Türkiye’nin aşması gereken eşiğe bakmak ister misiniz?

CUMARTESİ ve pazar günleri bu köşede iki yazı yazdım; birbirinin devamı niteliğinde. Yazılarda, Türk üniversitelerinde yaşanmakta olan bilimsel araştırma patlamasından söz ediyor, bu araştırmaların meyvelerinin de önümüzdeki 5-10 yıl içinde bize patent, yeni işler ve sonuçta da ekonomik büyüme olarak dönmesinin umulduğunu anlattım.

Haberin Devamı

Bakın bugün bir grafik yayınlıyorum. Grafiği, 10. Kalkınma Planı’nın ‘Sanayinin Dönüşümü’ alt raporunu yazan TEPAV hazırlamış.

Bilgi ve teknoloji yoğun, ‘sofistike’ ürünlerin ihracatından dünya lideri İsviçre. Grafiği hazırlayanlar İsviçre’yi endekslerinde 100 kabul etmişler. Aynı çeşit ürünlerin ihracında dünya sonuncusu ise Nijer. Onu da endekste 0 kabul etmiş TEPAV’cılar ve dünya ülkelerini 0 ile 100 arasında sıralamışlar.

Grafik, ilk 20 ülkeyi gösteriyor. Sizi sayma zahmetinden kurtarayım, Türkiye bu çeşit ‘sofistike’ ürünler ihracatında dünya ondördüncüsü. Endeksteki puanımız 69. Yani aslında hiç de küçümsenmeyecek bir yerdeyiz dünyada.

Önce Türkiye gibi ülkelere bakalım. Bizim en yakın rakiplerimiz bunlar: Rusya ve Hindistan bizim gibi 69 puan, Türkiye’de çoğu kişinin bir önyargıyla küçümseyeceği Suudi Arabistan 68 puan, Endonezya 63, Brezilya 61, Avustralya ise belki bir alt ligde 56 puan.

Haberin Devamı

Bunlar her an bir sıçrama yapıp Türkiye’yi geridebırakabilecek ülkeler.

Peki bizim üstümüzde kimler var: Kanada 80, Meksika ve Çin 83 puan. Hollanda ve İspanya 87’şer puan. İtalya 88 puan.

Ondan sonrası ‘birinci lig’ diyebileceğimiz ülkeler, 90’lı puanlarda sıralanan Kore, İngiltere, Amerika, Fransa, Almanya, Japonya ve elbette İsviçre.

Bizim sıçramamız gereken yer belli: 80’li puanlar aralığı, yani Kanada-İtalya seviyesi.

Türkiye’nin aşması gereken eşiğe bakmak ister misiniz

Bunun için endekste en az 11 puan yükselmemiz gerekiyor, ki bu hem 10 milyarlarca dolarlık ilacve ihracat demek hem de daha fazla katma değer getiren patentlere sahip olmak demek. Yani, ‘Gece gündüz çalışalım oluruz’ temennisiyle olacak şey değil; bir süsü işi ama en çok da bilgi işini çok iyi yaparak ancak becerebileceğimiz bir şey.

Evet, bilgi... Ve bilgi denince de pek çok şeyin kök sebebine varıyoruz: Eğitim, eğitim, eğitim...Yetişmeye ve sonra da geçmeye çalıştığımız ülkelerden biri Kore. Kore’de liseyi bitiren bir öğrenci, Türkiye’deki yaşıtlarına göre aşağı yukarı 2 yıl fazla eğitim almış oluyor; bunu biliyor muydunuz? Hayır, Koreli çocuklar daha erken gitmiyor okula, onların okul yılları bizden çok daha uzun.

Haberin Devamı

Bizim öğrencilerimiz yılda 180 okul günü ders görüyor, Koreli öğrenciler 210 gün. O fazladan 30 günleri 12 yılla çarpın, 360 gün ekstra okul günü eder; yani bizim 2 okul yılımız. Kar tanesini havada görür görmez okulları tatil eden yöneticilerimize duyurulur!

Daha az eğitim alarak Kore’yi nasıl geçeceğiz? Bugün yaptığımızı yapmaya devam edersek geçemeyeceğiz. Sadece okul gün sayısında değil fark. Ülkelerin öğrencilerini kıyaslamakta çok kabul gören bir ölçüt olan PISA test sonuçlarına bakın; bizim öğrencilerimizin özellikle temel bilimler arasında dünyanın en kötüleri arasında yer aldığını göreceksiniz.

Bir ilkeyi aklımıza kazıyalım: Bilimsiz gelişme olmaz. Biliminiz olacak ki, ona dayalı teknolojiniz olsun ve onu satabilin.

Haberin Devamı

Eh, bilim için de eğitimli nesiller gerek, söylemeye bile gerek yok.

Yazarın Tüm Yazıları