Asıl gerçek 22’nci sayfadaki son cümlede

"KÜRT liderler, Kuzey Irak’taki petrolün işletilmesi için, yabancı petrol şirketleriyle anlaşma imzaladı. Şii liderler de, yabancı petrol şirketleriyle anlaşmak için, görüşmelerini sürdürüyor."

Bu çarpıcı gelişme, resmi bir raporda yer alıyor. Başkan Bush ile ABD Kongresine sunulan Baker-Hamilton raporunun 22’inci sayfasındaki son cümle.

Kürt liderlerle Amerika’nın arasının neden bu kadar iyi olduğunu anlamak için, bu cümleden daha iyi bir gerekçe yok.

Son gelişme bu tesbiti yasal hale getiriyor. Geçen hafta Bağdat’ta hazırlanan bir yasa ile, Irak petrolleri otuz yıl boyunca BP, Shell, Exxon ve bir kaç uluslararası petrol şirketlerine devrediliyor.

YASAK BÖLGELER

Kerkük ve Musul’da
dolaşıyorum. Amerika’nın Irak’ı işgalinden birkaç ay sonra.

O tarihte henüz bugünkü gibi, iç savaş yok, ama Irak patlamak üzere. Tehlikeli de olsa, her yere gitmek mümkün.

Bazı yerler hariç. Tel örgülerle çevrilmiş ve üzerinde yabancı petrol şirketlerinin tabelasının bulunduğu yerlere girmek yasak. Onlar petrol kuyuları. ABD askerlerinin kontrolü altında.

İşgalden ilk görüntüler, Amerika’nın Irak’a neden saldırdığını açıkça kanıtlıyor.

İLK KABİNE

Kanıtın devamı var. Biraz başa dönmek gerekiyor. Irak işgalinin hemen ilk günlerine. İşgal ertesinde Amerika Irak kabinesi kuruyor.

Emekli general Genel Vali Jay Garner 1991’de Kuzey Irak’ta görevli, Kürtleri korumakla yükümlü. Ama, ayın zamanda askeri malzeme satan SY Coleman’ın yönetim kurulu başkanı.

İşgalden sonra, Bağdat’ta Irak Petrolleri Koordinatörlüğü diye bir makam oluşuyor. Koordinatör Phillip Caroll dev bir petrol şirketinin yöneticilerinden.

Bir başka oluşan makam, Beyaz Saray-Irak Kürtleri Koordinatörü. Oraya Zalmay Halilzad atanıyor, aynı zamanda ünlü bir petrol şirketi adına lobby yapıyor.

Bush kabinesinde Başkan Yardımcısı Chenney başta, üç bakan doğrudan uluslararası petrol şirketlerinin yönetiminden geliyor.

BİRLİKTE OKUMAK

Şimdi bütün bu fotoğrafı aynı anda ve bir bütün olarak okumak gerek.

Bush, sonuçta bir kabile şefi konumundaki Barzani’yi, o ulusal giysiler içinde, geçen yıl Beyaz Saray’da kabul ediyor.

Ve bu arada Türkiye’ye PKK ile verdiği hiç bir sözü tutmuyor.

Türkiye ile Amerika masa başında şu konularda anlaşıyor.

Kandil Dağı’ndaki PKK kampına giden yolların kesilmesi. Olmuyor.

PKK’ya giden para yardımını engellemek. Olmuyor.

İstihbaratı paylaşmak. Olmuyor.

PKK’nın elebaşlarını Türkiye’ye teslim etmek. Olmuyor.

Türkiye ile ortak operasyon düzenlemek. Olmuyor.

Türkiye’nin petrolü yok. Ayrıca, Amerika’ya Irak’a kuzeyden giriş izni verilmesini öngören, o ünlü Mart tezkeresi TBMM’den dönüyor. Türk-ABD ilişkileri, o günden bu yana tarihinin en sarsıntılı dönemini yaşıyor.

ABD ile Kürtler, petrol şirketleri üzerinden, böyle bir anlaşma imzamışken, PKK terörü Beyaz Saray’ın çok mu umurunda?

AKP Hükümeti yel değirmenleriyle savaştığının farkında değil.
Yazarın Tüm Yazıları