İslami gözlüklü medya

GEÇEN pazar bu köşede, "üniversite kampuslarındaki öğrenci terörüne" dikkat çekmek için bir e-posta yayınladım.

"Üniversiteler ’kutuplaşmalı’ örgütlenmelerin kaleleri haline gelirse Türkiye bir kez daha bu faturayı ağır öder! 54’üncü madde cesaretle sağcı, solcu, dinci, futbolcu ayrımı yapılmadan uygulanırsa kısa sürede öğrenci olaylarının önüne geçilir" dedim.

Hürriyet araştırınca ucu irticai ayaklanmanın en korkuncu "31 Mart"a kadar gitti.

Önüne gelen her olayı "İslami at gözlüğü" ile süzen, eleyen, yorumlayan "dinci" basının bir beni asmadığı ve tetikçilere hedef göstermediği kaldı. Üstelik yalan haber yaparak...

Benim derdim üç beş çapulcudan oluşan öğrenci çetelerinin kampüsleri yangın yerine çevirmemesi, onların derdi gerici bir eylemin üstüne sünger çekme çabası...

Ünlü araştırmacı David Horowitz, şubat ayında ABD’de müthiş bir kitap çıkardı. Amerikan üniversitelerinde çalışan ve gençleri zehirleyen 101 komünist profesörün adını verdi. Bu profesörlerin teröristlerin ekmeğine yağ sürdüklerini ve ABD’nin geleceğini kararttıklarını iddia etti.

Türkiye’de "İslami at gözlüklü" basının yaptığı da bu. İrticaya prim verip, rejimi zayıflatıyorlar, genç beyinlere tek yönlü İslami propaganda mesajları gönderiyorlar. Tek dertleri kadını örtmek, erkek egemen bir şeriat devleti kurmak...

İşte kanıt! Gerici eylemin üstünü örtmek için yapılan yalan haber. Bana e-posta gönderen Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi’nin TKP öğrenci başkanıymış!

Cine 5’te programdan çıkıyorum. Bir muhabir önümü kesti:

- Biz biliyoruz kesinlikle size mail’i TKP’liler göndermiş!

- Kızım nereden biliyorsun, e-posta bana geldi. Bilgisayarıma mı girdin!

- Yok ama eminiz o göndermiş!

- Yahu nasıl emin olabilirsin, e-posta bana geldi... Yok böyle birşey.

"Peki siz bilirsiniz ne diyeyim" deyip asansöre bindiğimde muhabir hálá "TKP’li o, biz biliriz, biz biliriz" diye gülümsüyordu.

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi son sınıf öğrencisi imiş.

Mezun olacak ve bana gelen e-postanın kimden geldiğini benden daha iyi bildiğini iddia ederek gazetecilik yapacak...

Gazetecilik bölümlerini kapatsak mı ne!

Yeşilçam’ın devleri hálá dev

HER ay yaptığımız marka araştırmasında bu kez sinema oyuncularımıza bir bakalım dedik. TNS Piar yine kır-kent Türkiye temsili, 18 yaş üstü 2020 kişiye "aklınıza gelen ilk üç sinema oyuncusu kim?" sorusunu sordu.

Sonuçlar çok ilginç. Yeşilçam son nefesini vermesine rağmen hálá Türk halkı sinema oyuncusu diye Yeşilçam’ın devlerini anımsıyor. Hem de ne devler... İlk sırada yüzde 48.7 ile Türkan Şoray, ikinci Kadir İnanır (yüzde 46.1), üçüncü Cüneyt Arkın (yüzde 25.9).

Sonra sırasıyla liste Fatma Girik, Tarık Akan, Hülya Koçyiğit, Kemal Sunal, Filiz Akın diye devam ediyor.

İlginçtir, Yeşilçam’ın son dönemlerine yetişen Hülya Avşar ilk ona giren tek sinema oyuncusu. İbrahim Tatlıses ise onbeşinci sırada...

Ve Necati Şaşmaz onyedinci sırada. Şaşmaz bir filmle sinema oyuncusu deyince akıllara geliyor. Kurtlar Vadisi’nin gücüne bakar mısınız!

Tabii ki Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz’ın "sinema oyuncusu" deyince ilk sıralarda olmamalarının nedeni "sinema oyunculuğunu" ek iş yaptıkları izlenimini vermeleri...

Buradan ne sonuç çıkarıyoruz? Tek işi odaklanın, yıllar boyu unutulmayacak marka olun!

