Gül’ü Özal kurtardı

ABDULLAH Gül odaklı bir yolculuğa çıkıyoruz şimdi. Yirmibeş yıl öncesine bir yolculuk.

12 Eylül 1980 askeri darbe sonrası. 80’li yılların ilk yarısı. Askeri yönetimin esip, savurduğu bir dönem. O tarihte, doğal olarak, hiç kimsenin dikkatini çekmeyen ilginç beraberlikler, bugünün tarihini yazmaya uzanıyor.

Dönemin Kocaeli Valisi Vecdi Gönül, bugünkü Milli Savunma Bakanı ve bir ara Cumhurbaşkanlığı adaylarının favori isimlerinden.

Dönemin SEKA Genel Müdür Yardımcısı Kemal Unakıtan, bugünkü Maliye Bakanı. Unakıtan bir süre sonra, SEKA’daki görevinden istifa ediyor, İstanbul’a geliyor.

Tayyip Erdoğan, Unakıtan’ın mali müşavirlik bürosunda, onunla birlikte çalışıyor. "Kemal Ağabey", raconu buradan geliyor.

ÜÇGENDEKİ TANIDIK

Aynı dönemde, Erdoğan, Unakıtan, Gönül üçgeninde, kenarda duran tanıdık biri daha var. Onlarla siyasal alış verişte bulunan Abdullah Gül.

Gül
, o günlerde Sakarya Meslek Okulunda okutman. Ders veriyor. Günün birinde, göz altına alınıyor, öğrencilere din propagandası gerekçesiyle.

İzmit’te 15. Kolordu tutuk evinde bir hafta kalıyor. Sonra, yargılanmak üzere, İstanbul 1. Ordu’ya gönderiliyor.

Askeri yönetimin Başbakan Yardımcısı Turgut Özal. Askerlere rağmen, ekonomide tek söz sahibi o. 24 Ocak ekonomik kararlarının mimarı. 24 Ocak kararları her ne kadar, Demirel Hükümeti’nin imzasını taşıyorsa da, orada tartışmasız tek isim Özal.

Askeri yönetim, 24 Ocak kararlarını uygulamaya devam kararı verince, generaller Özal’ı Başbakan Yardımcılığına getiriyor. Özal, aynı ekonomik programı yürütmekle görevli. Onun IMF ve Dünya Bankası ile ilişkilerinde tek bir gölge yok. Türkiye o sırada bu iki kuruma, dolayısıyla, Özal’a muhtaç.

ASKERLERE RİCA

Arkasındaki bu güçle, Özal, Abdullah Gül için devreye giriyor. Gül, Özal’ın askeri yönetime ricasıyla serbest bırakılıyor. Sonra, İslam Kalkınma Bankası’na gidiyor.

Özal’ın devreye girerek, Gül’ün serbest kalmasını sağlaması, Gül’ün siyasal yaşamında önemli dönemeçlerden biri. Türkiye’den uzak kalıyor. Bazen uzak kalmak, yeni hazırlıkların habercisi.

Bugün yaşananların hiç biri tesadüf değil. Bugünkü birlikteliklerin hiç biri bugüne ait değil. Bu ilişkilerin tarihi geçmişi ve dayanışması var.

Özal
o sırada patron. Erdoğan ile Gül çırak. Türkiye bugün, o günkü çırakların hegemonyasını yaşıyor. Ama, onlara yolu açan Özal. Eski milli görüş ekibinden.

Daha öğrenci iken, daha milli görüşün gençlik kollarında iken, sokaklara pankart asmakla başlayan siyasal yaşam, Erdoğan-Gül ikilisini ülkenin en tepe noktasına getiriyor.

Siyasetin en alt kademesinden başlayıp, bütün dar sokaklarından geçerek.

Mumcu, Ağar incir çekirdeği

CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi ister istemez, Meclis’teki partilerde hareket yaratıyor. Erdoğan ve Gül’ü, daha önce hiç yüz vermedikleri bu partilerin kapısını çalmak zorunda bırakıyor.

367 kaygısı nedeniyle.

Her görüşmeden sonra, ANAP lideri Erkan Mumcu ile DYP lideri Mehmet Ağar basına açıklamalarda bulunuyor. Hemen her açıklamayı dikkatle izliyorum.

Her ikisinin de söylemi, "devlet, millet, hukuk, demokrasi" üzerine genel çeşitlemelerden ibaret. İkisi de, doğrudan sorulara, hiç bir zaman net olmayan, incir çekirdeğini doldurmayan yanıtlar veriyor. Hiç bir heyecan vermeyen yuvarlak sözler. Oysa, insanların genel laflara karnı tok.

Böyle giderse, iki partinin de, seçimde işi zor.
Yazarın Tüm Yazıları