Kızlı–erkekli durumlar!

İSMİ lazım değil, adamın biri sorunlarından kurtulmak için bir psikoloğa gitmiş.

Haberin Devamı

Bir süre konuşmuşlar, sonra psikolog bir test yapmaya karar vermiş.
Bir kâğıdın üzerine bir “+” işareti çizmiş, sormuş: “Bu nedir?”
Adam kâğıttaki şekle şöyle bir bakmış ve “Bu bir dört yol ağzı” demiş, “hemen şurada bir çalılık var, çalılığın arkasında bir adam ile bir kadın var, ooooo!”
Psikolog kâğıdın üzerine bu kez bir kare işareti çizmiş, sormuş, “Bu nedir?”
Adam tebessüm etmiş. “Bu bir yatak odası” demiş, “içinde bir adam ile bir kadın var, vaaaayyy!”
Psikoloğun üçüncü çizdiği şekil bir üçgenmiş: “Bu nedir?”
Adam kafasını kaşımış, “Bu bir çadır” demiş, “içinde bir adam ile bir kadın var, üüüüüüü!”
Psikolog bu kez bir dikdörtgen çizmiş: “Bu nedir?”
Adam derin bir nefes almış, “Bu bir otobüs” demiş, “en arka koltukta bir adam ile bir kadın var, ne yaptıklarını ne sen sor, ne ben söyleyeyim”.
Psikolog sinirlenmiş: “Sen başka şey düşünmez misin be adam”.
Adam şaşkınlık içinde yanıt vermiş: “İyi de bütün bunları çizen sensin, ben ne yaptım ki?”
Fıkralara gülüyor olmamızın nedeni beklenmedik durumları anlatıyor olması değildir.
Beklenen, her gün yaşadığımız, rastladığımız olayları, durumları biraz abartarak anlatır, ona güleriz.
Son günlerde yaşadığımız “kızlı–erkekli” tartışmalar da biraz buna benziyor.
“Kızlı–erkekli” durumlar, bazılarımızda tıpkı psikoloğun kâğıda çizdiği şekillerin yarattığına benzer bir etki yaratıyor.
“Orada bir kızlı–erkekli durum var, vaaayyyy” diye ayağa kalkıyorlar.
Bu durum bize bir fıkra olarak anlatılsaydı, elbette gülerdik.
Ama capcanlı bir gerçek olarak önümüze dikildiği için ve sonuçlarının kişisel hayatlarımıza doğrudan etki yapacağını bildiğimiz için gülemiyoruz tabii!
Niye böyle oluyor, neden bazılarımız “kızlı–erkekli” her durumda, ortada fol yok, yumurta yokken cinsellik algılıyor?
Meselenin temeli “kapalılık” ile ilgili.
“Kapalılık” derken giysilerden söz etmiyorum.
İnsani olan ve normal olan şeylere, ideolojik, dini ya da başka bir nedenle kapalı olmak, reddetmek anlamında kullanıyorum.
Gençliklerinde, cinselliklerinin uyandığı dönemlerde bunu bastırmaya çalışan, yok saymaya çalışan kişilerde ortaya çıkan bir ruh durumu bu.
Bunun için kimseyi suçlamıyorum. Çünkü bu bir suç değil.
Ruhsal meseleleri kendilerini ilgilendirir, yeter ki bu ruhsal arızalarını bütün toplumu bir cendereye sokmak için kullanmasınlar.

Haberin Devamı

Bakalım egosu onu nasıl yönlendirecek?

Haberin Devamı

BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç’ın, son “kızlı–erkekli” tartışma üzerine Başbakan ile ters düşmesinden sonra, bunu sineye çekeceğini düşünmüştüm. Yanılmışım.
Arınç, dün TRT’de canlı yayına çıktı ve bence AKP ve yöneticileri için üzerinde çok düşünülmesi gereken sözler söyledi.
Şu sözlerinin altını çizdim:
“Başbakanımıza dost, kardeş olarak seslenmek isterim, ikimizin sözleri arasındaki çelişkiyi düzeltmesi kendisinden beklenir.”
“Bence de çok doğru olan düşüncelerini Başbakan açıklamalı. Gerekirse yasal düzenleme yaparız demesi, ardından gayretkeş bir valimizin bu sözlerin üzerine atlaması çok doğru bir davranış değil.”
“Dünkü açıklamalarınız yanlıştı demeden, ima bile etmeden; konuşması Başbakan’ın hakkıdır. Ama bana karşı davranışı toplumda yanlış anlaşılmıştır. Buna izin vermemesini benim beklemem de benim hakkımdır.”
Hatırlayacaksınız, Başbakan ile Bülent Arınç, Gezi protestolarının ardından da benzer bir çelişkili durum içine düşmüşlerdi.
Hatta o sırada yurtdışında olan Başbakan’ın, Arınç’ın sözlerini okuyunca, elindeki tablet bilgisayarı yere attığı da ileri sürülmüştü. Arınç’ın bu olay nedeniyle istifa noktasına geldiği, Cumhurbaşkanı’nın devreye girmesiyle bu kararından vazgeçtiği de iddia edilmişti.
Arınç’ın dünkü konuşmasından sonra yine aynı noktaya gelip gelmeyeceği artık Başbakan’ın elinde.
Yola Arınç ile devam etmek istiyorsa, onun gönlünü alacak, kamuoyu nezdinde yıpranan prestijini yenilemesini sağlayacak bir açıklama yapacaktır.
Başbakan böyle bir şey yapmaz ise bunun anlamı Bülent Arınç için çok açık gibi görünüyor.
Bu bir yol ayrılığına işaret eder, Arınç zaten siyaseti bu dönemin sonunda bırakmak istediğini söylüyordu, bir köşeye çekilip o günü bekler.
Arınç’ın bu çıkışının Başbakan için bir önemi olursa bundan ancak memnuniyet duyabiliriz.
“Demek ki Başbakan, arada bir de olsa doğru bir şeyler söyleyenlere de kulak verebiliyor” deriz.
Bakalım Başbakan’ın egosu, geri adım atmasına, hadi geri adım demeyelim, Arınç’ın gönlünü almasına izin verecek mi?

Yazarın Tüm Yazıları