Başbakan bunu niye yapıyor?

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın zihninin gerisinde nasıl bir Türkiye fikrini beslemeye devam ettiğini hepimize gösteren bir örnek daha yaşadık.

Haberin Devamı

Bunu sıkça yapıyor.
Bir ara daha demokrat görünmeye çalışıyordu, şimdi daha muhafazakâr görünme çabasında.
“Muhafazakâr” dedimse, kendisi öyle söylüyor diye. Yoksa Başbakan’ın durumu aslında muhafazakâr tanımıyla açıklanamaz. Ona “otoriter İslamcı” demek daha doğru.
Kafayı taktığı son meselemiz “kızlı-erkekli” evlerde oturmak!
Bunu niye yaptığı belli: Seçimler öncesi memleketin böyle konuları önemseyen kesimlerini etkilemek, kendi etrafında kenetlenmelerini sağlamak.
Böyle yaptığı zaman ortada konuşulacak ne Deniz Feneri soyguncuları kalıyor, ne çoluk çocuğa alınan gemicikler.
“Çamlıca’ya cami” dediği zaman, Çamlıca’daki villaları gören olmuyor.
Kimse Siemens rüşvetini dağıtacak kişiyle hangi bakanın yemek yediğini sorgulayamıyor.
3M rüşvetinin
Türkiye’de hangi cepler arasında paylaşıldığını konuşmaya fırsat kalmıyor.
Seçimlerden önce özel uçakla İsviçre’ye gidip, bavullar dolusu nakit para ile geri dönen bakanın kim olduğunu, bu paranın oraya neden gittiğini ve niye geri getirildiğini kolayca unutuyoruz.
Memleketimizin iyi niyetli mütedeyyin insanları, Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcıların “hırsızlar imparatoru” diye tarif ettiği kişinin kim olabileceğini, böyle konularla karşılaşınca düşünemiyorlar tabii.
Başbakan büyük bir “Maymuna bak oyunu” oynuyor.
Bir yandan kafasındaki İslamcı yaşamı insanlara dayatırken, diğer yandan önemli meselelerin konuşulmasını engelliyor.

Haberin Devamı

Şeyh işte bu yüzden uçuyor!

MUĞLA İmam Hatip Lisesi Müdürü, Facebook’daki kişisel sayfasına şöyle yazmış:
“Yeryüzüne halife olarak gönderildiğinin bilinci ile sadece kendi hayatını değil, kendi hayatı nasıl kutsalsa diğerlerinin hayatlarını da öylece kutsal sayarak hareket eden, ailelerin şeref, haysiyet ve insanlık onurunu ayaklar altına alınmaktan kurtarmaya çalışan Sayın Başbakanımızdan Allah razı olsun.”
Hatırlayacaksınız, AKP’nin Kırklareli İl Başkanı Hüsmen Ağa Terkin de, Hazreti Muhammed için bir nüfus cüzdanı hazırlatmış, “çocukları” arasına da Başbakan’ın ismini yazmıştı.
Başbakan’ı böyle yere göğe koyamayan birçok örnek var, hepsini saymama gerek yok.
Bu iki “tipik” örnek yeterli ve “Şeyh uçmaz, mürit uçurur” sözünün de kanıtı.
Başbakan’ı öyle dolduruyorlar ki o da sonunda kendisinde olağanüstü güçler olduğuna inanıyor.
Dublin Trinty Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ian Robertson’un Erdoğan ile ilgili olarak yaptığı kişilik analizinden bu köşede daha önce de söz etmiştim. (17 Haziran 2013)
Dr. Robertson, Erdoğan’ın “kibir sendromuna” yakalanmış olabileceğini yazıyordu.
Belirtileri de şöyle ortaya çıkıyormuş:
Narsistik bakış açısı, milletin çıkarlarını kendisininkiyle bir görme, kendi yargılarına aşırı güven, başkalarının tavsiye ve eleştirilerine katlanamama, siyasi ya da yasal kurumlar yerine Tanrı veya tarihe hesap verme isteği, gerçeklikle bağlarının kopması, sorunlara kibirli yaklaşım!
Bütün bu belirtilerin ortaya çıkmasının nedeni ise yukarıdaki iki aşırı örneğe kadar varan yağcılarla çevrili olması.
Sağlıklı bir ruh hali değil ve doğrusunu isterseniz giderek de kronik bir hal alıyor.

Haberin Devamı

Medyanın bugünkü hali

NAZLI Ilıcak, televizyondaki tartışma programında, öğrenci evleri meselesinin siyasi amaçlar için bu hale getirilmesi ile ilgili olarak “Utanıyorum” dedi diye “hoşgörü abidesi” AKP’lilerin eleştirilerine maruz kaldı.
Baktım, Yılmaz Özdil’e yönelik benzeri bir hoşgörüsüzlük nedeniyle her gün kalem oynatanlardan da “tık” yok.
Benim ilgimi çeken konu AKP milletvekili Mehmet Metiner’in şu sözleri oldu:
“Şayet Ilıcak, sahiden Başbakan ve AK Parti’den utanıyorsa, Sayın Başbakan Erdoğan vasıtasıyla ve ona yakınlık üzerinden elde ettiği köşe ile imkânları elinin tersiyle itsin.”
Erdoğan
daha il başkanı bile değilken Nazlı Hanım köşe yazıyordu, ona dokunmamıştır bu sözler diye düşündüm.
Metiner’in sözleri Nazlı Hanım’a değmese bile bugün medyada yaşadığımız bir durumu çok iyi özetliyor.
Böyle çok köşe yazarı, gazeteci filan türedi. Aslında normal olarak bunlardan “kendisine gazeteci süsü veren kişi yakalandı” diye söz etmek gerekir.
TMSF’nin kontrolündeki gazetelerde, Başbakan’ın kaş işaretiyle televizyon işine girişenlerin kanallarında hep bunlar çalışıyor.
Başbakan’ı mutlu etmek için, normal olarak rüyalarında bile göremeyecekleri gazete köşelerinde yazılar yazıyorlar.
Metiner’e teşekkür etmek gerekiyor, gözümüzün önünde duran ama pek konuşmadığımız bir gerçeği hatırlattığı için.

Yazarın Tüm Yazıları