Yaz tatili güven sağlamaz

3 TEMMUZ'da yapılması gereken IMF İcra Direktörleri Toplantısı 10 gün gecikti. Ulaştırma Bakanı Öksüz yüzünden MHP, piyasaları durup dururken karıştıran bir konuma düştü. Sonunda da istenilenler yapıldı ve 3.2 milyar doların yolu açıldı.

Gecikmeli de olsa bu kaynağın yolu açıldığında, işlerin düzeleceği zannediliyordu, ama olmadı. Arjantin krizi denk geldi ve ortalık yine karıştı. Bence Arjantin olmasa bile, sinirleri bozulan piyasa düzelmemek için başka bir bahane bulacaktı.

Hep yazdık, söyledik; bir kere piyasaları bozduktan sonra toparlamak zordur, her kriz, sonunda çözülse bile, piyasalarda, programda erozyona neden oluyor, tamiri zor oluyor... Ancak bütün bunları bilmemize rağmen, Telekom krizinin ardından gelen olumsuz tepki, hepimizin sinirini iyice bozdu. Belki de 3 Temmuz'daki IMF toplantısının ardından, zamanı gelen iyileşmenin hemen başlayacağını biliyorduk da, bu nedenle sinirlerimiz bu kadar fazla bozuldu.

Bunun da ötesinde bu son olay, toplumdaki umutsuzluk dalgasının iyice su yüzüne çıkmasına neden oldu. Artık biliyoruz ki; dolar her yükseldiğinde işletmeler işçi çıkarmayı artırıyorlar. İşletmenin hesaplarına bile bakmadan, kafalardaki belli dolar kuru aşıldığında, planladıkları işten çıkarmaları yapıyorlar. Detaylı hesaplamalar yapılmıyor, ama ‘‘dolar kuru umudun parametresi’’ yapıldığı için böyle oluyor. Bu nedenle umutsuzluk arttıkça işsizlik artıyor. Bu program uygulandıkça bazı ayıklanmalar olacağını, bazı işletmelerin kapanıp, bazılarının el değiştireceğini, işsizliğin artacağını biliyorduk, ama Öksüz'ün çıkardığı kriz açıkca, umutsuzluğu artırıp, boş yere işçi atılmasını de beraberinde getiriyor. Bırakın her çıkarılan işçinin programa karşı toplumsal muhalefeti artırdığını, insan olarak aç kalan sayısı artıyor... Suçsuz çocuklar aç-sefil kalıyor...

SUÇ PROGRAMDA DEĞİL

Ve bizce artık, bu suçun programda değil, bazılarında olduğu da iyice gözüktü...

Düşünün ki; 3 Temmuz'daki IMF toplantısının ertelenmesine neden olanlar, yüzde 80'e inen Hazine faizlerinin yüzde 95'e çıkmasına neden oldular. 1 milyon 250 bin lirada dolaşan dolar kurunun 1 milyon 400 bin liraya çıkmasını sağladılar. Üstüne üstlük, IMF toplantısının ardından hemen Merkez Bankası kendi faizlerini aşağı indirmeyi planlayıp, dolar kurunda düşüş beklenirken...

İşte kriz, çözülse bile, bütün bu iyileşmelerin geriye gitmesine neden oldu. IMF nezdinde ve iç piyasalarda yaşanan, ‘‘Bu faizlerle program uygulanamaz’’ ya da ‘‘İçborçlar bu vade ve faizlerle çevrilemez’’ korkularının artmasını sağladı.

Bugün IMF'yle 9. Gözden geçirme toplantıları başlıyor ve üzerinde durulacak en önemli konuyu ‘‘faizlerin nasıl düşürüleceği’’ oluşturuyor.

Bazıları, yaz tatiline girildiğini, tatil süresince politika canlı olmayacağı için iyileşme olacağını ve kendiliğinden faizlerin düşebileceğini söylüyor. Bence bu yanlış... Moralleri düzeltecek, umutsuzluğu kıracak gelişmeler olmazsa, yaz tatili de olsa, faizler kendiliğinden aşağı gelmez.

MHP, kendini çok zor durumda bırakan Enis Öksüz'ü görevden almayıp, umut verebilecek ‘‘bakan sayısını azaltma operasyonu’’na karşı çıkarak, hedeflediği merkez yerine, giderek eski marjinal konumuna geri döndüğünü görmüyor mu?

Halk, piyasalar, Öksüz'ün Telekom'da iyileşme kararlarını aldırtmayacağına, yoğurt ile aya gitmeyi karşılaştıran, tohuma ideolojik isim veren bir Bakan'ın tarım reformu yapmayacağına inanıyor ve bu nedenle güven duymuyor.

Haksız mı?

Peki, MHP yönetimi, bu bakanlarıyla, hálá merkez partisi olacağına inanıyor mu?
Yazarın Tüm Yazıları