Mehmet Eymür eski defterleri açtı

SUSURLUK hükümlüsü eski özel harekatçı Ayhan Çarkın’ın itirafları üzerine başlayan ve 90’lı yıllarda işlenmiş bir dizi faili meçhul cinayeti aydınlatmaya çalışan soruşturma geçen hafta önemli bir dönemece daha girdi.

Haberin Devamı

Aynı dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yöneticilerinden olan Mehmet Eymür, Ankara’daki savcıya ifade verdi.

Savcı davet etse Eymür muhtemelen ifade vermeye yine de giderdi ama daha farklı bir yol izlendi; polis Eymür’ü gözaltına aldı, evinde arama yapıldı, ondan sonra da Ankara’da ifadesi alındı, Eymür denetimli biçimde serbest bırakıldı.

Birkaç gündür gazetelere sızan ifadesine bakılacak olursa eski MİT yöneticisi savcıya son derece önemli ve değerli bilgiler aktarmış durumda.

Bu bilgilerin başında, büyük ihtimal kendisi de faili meçhul bir cinayete kurban gitmiş olan Tarık Ümit’in öldürülme nedeni var.

Aynı anda hem MİT’e hem de emniyete muhbirlik yapan Tarık Ümit, bazı faili meçhul cinayetlerin işlenmesinde de rol oynamış, en azından bilgi sahibi olmuştu ve Eymür’e 40 kişilik ölüm listesini göstermişti. Bu listede bazı isimlerin üstü çoktan çizilmişti, yani öldürülmüşlerdi.

Eymür’ün bu sözleri, MİT’in o dönem bazı isimlerin öldürüleceğini önceden bildiği anlamına da geliyor. O zaman o isimler neden korunmadı, neden öldürülmeleri devletin bir güvenlik örgütü tarafından seyredildi, bu da sorgulanmalı.

Eğer ifade metinleri gerçeği yansıtıyorsa, bu soruşturmanın dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a ve dönemin emniyet özel harekat danışmanı Korkut Eken’e uzanması kaçınılmaz gibi gözüküyor.

Mehmet Ağar, aynen adı geçen diğer isimler gibi, Susurluk bağlantılı bazı suçlar nedeniyle yargılandı, görece hafif bir ceza aldı, halen davası Yargıtay’da görülüyor.

Mehmet Ağar çok geç yargılanabildi. Ama dokunulmazlığının devam ettiği dönemde Ağar birkaç kez, ‘Beni yargılarsanız ben de bildiklerimi ifşa ederim’ anlamına gelen açıklamalar yaptı.

Ağar’ın elinde olduğunu ima ettiği belgeler arasında, kendisinin Susurluk dönemi uygulamalarını Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararıyla ve görevlendirmesiyle yaptığına dair belgeler de var.

Tabii böyle belgeler gerçekten var mı, yoksa Ağar kendini korumak için mi eli yükseltiyor bilemeyiz ama bu belgeler bir an önce ortaya çıksa fena olmaz.
Bir gazete idarehanesinin bombalanması, PKK’ya maddi ve manevi destek verdiği öne sürülen onlarca insanın öldürülmesi tesadüfen art arda
gelen olaylar değildi.

Bu cinayet kararlarını kimin verdiğini ve kimlerin uyguladığını bilmek, onları cezalandırmak hukuk devletinin boynunun borcu.

Haberin Devamı

Savcı ile müfettiş arasındaki fark... Bir kez daha

Haberin Devamı

GAZETELERDEN bir haber: Mehmet Eymür’ün savcıya verdiği ifadenin bir yerinde, ‘İlgili konuşma MİT tarafından da kaydedildi’ deniyormuş, savcılık bu kaydı MİT’e yazı yazıp istemeye karar vermiş.

Burada bir anormallik yok, usul bu. Ve yasalar, bütün kamu kurumlarına suç soruşturmalarında savcılara yardımcı olma görevi veriyor, MİT dahil.
Ama MİT dönüp savcıya ‘Bizim arşivimizde böyle bir kayıt yoktur’ dese, savcı ne yapacak? Hiçbir şey!

Nasıl Ergenekon savcıları, ellerine geçen belgeleri Genelkurmay’a yazıp sordular ve bir sürüsüne ‘Arşivimizde böyle br belgeye rastlanmamıştır’ cevabı aldılarsa, Ankara’daki savcı da benzer bir cevabı alabilir MİT’ten.

Oysa, böyle konular geçmişte Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanvekili sıfatıyla Başmüfettiş Kutlu Savaş tarafından araştırıldı. Bir gün, Başbakan Mesut Yılmaz, bütün bir gününü bu işe vakfetti, Kutlu Savaş’la birlikte MİT’e gittiler ve bu kurumun arşivine girdi Kutlu Savaş. Yani ondan hiçbir şey gizlenemedi.
Siyasetle yakından bağlantılı, başta Ergenekon ve Balyoz gibi konular olmak üzere pek çok davada savcıların soruşturma kapasitesinin sınırlı olduğunu, oysa Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun çok daha geniş yetkilerle resmi yazışmalara erişme şansı olduğunu defalarca yazdım.

İşte size bir örnek daha.

Başbakanlık, darbe girişimlerini veya internet andıcı gibi hükümet aleyhtarı kara propagandayı incelemek için kendi müfettişlerini görevlendirmedi. Aynı şeyi elbette faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasında da esirgiyor bizden.

Bir gün hukuk devletine saygıyı bu ülkede görecek miyiz acaba?

Haberin Devamı

Yeşil yaşıyor mu?

BEN de Mehmet Eymür gibi düşünüyorum; bir zamanların önde gelen tetikçisi, Yeşil adıyla meşhur Mahmut Yıldırım öldürülmüş olmalı. Bu bakımdan o da bir faili meçhul cinayet kurbanı.

Yeşil, kendisi de pek çok faili meçhulde rol almış bir isimdi. Onun öldürdükleri arasında, kendisi gibi devlet görevlisi olup sonradan ‘istenmeyen’ şeyler yapan bir isim de vardı, Cem Ersever.

Yeşil için ölüm emrini veren ve uygulatacak maşa tetikçiler bulan kuvvet, hiç kuşkunuz olmasın Cem Ersever için de zamanında emri vermiş olan kuvvetti.
O zaman Cem Ersever’i önce işkenceyle sorgulamak, sonra da öldürmek onun eski ‘dostu’ Yeşil’e kalmıştı, kim bilir Yeşil’i hangi eski ‘dost’u öldürdü?

Yazarın Tüm Yazıları