Hadis derlemesindeki yöntem üzerine (Türkiye’deki denemeler)

PEYGAMBERİMİZİN sözlerine, eylemlerine hadis diyoruz.

Sahabenin Peygamberimizin huzurunda yaptıkları işlere veya konuşmalarına Peygamberimizin olur anlamındaki suskunluğuna da hadis deriz.

Hadisler, Kuran-ı Kerim’den sonraki ikinci dini kaynağımızdır. Bizler Kuran-ı Kerim’in ayetlerini, bu ayetlerin izahını, hayata nasıl tatbik edileceğini hep bu hadislerden öğreniyoruz. Hadisler sadece Kuran-ı Kerim’in tefsiri olarak görülmemelidir. Hadisler aynı zamanda İslam’ın pratik hayattaki can damarlarıdır.

Alternatifsiz en büyük değeridir. Yaşayan Kuran, elimizdeki hadislerdir. Onlarsız kaldığımızda yön bilgisini yitirmiş bir insana döneriz. Dayanaksız kalırız.

* * *

Bütün bunlardan dolayıdır ki, tarih boyunca hadisler, oryantalistler tarafından son derece acımasızca eleştirilmiştir. Hadisler etrafında süren tartışmalar, birbirine zıt bazı ekollerin oluşmasına sebep olmuştur. Bazıları hadisleri birer Arap geleneği olarak iddia etmiş, bazıları da hadis adına önlerine gelen bütün rivayetleri "sahih olup olmadığına" bakmadan kabul etme eğilimine girmişlerdir.

Bu kaotik durumda "Elbani" gibi álimlerin sahih ve uydurma hadisleri toplama faaliyetleri, "Mustafa Azami" gibi álimlerin Alman oryantalist "Joseph Schacht" ve benzerlerine getirdiği köklü eleştiriler, ümit verici çalışmalar olarak gözlemlenmiştir.

Ülkemizde de "Diyanet İşleri Başkanlığı"nın sahih hadisleri derleyecek bir çalışma içine girdiğini biliyoruz. Böyle bir faaliyetin, Diyanet’in asli görevleri arasında olduğunu belirtmekte de fayda vardır. Öncelikle şunu belirtelim. Bu faaliyet zaten çoğu tercüme edilmiş hadisleri bir araya getirme veya aralarından bir kısmını derleme çalışmasıdır. Hadislerle ilgili kısa bilgilere, "sebeb-i vurud"una (söylenme sebebine) veya izahına yer verilecek mi? Bunlar henüz net değil.

Sahih hadisleri bir araya getirecek böyle bir faaliyetin ülkemizde ve İslam áleminde itibar görmesi için ilmi bütün kriterlere uygun sürdürülmesi gerekir. Sahih bir hadisin hangi ölçülere göre sahih sayılacağı, zayıf veya uydurma bir hadisin de hangi şartlara göre eleştirileceği yıllarca önce belirlenmiştir.

Hiçbir hadis faaliyeti bu ölçüleri yok sayamaz. Bu ölçüleri yok sayarak şahsi temayüllere göre yapılmış bir derleme veya ayıklama faaliyeti yok sayılır. Doğduğu gün ölü doğmuş olur ve içinde yığınla eleştiri ve soru ile piyasaya arz edilir ki akabinde çok ciddi tenkitler göreceği de apaçıktır.

Yapılan bu çalışmayla ilgili bilgiler veya örnekler elimizde olmadığı için bu yazımızda katkı anlamında bazı noktalara temas edeceğiz.

1- Derlenecek hadislerden müspet ilimlerle ilgili olanları konunun uzmanı olan bilim adamları tarafından koordineli olarak incelenmelidir. Tıpla ilgili bir hadis hakkında da uzman doktorlardan mutlaka görüş alınmalıdır.

2- Derlenecek hadislerden dini ilimlerle ilgili olanları o branşın uzman hocalarına danışılarak ele alınmalıdır. Bu ekip içinde tefsir, fıkıh, akaid ve tarih hocaları mutlaka olmalıdır.

3- Bu derleme yayınlanmadan evvel mutlaka fasiküller halinde ilgili öğretim üyelerine, ülkemizin tanınan akademik kariyeri olmasa da din álimlerine dağıtılmalı ve görüşleri alınmalıdır.

