Krizlerden kriz beğen

MASA yuvarlak. Daha doğrusu yine yuvarlak bir masa.

Adam konuşuyor. Ben dinliyorum. Daha doğrusu yine ben hem dinliyor hem not tutuyorum. Ama bu kez içimden ateşler yükseliyor, sıkılıyorum.

Notlarımdan aktarıyorum, çünkü pek anladığım bir konu değil.

"164 santrfüj bir kaskad eder" diyor. Hemen not ediyorum. 164.

"Bize on kaskad lazım 200 santrfüj etmesi için."

Neden 200?

Gereken miktarda uranyum elde edebilmeleri içinmiş.

Şimdi ne kadar santrfüjleri var?

400 taneymiş.

Evet tahmin ettiniz. Bir İranlı lyetkiliyle konuşuyorum. Irak’ın geleceği, Lübnan’da savaş konularının ele alındığı toplantının yemek arasında. Hani değişiklik olsun diye.

Hiç bir değişiklik olmuyor. Haberler iyi değil. Çünkü İran kararlı. BM Güvenlik Kurulu ve Almanya’nın koşullarını kabul etmeye yanaşacak gibi görünmüyor Tahran.

Yetkili, uranyum zenginleştirme faaliyetlerine son verilmesi çağrısına uymalarının mümkün olmayacağına inanıyor.

"Biz çalışmalarımızı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın denetiminde ama mutlaka devam ettirmek durumundayız" diyor.

Çünkü 50 yıl sonrasını düşünüyorlarmış.

Zaten o zaman biz de nükleer enerjiye geçmek zorunda kalacakmışız.

Pekiyi İran’ın petrolü, doğal gazı bunlar enerji ihtiyacını karşılamıyor mu? Ben sınır komşusu olarak etrafımdaki nükleer işlere pek sıcak bakmam da. Malum Çernobil fobisi.

Ya Güvenlik Konseyi? ABD’nin uranyum zenginleştirmesine son verme koşuluyla görüşmelere başlama önerisi?

ABD ile tekrar masaya oturmak, İran’a yaptırımların kalkması hiç mi önemli değil?

* * *

CUMA
günü Fransa, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde İranla ilgili bir karar tasarısını üyelere sundu. Tasarıya göre, İran 31 Ağustos’a kadar uranyum zenginleştirme işlemlerine son vermeyecek olursa güvenlik konseyi yaptırım kararı alacak.

Bunlar ekonomik ya da diplomatik yaptırım olabilir. Ama tasarıda İran’a karşı güç kullanımı öngörülmüyor.

Yuvarlak masanın başındaki konuşmada gayet köşeli bir tavır görüyorum. Zaten son günlerde İran’dan gelen resmi mesajlarda da aynı hava vardı.

Hani Türkiye’nin kolaylaştırıcı rol oynamaya çalıştığı temaslarda İran’a, "ABD’nin masaya oturma önerisini yabana atmayın. Bakın bu çok önemli bir tutum değişikliği yararlanmak lazım" mesajları verilmişti de olumlu bir izlenim alınmıştı.

Dikkatlerin Lübnan savaşına çevrilmesi, İran’ın zaten Hizbullah ile ilişkisi ileri sürülerek hedef tahtasına oturtulması ve ne yaparsa yapsın ABD’nin hedefi olmaktan kurtulamayacağını hissetmesi yüzünden belki de, Tahran’da hava değişti.

İlk önce teklife açık oldukları yanıtını verdiler. Sonra çok muğlak buluyoruz dediler. Uranyum zenginleştirmeyi son vermeleri halinde, nükleer enerji geliştirmek için vaadedilen yardımların çok muğlak olduğunu, bundan vaz geçilmeyeceğini kimsenin garanti edemeyeceğini söylediler. Son olarak da Ağustos sonuna kadar yanıt vermeyeceklerini bildirdiler.

* * *

"VAZ geçmeyeceğiz."
Israrlı ve kararlı bir ton var yanıtında konuştuğum İranlının. Zaten Cumartesi günü de İran devlet radyosu, "Uluslararası kuruluşların haksız kararlarını kabul etmeyeceğiz" dememiş miydi?

Sizin için belki önemi yok ama biz İran’a yaptırım uygulanmasını istemiyoruz diyorum yuvarlak masadan kalkarken.
Yazarın Tüm Yazıları