Kendini ifade tarzı şimdi sokakta doğuyor

PEMBE, yeşil saçlar. Üç gözlü devlerin dinozorlarla savaşını anlatan çizgi filmler. Yandan açık, üstten örmeli, file çizmeler. Renk cümbüşüne çarpmış, yünlü, pamuklu kumaşlarla karışmış ceketler. Tencere yuvarlanmasından yayılan gürültüyle bestelenen müzikler.

Bunların hepsi hayatın içinden. Müziği, davranış biçimi, filmi, giyim tarzı, hatta düşünce tarzı hep hayatın içinden. Tek bir kişiye ait iken, bir sokağın alışkanlığına, bir kentin, bir ülkenin tarzına dönüşüyor ve nihayet evrensel kalıplara dökülüyor. Gelenekler yıkılıyor yeni bir dünya doğuyor.
Sokakta doğan moda (street fashion) hızla dünyayı sarıyor. Lokal, glokal oluyor. Yani, yerel olan, evrensel oluyor.
Glokal (local-glocal), globalleşme benzeri yeni bir kavram.
KENDİNİ İFADE
Her şey bireysel bir kavramın yeniden tanımıyla ortaya çıkıyor.
Kendini ifade etmek, kendini olduğu gibi ifade etmek.
Giydiği ceketle, şapkayla, etekle, çizmeyle, pantolonla, dinlediği müzikle, gittiği eğlence yeriyle, izlediği filmle, yediği yemekle, okuduğu gazete ve kitapla, evine aldığı koltukla, masayla kendini ifade etmek.
Hayatın bütün ayrıntıları kendini ifade etmenin tarzına dönüşüyor. O tarz başkalarının da tarzına dönüşüyor, moda oluyor. Sokaktan taşan moda, geleneksel moda dünyasını sarsıyor. Hatta teknolojiyi, hatta reklam dünyasını yeniden biçimlendiriyor.
Örneğin, Coca-Cola dünyanın her yerinde satılıyor. Ama, Coca-Cola klasik reklamından vazgeçiyor, gittiği ülkenin alışkanlıklarına göre değişiyor. O ülke halkının kendini ifade tarzına eşitlenen bir reklama dönüşüyor.
Örneğin, McDonald’s Suudi Arabistan’da klasik reklamını değiştiriyor, biz domuz eti kullanmıyoruz, diyerek, o ülke halkıyla uyum sağlıyor.
İster istemez, kendini ifade eden kültürün yanında yer alıyor.
UYUM BİZE GÖRE
Sokaktan doğan moda ilk belirtilerini Japonya’da Harajuku bölgesinde gösteriyor. 1960’ların ortalarında. Zaman içinde bir akıma dönüşüyor. Yeni bir trend. O trend kendi felsefesini yaratıyor.
Trend öyle böyle devam ederken, son üç ayda müthiş bir ivme kazanıyor.
Yahudi asıllı Amerikalı Tawi Gevinson isimli San Fransisco’da yaşayan 13 yaşındaki bir kız geçtiğimiz eylül ayında bir Amerikan moda dergisine bir yazı yazıyor. Dergi yönetimi yazıyı beğeniyor, yayınlıyor, bir sonraki sayı için yine bir yazı istiyor.
13 yaşındaki Gevinson yazılarında ünlü moda markalarını telaşa düşüren, geniş kitlelere yeni yaşam tarzı gösteren bir hedef belirliyor.
Kendinizi en iyi nasıl ifade ediyorsanız, öyle giyinin, öyle için, öyle yiyin, öyle koşun, öyle okuyun, evinizi öyle döşeyin, öyle müzik dinleyin.
Biz dinlediğimiz müziğe, giydiğimiz gömleğe uyum göstermeyeceğiz, o müzik, o gömlek, o yemek, o sandalye, o film bize uyum sağlamak için yeniden tasarlanacak.
Nasıl müzik, nasıl bluz, nasıl film vs., bunu sokak belirliyor. Sokaktan yansıyan tarz, yerel (lokal) tarz, evrensel (glokal) hale geliyor. Koca firmalar bu tarzla uyum içinde olmak için, üretim biçimlerini değiştiriyor.
Sokak, değişik alanlarda üretim yapan dev firmaların gözü kulağı oluyor. Sokaktaki yaratıcılık dünya çapındaki firmalara yol gösteriyor. Modern hayat kendini yeniden sokakta üretiyor. Kendini ifade tarzından hareketle. Sokaktaki alternatif yaşam daha renkli, o nedenle daha renkli kültür ve stil yaratıyor. Temelde bireysellik yatıyor.
Bireysellik çok başka bir alana yansıyor. Siyasette çoğulculuğu zorluyor.
YA TÜRKİYE
Sokakta doğan kendini ifade tarzı, her yerde insanlara yeni bir hayat anlayışı aşılarken, Türkiye bunun henüz başında.
Türkiye’de kendini ifade tarzı, daha çok protesto kültürü olarak var. Siyasi olarak var.
Belki biraz müzik, belki biraz giyim tarzını da eklemek mümkün. Ama, baştan başa bir hayat tarzı olarak, sokaktan doğan moda, bizde henüz emekleme sürecinde.
Yazarın Tüm Yazıları