4- Bu derleme faaliyetinde İslam coğrafyasında görülen herhangi bir dini akımın, grubun veya hareketin gölgesi olmamalıdır. Seçici kurul; Fazlürrahman, Reşid Rıza ve hatta Nureddin Itır gibi zıt kutupları değil, tarihi kıvamın müspet akılla yoğurulmuş seçkin bir anlayışını yansıtmalıdır.

5- Bu derlemedeki yorumlarda; İbn Hacer, Ayni, Kastalani, Kenkuhi, Hattab Sübki, Hattabi, Şemsü’l Hakk Azim Ábádi, Nevevi, Sindi, İbnül Arabi, Süyuti gibi hadis tarihinin büyük yorumcuları göz ardı edilmemelidir.

6- Hadislerin tespitinde, "Bu rivayet aklımıza uymuyor" gibi şahsi, dayanaksız kriterler kabul görmez. Hadislerin derlenmesinde kabul gören "senet ve metin" tahlilleri yöntem olarak kabul edilmelidir.

7- Hadislerde; Kuran-ı Kerim’e aykırı olmamak, salim akla ters düşmemek, tarihi gerçeklerle çelişmemek gibi süzgeçler uygulanmalıdır.

8- Bu faaliyet dini bütün konuları (Ör. fıkhı-itikadı-ahlakı) içine alan güvenilir bir derleme olmalıdır. Aksi takdirde dini eserler satan herhangi bir kitabevinde "seçme hadislerle" ilgili olarak yazılmış ve raflardaki yerini almış yüzlerce çalışmadan biri olmaktan öteye geçemez. Bunun için de komisyon gerekmiyor herhalde. Tek kişi bile bu konuda mükemmel çalışmalar yapabilmektedir.

9- Hiçbir faaliyet, sahih hadis için tümünü aldık geride kalanlar güvenilir değildir, gibi onarılmaz yanlış bir iddiayla ortaya çıkamaz. Böyle bir yükün altına hiçbir güç giremez.

10- Eleştirilecek hadislerle ilgili bir derleme yapılacaksa bu konuda da son derece ölçülü adım atılmalı ve gerekçeler açıkça belirtilmelidir. Her hadisle ilgili ayrıntılı gerekçeler ve bu rivayetin varsa alternatif rivayeti ortaya konmalıdır.

Tabii ki yazacaklarımız bununla sınırlı değildir. Bekleyip, tam bilgi alıp değerlendireceğiz. Dilerim hayırlı ve faydalı bir çalışma ortaya çıkar.

SORALIM ÖĞRENELİM

Haram yoldan kazanılan (uyuşturucudan) para ne yapılmalıdır?

Cemil ARZU/İZMİR

Böyle bir para haramdır. Böyle şeylerle uğraşmak da günahtır. Bununla beraber ortada böyle bir para varsa bu para hayır kurumlarına veya fakirlere, herhangi bir sevap beklemeden verilmelidir.

Azrail’in ismi Kuran-ı Kerim’de geçiyor mu?

Müge ŞİMŞEK/MUĞLA

Kuran-ı Kerim ve muteber hadis kaynaklarında Azrail’in (AS) adı "ölüm meleği" olarak geçer (Secde, 32/11). Ölüm meleğinin adının Azrail olduğuna dair tefsir kitaplarında bilgi vardır. (Kurtubi, El-camii 14/93; Álûsi, Ruhul Maani, 21/126; Taberi, Tefsir, 21/541; Sabuni, İbni Kesir -Muh- 3/73).

Kürtaja hangi aya kadar müsaade ediliyor?

Merih IŞIK/MOSKOVA

Henüz dört aylık olmayan gebeliğe son verileceği görüşünde olan bazı fıkıhçılar olsa da, gebelik oluştuktan sonra dört aylık süre içinde olmuş olsa da -anne için hayati bir tehlike olmadıkça- ceninin veya nutfenin ilaç ve diğer yöntemlerle düşürülmesi álimlerin çoğunca caiz görülmemiştir. Dört aydan sonraki müdahale ise cinayet sayılmıştır.
Yazarın Tüm Yazıları