Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Düşüş daha fazla olabilirdi

SEÇİMİN Başbakan Erdoğan’ın yeni bir başarısıyla sonuçlandığı açık gerçek.

Haberin Devamı

Pazartesi günü, seçim sürecinde Cumhuriyet tarihinin pek çok ilkinin yaşandığını belirtip yazımı, “Bütün bunlara rağmen seçmen, öyle veya böyle iradesini ortaya koydu. İki yönlü irade de önemli mesajlar verecek, onu da çarşamba günü irdeleriz” diye bitirdim.
İrdelemeye, seçmen iradesindeki en belirleyici unsuru, ‘cebiyle ilgili istikrarda en küçük kaygıya düşmek istememek’ diye yazarak başlamalı.
Kaygının temeli ise muhalefetin bu konuda ikna edici olamamasıdır.
Ardına ‘daha iyi hizmet veren’ gerçeği eklemeli.
Çok özel nedenler hariç, başarılı hizmet vermiş muhalefet partilerinin başkanlarının, hem de oy artırarak yeniden seçilmesi bunun somut göstergesidir.

İDDİALAR SADECE MUHALEFETE KALINCA

Seçimlerden AKP’nin yine birinci çıkacağına kimsenin kuşkusu yoktu.
AKP’de oy düşüşü olacağı da o kadar netti, merak edilen düşüşün oranıydı.
Düşüş 5-6 puan düzeyinde kaldı, ama daha fazla olabilir miydi?
Evet de, ekonomik istikrar nedeniyle, en fazla 2-3 puan daha olabilirdi.
Çünkü rüşvet, yolsuzluk, hukuksuzluk, anayasa ihlali, medyaya baskı iddialarında somut denecek emareler ortaya çıkmasına rağmen onları, kimi AKP seçmeni inandırıcı bulmadı, kimi ‘orantısız saldırı, komplo’ diye gördü.
Yoksa AKP’ye oy veren seçmenin bu iddialara duyarsız olduğu düşünülemez.
AKP’deki düşüşün de bu iddialardan uzak tutulması olası değil.
Muhalefetin iddiaları gündeme getirme biçim ve stratejisinde pek çok yanlış yapılmadı değil; ancak iddialar belli ölçüde taze tuttukları söylenebilir.
İktidar ise devasa kudreti ile bunu her platformda etkisiz kılmaya çalıştı.
Başardığı da açık; çünkü iddialar sadece muhalefet partileri tarafından dillendirildiği için AKP seçmeninin geniş kesimi üzerinde şok edici etki yaratamadı.
Oysa iddialar demokrasiyi, anayasayı, devletin yönetim tarzını derinden etkileyecek düzeyde olduğu için sadece muhalefet partilerinin sorunu değildi.

HUKUK GÜVENLİĞİ YOKSA

Konu sendikalar, odalar, borsalar, yargı başta olmak üzere kurum ve STK’ların da ilgi alanına girmeliydi. Onların sessizliği iddiaları sadece seçim meydanlarına sıkıştırdı.
Oysa bu sessizlik yerini, en azından, ‘ülkenin geleceği için iddiaların açıklığa kavuşması şart’ söylemine bıraksaydı inandırıcılık ve etki daha geniş olacaktı.
İktidarın çoğu girişimine destek için ortaya çıkmakta çekinmeyen o STK’ların bu seferki tutumunu, hükümet baskısına bağlamak çok mümkün.
Ancak yarın ortaya çıkacak yeni sorunlar, -ki polisin gösterilere nasıl müdahale ettiğini dün yeniden gördük- o STK’ları, daha çok sorgular hale getirecektir.
Çünkü Başbakan, bu kez ‘içi dışı bir’ olan bir balkon konuşması yaptı.
Yani öncekiler gibi içeriği, kucaklayıcı/barışçı, uygulaması kavgacı değildi.
Kavga bu kez balkondan başlatıldığına göre, hukuk yine baypas edilebilir.
İşte o gün ortaya çıkacak yeni ‘baskı’ veya ‘içerideki masum insanlar’ gerçeği vicdanlarda yeni sızı nedeni olacak.
Tamam, muhalefet partilerine her eleştiriyi yapalım; ama hukuk ekmekse, ‘bugün hukuksuz bırakılan ben değilim, komşu’ diye sessiz kalmak ne insani olabilir ne de gerçekçi.
Bilinmeli ki hukuk güvenliği Türkiye’nin en acil ihtiyacıdır.

Yazarın Tüm Yazıları