Terim istedi ben görüştüm ama o Almanya’yı seçti

“Önce Mesut’a telefon açtım ardından babasıyla konuştum. Babası, oğlunun Almanya adına oynayacağını söyledi.”

Haberin Devamı

ASLINDA Mesut Özil olayı, Türkiye’nin yıllardır kanayan yarasıdır.  Türkiye’de yeni futbolcuların bulunması, Avrupa’daki Türk futbolcuların taranması gibi olaylar hikaye olmuştur. Nerede eş dost var, kendi tarafında antrenörler var, Milli Takım alt yapılarında onlara görev verilmiştir.
Avrupa’da da temsilciliklerde aynı olaylar yaşanmıştır. Ben bir bizzat Almanya’ya giderek 20’den fazla Türk kulübünde görüşmeler yaptım. Şehir şehir dolaştım. Hürriyet gazetesi, bu işe önayak oldu. Oradaki randevularımı aldı. Ve duyduğum bütün şikayetler, yukarıda anlattığım noktalarda sonlanıyordu. Avrupa’da daha ne Mesut Özil’ler var. Şimdi gelelim Mesut Özil’e. “Fatih Terim, Mesut’u aldı mı almadı mı? Mesut, Türk Milli Takımı’na gelecek mi gelmeyecek mi?” tartışmaları sürerken, Mesut’a telefon açtım.
Babası menajeri gibi
Önce onunla, sonra babasıyla konuştum. Bana ilk söylenen kendileriyle yeteri kadar ilgilenilmediği yan çizildikleri, bu konuda kırgın olduklarıydı. Fatih Terim’in değişik açıklamlarını okudum, o da başka şeyler söylüyordu. Sonra Mesut’un babası Mustafa Özil’le bir kez daha konuştum telefonda. Babası menajeri gibiydi ve kesin cümleler kullanmıyordu. Suçlamalar yapıyordu. O zaman anladım ki, baba-oğulun niyetleri Türkiye değil. Ama Türkiye’de basında tam tersi yorumlar çıkıyordu.
Tam bu sıralar bir gün beni Fatih Hoca aradı; “Erman” dedi ve ekledi: “Bu Mesut Özil konusunda n’olursun bize yardımcı ol. Çünkü konu Türk Milli Takımı. Mesut Özil’e ihtiyacımız var ve onu Milli Takım’da görmek istiyorum. Sen Mesut ve babasıyla görüşüyormuşsun. Aracı olursan çok sevinirim.” Ben de haliyle “Seve seve” diye cevap verdim ve Mesut’un babasını bir kez daha aradım.
Hocaya haksızlık etmeyin
Bu sefer kıvırtacak hali yoktu. Çünkü Fatih Hoca beni elçi tayin etmişti. Net cevaplar vermeye mecbur kaldı. Ve oğlunun Alman Milli Takımı’nda oynayacağını, tercihini o yönde yapacağını söyledi. Yukarıda Allah var. Ben de rahatlamıştım. Çünkü olay sürüncemede kalmaktan çıkmıştı. Ama o sıralar ve daha sonra Fatih Hoca bu konuda suçlanmaya devam edildi. Ben de bu sıralar bu olayı fazla dillendirmedim. Çünkü gazeteciydim, Fatih Hoca da beni bir arkadaşı olarak aramıştı. Bunu sütunlara taşıyamazdı. Şimdi bakıyorum, Fatih Hoca suçlanacak hem de haksız yere. Bu konuda Fatih Hoca’nın ne düşündüğünü ve neler yaptığını bilen birisi olarak şimdi bunu yazmak zorunda kaldım.

Yazarın Tüm Yazıları