Bu şehirde deniz de var!

Fenerbahçe pazar günü İkitelli Olimpiyat Stadı’ndan Kadıköy’e nasıl dönecekmiş!

Haberin Devamı

TEM’den giderlerse yol üzerinde Galatasaray’ın Arena’sı var, muhtemelen rakibin şampiyonluk kutlamasının ortasına düşecekler.
E5’ten giderlerse Mecidiyeköy’e takılabilirler...
Sahilden kaçmaya kalksalar Florya var...
İyi de kimsenin aklına gelmiyor mu, bu şehirde deniz de var! Hatta dört bir tarafı deniz ama deniz ulaşımını düşünen yok.
Zaten Fenerbahçe’nin Kadıköy’den İkitelli’ye neden otobüsle gittiğini anlamış değilim. Hiçbir zaman gitmemesi lazım. Kiralanır bir deniz otobüsü Bakırköy’de inip, İkitelli’ye geçerler. Pazar günü de aynı güzergahı kullanarak geri dönerler.
Köprü trafiğine sokup neden futbolcuları perişan ediyorsunuz?
Hatta Beşiktaş sahilde çalışma ofisi olan Başbakan’ın da daha çok deniz yolunu tercih etmesi gerekiyor. (Geçen gün Haliç’teki toplantıdan tekneyle ayrıldı.)
Ama tabii onlara yollar açıldığı için neden bunu yapsınlar.
Bir keresinde konvoyuna denk geldim, akşam trafiğinde Beşiktaş’tan Üsküdar’a 10 dakikada birinci köprüden karşıya geçti Başbakan...
Vatandaş 2 saatte
geçmiş kime ne...

Haberin Devamı

Abromoviç’in yanındaki kızlara sarkan komi...

Hikayeyi Gani Müjde’den dinledim.
Gani teknesiyle güney kıyılarında yıllardır uzun tatiller yapan bir isim.
Malum Abromoviç de bizim güney kıyılarına meraklı.
Bir gün Abromoviç gözlerden uzak bir koyda küçük bir balıkçıya gelmiş.
Kocaman teknesi koya giremediği için bir sonraki koya bırakmış, zodyakla çıkmış kıyıya...
Yanında dünya güzeli 3-4 tane de kız var...
Ne balıkçı ne de çalışanların Abromoviç diye birinden haberleri var tabi...
Balıkçıdaki komi, kızlara yutkunarak bakıyor... Bir yanaşsam falan diye fırsat kolluyor.
Sonunda o şansı yakalıyor da...Yemek sonrası Abromoviç, “Diğer koya buradan yürüyerek gidebilir miyiz” diye soruyor.
“Biraz sapa bir yol bizim komi eşlik etsin size” diyorlar.
Komi dünden razı...
Bizim komi fırsatı yakalayınca yolda hemen Abromoviç’in omuzuna elini atıp, direk mevzuya giriyor, “How much bu karılar abi” diyor... Abromoviç olayı anlayınca o kadar gülmüş ki...
Göcek koylarında tekneden tekneye şehir efsanesi gibi anlatılan Abromoviç’in bu macerasının gerçekten yaşandığı söyleniyor...

Haberin Devamı

Alkollü içecek ilanları ne olacak

Alkollü içeceklerin gazete ilanlarını yasaklamak için çalışmalara başladıklarını açıkladı Başbakan...
Bu yazılı basın için büyük bir gelir kaybı demek...
Gazetelerin küçümsenmeyecek reklam gelir kalemlerinden biri bu çünkü. Bu işin bir tarafı...
Diğer tarafta alkollü içki üreticilerin ne yapacağı var? İçki markalarının outdoor reklam yapmaları yasak... Kültür, sanat ve spor etkinliklerine basın sponsoru olmaları yasak...
18 yaşından küçüklerin katıldığı müzik etkinliklerinde reklam yapmaları yasak... Ünlüleri reklamlarında oynatmaları yasak... Gazetelerin birinci ve arka kapaklarına ilan vermeleri yasak... Şimdi gazetelerin iç sayfalarına verdikleri ilanları da yasaklayacaklarını söylüyor Başbakan...
Alkollü içki firmalarının elinde ne kaldı? Bir tek internet... Şu an orada bir yasak gözükmüyor, sadece büyük sitelerin birinci sayfalarını alkollü içecek firmaları kendileri çok tercih etmiyor.
Gazete ilanlarına el atan hükümet, internet sitelerini de yasak kapsamına alır mı, alır... Bu reklam parasını nereye harcayacak alkollü içecek firmaları?
Özel etkinliklere...
Yeme içme günlerine, alkolle ilgili organizasyonlara...
Kendilerini tanıtmanın bir yolunu bulacaklar elbet...

Haberin Devamı

20 aylık kız babasının günlük süt meselesi

Bir süredir süt üreticileri günlük sütün raf ömrünü uzatmak için rekabet içindeler.
5 gün olan günlük süt ömrünü 10 güne çıkardılar. İyi de bunu isteyen kim?
Çocukları olan aileler arasında bir anket yapsanız günlük sütün raf ömrünün uzamasını isteyen bir tane anne-baba çıkar mı?
Adı üstünde günlük süt!
Günlük olacak, taze taze tüketilecek, bekletilmeyecek, bitince hemen yerine yenisi alınacak.
Şimdi süt üreticileri diyecektir ki, saklama koşullarını iyileştirdik, hiçbir değer kaybı, bozulma olmuyor falan filan...
Hayır efendim, gram inandıramazsınız beni!
Ben yeme-içme konusunda sonuna kadar gelenekselciyim, dedem ne yapıyordu diye bakıyorum ilk...
20 aylık bir kız babası ve evine her daim günlük süt alınan biri olarak, ben uzun ömürlü değil, tam aksine mümkün olduğu kadar kısa ömürlü günlük süt tüketmek istiyorum.
Sütü alırken buna dikkat ediyorum.
Sadece son tüketim tarihi olanları da almamaya çalışıyorum, üretim tarihi de yazmalı şişelerin üzerinde.
Üretim tarihiyle tüketim tarihi ne kadar yakınsa benim günlük süt tercihim o oluyor.
Geçen gün benim gibi yeni babalarla bu mevzuyu konuşuyorduk, hep beraber Silivri tarafında birkaç inek alıp besleyelim mi önerisini attı birisi ortaya...
Vallahi bu gıda üreticilerinin kâr hırsı insanı süt işine de sokar, ekmek işine de, yoğurt işine de...

Yazarın Tüm Yazıları