Şövalyenin 16. dakikası

ESKİLER, “nesli tükenmiş” diyor. İnsan ilişkilerinde şık ve özenli. Zerafetine inatçılığı eklenince, şövalye ruhu ortaya çıkıyor. İşte Oktay Ekşi.

Haberin Devamı

Böyle bir insanın, üstelik yılların deneyimi varken, istifasına yol açan o cümleyi nasıl yazmış, hâlâ anlamış değilim. Oysa, kılı kırk yaran, titiz bir kişi olarak tanıyorum Oktay Ağabeyi.
Ben sekiz yıldır Hürriyet’te çalışıyorum. Oktay Ekşi’yi 80’li yılların başında tanıyorum. O sırada ben Cumhuriyet Ankara temsilcisiyim. Oktay Ekşi, Erdal İnönü ile birlikte, askerlerin seçime katılmasına izin vermediği SODEP (Sosyal Demokrat Halkçı Parti) kurucuları arasında. Onun gazeteciliğe ara verdiği dönem. O sırada zaman zaman Ankara’da buluşuyoruz.
Ben Ankara’dan İstanbul’a geldikten sonra toplantı, seminer, davet gibi, değişik nedenlerle bir araya geliyoruz.
Hürriyet’e geldikten sonra haftada bir kaç kez öğle yemeklerini birlikte yiyoruz.
Bunca süre içinde Oktay Ekşi’nin kötü bir sözünü, nezaket dışı bir davranışı ne gördüm, ne duydum. O nedenle, o münasebetsiz cümleyi nasıl yazdığını izah edemiyorum.
15 DAKİKA
Öğle yemeklerinde, her gazeteci gibi, gündemin konularını, zaman zaman espri katarak konuşuyoruz.
Geçen hafta günümüzde Türk basınının hali pür melal-ini, özgürlüklerin kısıtlandığını, iktidar karşıtı gazetecilerin tasfiye edildiğini ve edilmek istendiğini, buna karşılık kimlerin, ne karşılığında iktidara yamandığını konuşurken, Oktay Ağabey:
“Soranlara söylüyorum, ben 15 dakika daha bu görevdeyim, ama 16. dakika için herhangi bir güvence veremem, diyorum, dönem böyle bir dönem.”
Bu sohbetimizin üstünden dört gün geçiyor, Oktay Ağabey 16. dakikayı yaşıyor. Görevinden istifa ediyor. Yazdığı, hiç bir biçimde kabul edilemez cümle nedeniyle.
Pek çok kişinin yapmadığını yapıyor, özür diliyor. Yetmiyor, istifa ediyor.
DERS VERENLER
Dün olayla ilgili yazılara bakıyorum, özür, istifa yetmiyor, Oktay Ağabey’e linç kampanyası açılıyor. Oktay Ekşi’yi aslında asmak gerek, yok taşlamak daha iyi, belki de gözlerine mil çekmek, sonra zincire vurmak.
Birileri bayram yapıyor, zaten çoktan hak etmişti, naraları arasında. Başkaları iktidara yamanmanın güveni ya da kendini bir şey sanmanın şımarıklığı ile bunlara çanak tutuyor. Bir de çok bilmişler var.
En utanç verici nedenle haklarında dava açılanlar bile, utanmadan gazetecilik dersi vermeye kalkıyor.
Oktay Ekşi şövalye ruhunu gösteriyor, istifa ediyor. Benzeri hatalara düşen her meslekten onca insan, hiç bir şey olmamış gibi yerinde oturuyor.

Haberin Devamı

Bu suç tarihe  karışıyor

Haberin Devamı

UYGAR ülkelerde geçerli olan ceza sisteminde bir suç var. Görevi kötüye kullanma.
Aynı kural bizim ceza sistemimizde de var. Bizde niteliğine göre, bu suçun cezası bir yıl ile üç yıl arasında değişiyor.
Bugün Meclis Adalet Komisyonu’nda bu ceza fiilen kalkıyor.
Bir AKP milletvekilinin verdiği yasa önerisine göre, görevi kötüye kullanma suçunda ceza iki yıla iniyor. Yine ceza yasasına göre, iki yıla kadar verilen cezalar erteleniyor. Dolayısıyla, görevi kötüye kullanma suçuna ceza, kağıt üstünde kalmaya devam ediyor ama, fiilen kalkmış oluyor.
Bundan sonra yolsuzlukla mücadele etmek artık zorlaşıyor.
AKP yola çıkarken, “biz üç Y ile mücadele edeceğiz, yasaklar, yoksulluk ve yolsuzlukla” sloganını kullanıyor. Şimdi üç Y’den biri, yolsuzluk, hedeften düşürüyor.
Öneri yasalaşırsa, kapsama giren 49 milletvekili var. O milletvekilleri kendilerini affetmiş olacak.

Haberin Devamı

Gerilla artık demokrasi diyor

BANKA soygunu, bombalama, silahlı mücadele, gerilla olarak hepsi var.
Brezilya’da Başkan seçilen Dilma Rousseff hayatı filme alınacak bir kadın.
Daha orta okulda iken, ülkesinde beşinci askeri darbeyi yaşıyor. O sefer askerler iktidarı yirmi yıl kimseye bırakmıyor.
Dilma’nın politik hayatı öğrencilik yıllarında başlıyor. Brezilya Sosyalist Partisi’ne giriyor. Her sosyalist parti gibi, Brezilya’daki de parçalanıyor, içinden çeşitli gerilla gurupları çıkıyor.
Dilma o gerilla guruplarından birinde çok faal. Bir eylem sonrasında yakalanıyor, 22 gün işkence görüyor, üç yıl hapis yatıyor.
Hapisten sonra yasal politik mücadelede yer alıyor. Merdivenleri birer birer çıkıyor ve bugün o artık başkan.
Eski gerilla, “Silahlara Veda” diyor, sadece “demokrasi” diyor. Uzun uzun ve sadece demokrasiyi savunuyor.
Gerilla iken sıradan bir savaşçı, demokrasi ile şimdi başkan. Fark bu kadar net.

Yazarın Tüm Yazıları