Yatak böceği

İSMİ lazım değil, bir zamanların ‘seksi’ olarak anılan kadınlarından biri...

Şarkıcılık da yapmıştı galiba ama esas işi oyunculuktu.

Ama ‘bir filmini söyle’ deseniz çıkartamam.

Beyazperdeden ziyade basında yer alan oyunculardandı.

Sokakta rastladım geçenlerde... Şarkıdaki gibi, ateşe benzerken küle dönmüştü.

Ama çok hoşuma giden bir şey gözlemledim aynı zamanda.

Kadında acıklı çırpınıştan eser yoktu.

Nedir acıklı çırpınış?

Genç görünme telaşı. Ve de güzel tabii.

Ki bir zamanlar erkekleri etrafında fır döndüren kadınlar için o günlerin geride kalmış olması zor kabullenilir bir durumdur.

Uzatmalar için ne mümkünse yapılır.

Olmaz gerçi... Komik kaçar. Ama yapılır işte.

Fakat kahramanımız hiçbir yolu denememiş.

Ne estetik...

Ne makyaj...

Ne giyim kuşam...

Parasının çok olduğu da söyleniyor oysa.

Bir kazak, bir pantolon... Bir elinde market torbası, bir elinde sigara... Sakin, huzurlu bir yüz ifadesi...

Aferin dedim.

Ummazdım doğrusu. Çünkü güzelliğinden başka silahı yoktu bildiğim kadarıyla. Çoluk çocuğu falan da yoktu, kendi kendiyle haşır neşir olmaktan alıkoyacak.

Kimse hakkında önyargılı olmayacaksınız demek.

Kadın hazmetmiş işte.

Hiç ummadıklarımızsa delirebilirler bakarsınız...

* * *

Bu kadarla konuyu bitirseydim ya kafamda...

Ama hayır!

Kadın hakkında yorum yapmaya devam ediyorum.

‘Kim inanır bu kadının bir zamanlar yataktan çıkmadığına?’

Hoppalaaaa!

Nereden biliyorum kadının bir zamanlar yataktan çıkmadığını?

Az önce ‘önyargılı olmayacaksınız’ diyen ben değilim sanki.

Ama benim kabahatim yok.

Kadının imajı buydu. Belki de bilerek, isteyerek yarattığı...

İyi yaratmış doğrusu.

Hálá silinmediğine göre...

Hem de ben yaratılmak istenen etkinin tam tersine koşullananlardanımdır.

Buna rağmen kadını ‘yatak böceği’ yaptım işte.

Sahi hangisidir ‘yatak böceği’ kadın tipi?

Diliyle dudaklarını yalayanlar mı?

Tam tersine, onların cinsellikle ilgili bir problemi olduğunu düşünüyorum.

Tıpkı diline vurmuş erkeklerin aslında iktidarsız olduğunu düşündüğüm gibi.

Ya da anacığımın ‘Çok fazla dürüstlükten, namustan söz edenlerden korkacaksınız’ dediği gibi.

Parayla imanın kimde olduğu belli olmaz derler; ben bir de ‘yatak böceği’ olma durumunu, hadi bilimsel dille ifade edeyim, libidonun yüksek olma durumunu katıyorum aralarına.

Şimdi biri çıkıp ‘Marilyn Monroe aslında frijitti, buna karşılık ‘tayyör askısı’ Margaret Thatcher yataktan çıkmazdı’ dese inanırım.

MIŞ-MUŞ

Haluk Bilginer, ‘Sahne çok tehlikeli’ demiş.

Ama işin YENGİ kısmı da var.

Kuş gribinde tehlike geçmiş bile.

Gribi de ‘kuş misali’.

Erdoğan, ‘Ülkemi pazarlarım’ demiş.

İyi pazarlamanın sonu ‘satış’, kötü pazarlamanın sonu ‘başarısızlık’, iki ucu pislikli değnek. En iyisi konuşurken kelimeleri iyi seçmek.
Yazarın Tüm Yazıları