelik gibi geliyor bana. Çok da tehlikeli buluyorum.

Çünkü yıllardan beri Kuzey Irak’taki PKK varlığı konusunda ihtar üstüne ihtar çekiliyor. Ne değişiyor?

Her gün şiddet haberleriyle sarsılıyoruz.

Terörizme karşı mücadelede, ABD ve Irak’ın rolünü başarının önündeki tek engel gibi göstermek, başarısızlıkları gerçekçi biçimde sorgulamamızı engelliyor.

ABD’nin işgalci politikalarından herkesin nefret ettiği bir dünyada, Türkiye’yi de onunla aynı paralele düşürüyor.

Son bir yıldır Türkiye’de bir koro var, Kuzey Irak’ı işgal edelim korosu.

İşin fenası, ne iktidar ne de muhalefet bu koroya karşı ciddi bir biçimde çıkamıyor.

ABD’yi eleştirmenin, Irak hükümetini ve Barzani’yi kınamanın dışında PKK’nın arkasındaki dış güçlere karşı siyasi bir tavır, uygulanabilir bir strateji ortaya koyan yok.

Girelim, vuralım, kıralım! İyi de uzun yıllardan beri bölgesel bir siyasi hareket haline gelmiş olan bu örgüt ile nasıl başa çıkılacak?

Bu örgütün Suriye, İran, Irak ve Türkiye’den gençleri terör saflarına katmasının önü nasıl kesilecek?

* * *

TIME
Dergisi’nin son sayısında, Taliban’ın üst düzey komutanlarından tek bacaklı Molla Dadullah’ın, Afganistan’ın ücra köşelerinden birinde, Helmand eyaletinde öldürüldüğü haberi vardı.

Dergi, terörizme karşı ABD’nin mücadelesinden çıkardığı dersi de aktarıyordu:

"Cihatçılara karşı mücadele sadece liderlerini öldürmekle kazanılamaz" diyordu "bu mücadeledede hayatlarını kaybedenlerin sayısının artması, teröristleri öldürmenin sağladığı kazançları eritiyor."

Terörizme karşı mücadelede, askerine sınır ötesi görevler vermenin ciddiyetini Irak’taki Amerikan işgalinin sonucu yeterince göstermiyor mu?
Yazarın Tüm Yazıları