Sınıra kadar sır dolu 48 saat

MÜHÜRLENMİŞ kamyon kayıplara karışıyor.

Haberin Devamı

Oysa, özene bezene mühürlenmiş. Kamyonda kim bilir kaç yüz yıllık arşiv var; belki de Osmanlı’dan kalan, Cumhuriyet’le çoğalan arşiv, Türk-İran ilişkilerinin tarihi.
Türkiye-İran sınırı 1639 Kasr-ı Şirin anlaşmasıyla çiziliyor, bizim en eski sınırımız. Türkiye ile İran arasındaki diplomatik ilişkiler dört yüz yıllık. İyi günde de, kötü günde de.
Dört yüz yıl içinde binlerce diplomatik yazışma, not, görüşme trafiği ve bunların tutanakları var. Yüzlerce gizli belge, devlet sırrı niteliğinde. İran’la ve bölge ülkeleriyle, dönemine göre yaşanan olaylarla bağlantılı, sadece Türkiye’nin bilmesi gereken arşiv.

DEPO DOLDU


Bizim Tahran Büyükelçiliği’nde arşivin bulunduğu depo ağzına kadar doluyor. Tahran’daki arşivin bir bölümünün Ankara’ya gönderilmesine karar veriliyor.
Gönderilecek arşiv bir kamyona yükleniyor, kamyon mühürleniyor ve Tahran’dan yola çıkıyor.

KAVUN, KARPUZ GİBİ


Madde 1: Gizli arşivin bir kamyonla gönderilmesi görülmüş olay değil. Kavun, karpuz mu gönderiyorsun da, kamyona yüklüyorsun.
Bunun yolu, yordamı var. Hem geçmişte Türkiye’de, hem dünyada bu işler özel uçakla yapılıyor. Koyarsın uçağa, uçağa koyarken de, sıkı önlemini alırsın ve gönderirsin. Çaptan iyice düşmüş bizim Dışişleri, kamyona yüklüyor.
Madde 2: Kamyonu mühürlemeyi unutmuyor, ne de olsa içinde gizli arşiv var, aman kimse bilmesin, duymasın, bilse de mührü açamasın. Mühür, güveni mutlaka sağlıyormuş gibi.

DEVEYLE ÇIKSAN


Kamyon yola çıkmasına çıkıyor ama, kırk sekiz saat ortadan kayboluyor. Ara ki kamyonu bulasın, nerede olduğu belli değil.
Oysa, yolu belli. Tahran’dan çıkacak, Türkiye sınırına gelecek. Tahran’dan deveyle yola çıksan, 48 saatte Türkiye sınırına çoktan gelirsin. Ne ki, bizim kamyon 48 saat kayıplara karışıyor. Yer yarılıyor, içine giriyor.

OH İŞTE KAMYON

Sırra kadem basan kamyon, 48 saat sonra oh, nihayet Türkiye sınırında güneş gibi parlıyor.
Bizimkilerin ilk işi ne? Hemen mührü kontrol etmek, açılmış mı, açılmamış mı? Derin bir nefes alınıyor, yok, açılmamış, mühür yerinde.
Madde 3: Ne malum açılmadığı? Günümüzde bir mührü açıp, eski haliyle yeniden yerleştirmek çok mu zor?
Madde 4: Madem açılmadığı inancı yayılmak isteniyor, o zaman kamyon 48 saat neden kayboluyor? O 48 saat içinde kamyon nerede? Tahran’a bu soruluyor mu? Yanıt var mı, varsa ne?

YALNIZ KALIYOR

Türkiye dış politikada son beş-altı yıldır başından büyük işlere kalkıyor, her seferinde çuvallıyor. Her yerde yalnız kalıyor.
Daha bir arşivi güvenli biçimde getirmekten aciz. Sen önce arşivine sahip çıkmasını öğren de, Ortadoğu’da, Kafkaslarda, Balkanlarda “Yeni Osmanlıcılık” oyununu sonra oynarsın.

Her yerde şiddet

Haberin Devamı

CİNSEL taciz, ailede şiddet, okulda dayak, sokakta saldırma, eylemlerde polisten biber gazı, cop, basınçlı su, Türkiye’nin dört yanı şiddet. Gazeteler ve TV’ler şiddet haberleriyle dolu.
Geçen hafta bir konuşmasında Tayyip Erdoğan gerçekçi bir açıklama yapıyor: “Şiddet yapan şiddet görür”. Her yerde şiddetin ilanı gibi. Türkiye bu söze uygun günler yaşıyor.
Hiçbir şiddete başvurmadan demokratik gösteri hakkını kullanan onbinlerce insan Türkiye’nin dört bir yanında polisin şiddetiyle karşılaşıyor. Şiddet, Amerika’da ve Avrupa’nın pek çok ülkesinde en yüksek düzeyde kınanıyor, Ankara uyarılıyor.
Şiddet yine de, durmak bilmiyor. Çoluk, çocuk, kadın dinlemeden. Türkiye böyle bir şiddeti ilk kez yaşıyor.

Yazarın Tüm Yazıları