Başka? Popüler olmak, sürekli televole türü programlarda boy göstermek, alkol komasına girmek, polise küfretmek insanı marka yapmıyor, önemli olan işine kendini adamak ve işini doğru yapmak... Sonuçlar ortada.

Başka? Türk sinemasında fahri doktora verilecek sadece kadın oyuncular yok, erkek oyuncular da var. Ayrımcılık yapmayalım!

Türk sinema oyuncusu denilince kim ne kadar hatırlanıyor

OyuncuHatırlanma oranı (%)

1. Türkan Şoray48.74

2. Kadir İnanır46.12

3. Cüneyt Arkın25.95

4. Fatma Girik19.02

5. Tarık Akan18.25

6. Hülya Koçyiğit13.47

7. Kemal Sunal10.56

8. Filiz Akın9.12

9. Hülya Avşar8.33

10. Yılmaz Güney6.55

11. Şener Şen5.39

12. Ediz Hun4.19

13. Kartal Tibet3.97

14. Ayhan Işık3.74

15. İbrahim Tatlıses3.03

16. Fikret Hakan2.68

17. Necati Şaşmaz2.43

18. Erol Taş2.35

19. Yılmaz Erdoğan2.22

20. Ferdi Tayfur2.21

21. Orhan Gencebay1.74

22. Kenan İmirzalıoğlu1.65

23. Cem Yılmaz1.53

24. Gülşen Bubikoğlu1.45

25. Sibel Can1.29

26. Adile Naşit1.28

27. Sadri Alışık1.05

28. Emel Sayın1.01

29. Fikret Kuşkan0.97

30. Münir Özkul0.96

Reklam kokan hareketler

AYNI gün iki şaşırtıcı haber. Biri Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın meslekten ihraç edilmesi. İkincisi Şeker Kurumu’nun Ülker’in Cola Turka’yı üreten Della A.Ş’sine "kota fazlası nişasta bazlı şeker ürettiği" için yaklaşık 25 milyon dolar ceza kesmesi.

AKP iktidarına yakışmayan hareketler. O yüzden şaşırdım. İki kararın da sembolik yanı çok güçlü. İki karar birleşince bulmaca tamamlanıyor: Tayyip Erdoğan Çankaya’ya çıkmaya kafayı koymuş.

İnsan kişisel hırslarına yenilince gözü dost düşman görmüyor işte...

Erdoğan daha bir ay önce "yargı bağımsızlığından" söz etmiyor muydu?

Ferhat Sarıkaya, Yücel Aşkın’ı hapishanelerde süründürürken, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu neredeydi?

Erdoğan ve Orgeneral Yaşar Büyükanıt baş başa 45 dakika ne konuştu, bilen var mı?

Yine düne kadar Erdoğan ve oğlu Ülker bayisi değil miydi! Erdoğan elinde Cola Turka ile dostu düşmanı çatlatmıyor muydu? Anketler Erdoğan’ın yumuşak karnının geçmişteki Ülker bayiliği olduğunu göstermedi mi?

Şeker Kurulu, Ülker’in üretimini "kota dışı" iddiasıyla durduralı aylar oldu, Ülker de Kurul’un kararına karşı mahkemeye gitti. Daha mahkeme bitmeden alelacele bu ne cezası?

Şeker Kurulu’nun kendi avukatları yokken... Sanayi Bakanlığı’nın avukatlarını kullanıyorken... Bu avukatlar Sanayi Bakan Ali Coşkun’a bağlıyken... Coşkun da önüne gelene "ABD elçisi bastırıyor, ceza vermek zorundayız" dediği söylenirken, bu ne cezası?

Çankaya’yı ele geçirmek için reklam kokan hareketler yapıldığı çok açık değil mi?

Olan yargıya oluyor... Çok yazık...

NOT: 2004 yılında "Ülker Cola Turka için kendi tesislerinde nişasta bazlı şeker üretiyorsa, aynı izin Coca Cola ve Pepsi’ye de verilsin" yazmıştım. Kurul "kimse üretemez" dedi. Della A.Ş’nin üretimini durdurdu. Sorun burada. Sadece Cola Turka değil, Coca-Cola da, Pepsi de kendi nişasta şekerini üretebilmeli. Neden? Coca-Cola, Cargill dünya işbirliğinin yarattığı haksız rekabet için yarını bekleyin...

Çekirgelik

En güçlü insan güdüsü bildiğini söylemek, ikincisi ise söylenene direnmektir.

(K.Grahame)
Yazarın Tüm Yazıları