Cindoruk tartışması

TÖRENLERDE, resmi söylemlerde Atatürk’ten -yarım ağızla olsa da- övgü ile söz etmelerine bakıp aldanmayın.

Son günlerde Hüsamettin Cindoruk üzerinden yapılan polemiklerden anlıyoruz ki ömrü boyunca hiç CHP’li olmamış ama hiçbir zaman da Atatürk sevgisini inkâr etmemiş isimler bile rahatsızlık vermeye başladı.Hüsamettin Cindoruk’un bu cumartesi günü yapılacak Demokrat Parti Kongresi’nde Genel Başkanlığa adaylığını açıklaması bazılarını kanımızca asıl bu nedenle çok telaşlandırdı. Gerçi Cindoruk kazansa bile işi çok zor ama, yine de merkez sağı birleştirip Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AKP) oturduğu yerden kaldırır diye mi korktular?İddialarına göre Hüsamettin Cindoruk bir "darbeci" imiş. Malum 28 Şubat sürecinde askerden yana tavır koymuşmuş. Zaten bir tarihte yani 1955 yılında Hürriyet Partisi’ne girmişmiş. Bu da aslında Cindoruk’un "darbeci", (DP’yi) "bölücü" bir kişi olduğunun kanıtıymış. En kötüsü de Anayasa değişikliği söz konusu olunca Meclis Genel Kurulu’nun çalışmaya başlaması için en az 367 milletvekilinin genel kurul salonunda bulunmasını şart gören görüşü destekleyenlerdenmiş.Uzatmadan söyleyelim:Biz 367 tezinin yanlış olduğunu o zaman da savunduk, hálá savunuruz. Ama sayın ki Cindoruk aksini söylemiş. Ne var bunda? Bir hukuk tartışmasında o öyle düşünür, bu böyle düşünür. Hangi "demokrat" kafa, "Sen benim gibi düşünmediğine göre darbecisin" veya "kusurlusun" diyebilir.Ama bizim son moda liberal/dinci/faşist demokratlara göre onlar gibi düşünmemek bir kusurdur. Ne güzel demokrasi anlayışı bu böyle?Bir insanda kusur aramaya kalkarsanız onun "şeref sayfası" sayılacak eylemlerini bile ters yüz edebilirsiniz. Nitekim Demokrat Parti iktidarının -özellikle Adnan Menderes’in- ülkeyi bir dikta rejimine götürdüğünü gören ve buna isyan eden DP milletvekillerinin 1955’te kurduğu Hürriyet Partisi’ne girmesi de suç oldu. Oysa merhum Adnan Menderes, parti içinden gelen o hareketin aslında Demokrat Parti’nin 1946 ruhunu temsil ettiğini görebilseydi ve Türkiye’yi bir çoğunluk diktası ile yönetmeye kalkmasaydı ne 27 Mayıs yaşanırdı ne de kendisi o feci akıbete maruz kalırdı.Hüsamettin Cindoruk daha o genç yaşında Adnan Menderes’i uyaranlar arasında yer aldıysa, ona dostluk mu yoksa kötülük mü yapmış?Ya şu 28 Şubat suçlamasına ne dersiniz?Sayalım ki Cindoruk o dönemde Türkiye’nin kaderinin daha bir süre Erbakan veya Çiller elinde kalmasına karşı çıkanlardan biriydi. Doğrusu biz de öyle düşünüyorduk.Ne var bunda? Onları destekleyenlerinki hak da Cindoruk’unki suç mu?Sanki 28 Şubat müdahalesini Cindoruk yapmış, fail-i asli o imiş gibi konuşmanın iz’anla, insafla ne ilgisi olabilir?Kaldı ki şimdi 28 Şubat’a ağız dolusu küfür edenlerin sesi o sırada neden hiç çıkmadı, bir açıklama yaparlar mı?Dahasını söyleyelim... Şimdi Türkiye’yi yönetenler Refah Partisi’nden koparken "28 Şubat’tan ders aldıklarını, artık Cumhuriyet’in temel değerleriyle barışık bir siyaset yapacaklarını" söylemediler mi? AKP’yi bu vaatle kurmadılar mı? 28 Şubat kötü idiyse neden öyle söylemişler, Cumhuriyet’in temel değerlerine sahip çıkanları aldatmak için mi?
Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları