Yağma Hasan’ın böreği

Satılan yerler SEKA, Sümerbank, Et Balık gibi bütün kurumların üretim tesisleri. Yani fabrikaları. Araziler artık büyük kentlerin içinde. Her biri trilyonlar ediyor. Ortalıkta korkunç bir rant var. Bunları birileri ucuza alıyor, tesisleri kapatıyor, işçileri çıkarıyor ve sonra parselleyip satıyor. Bunu yapan bir anda köşeyi dönüyor.

Balıkesir SEKA olayını unutmadık. Bu tesis AKP iktidarının en büyük destekçisi ve yandaşı olan Yeni Şafak Gazetesi sahibi Albayrak’lara yüzlerce dönüm arazisi, fabrika binaları, makineleri, araç gereçleri, idare binaları ve lojmanlarıyla birlikte sadece ve sadece 1 milyon 100 bin dolara satıldı. Bu inanılmaz peşkeşi daha sonra yargı iptal etti.

Burada bu satışların nice örneklerini verdim. AKP yandaşları bu yolla zengin ediliyor, bu yolla iktidar zenginleri yaratılıyor. Ankara-Sincan’da, kentin göbeğindeki Et Balık tesisleri de böyle gidiyordu. Burada birkaç yazı yazıp işin üzerine gittim de, satıştan vazgeçmek zorunda kaldılar.

***

Dünkü Milliyet’te Bülent Sarıoğlu’nun çarpıcı bir haberi manşetten verilmişti. Manisa’da özelleştirme kapsamındaki Sümerbank fabrikasını -arazisi dahil- birileri 3 milyon 700 bin dolara satın alıyor.

Evet, özelleştirme kapsamında! Satışlar Özelleştirme İdaresi tarafından yapılıyor!

Fabrika deyip geçmeyin. Tam 145 dönüm arazisi, binaları, her şeyi dahil. Manisa’nın göbeğinde, altın değerinde bir yer. Manisa’nın AKP’li belediye başkanı önderliğinde örgütlenen satınalma grubu, tesisleri geçtiğimiz temmuz ayında alıyor...

Ve alıcılar, birkaç gün önce bu arazinin satışını yapıyor. Şöyle ki, bu arazinin 90 dönümü, bir alışveriş merkezine satılıyor. 13 milyon 750 bin dolara!

4.5 ay içerisinde 1’e 4 net kazanç. Böylece alıcılar anında milyonlarca dolar kazandıkları gibi, ellerinde 35 dönüm de arazi kalıyor. 55 dönüm ise belediyeye devrediliyor.

Böyle "tatlı" bir alışveriş dünyanın hiçbir ülkesinde olmaz.

Olursa, hesap sorarlar.

***

Ama burası Türkiye. Tek parti iktidarı ve onun yaratmak zorunda olduğu yeni zenginler var. Adına "özelleştirme" denilen mekanizmada devletin ve milletin malı mülkü ona buna satılıyor, kapış kapış gidiyor.

Tayyip Erdoğan birkaç önce Konya’da konuşma yaptı ve özelleştirme konusunda aynen şöyle dedi: "Evet, Hasan almıyor zaten, basan alıyor. Bu işler kuru kabadayılıkla yürümez."

Sonrası? Sonrası işte bu.

Batan geminin malları bunlar! Kelepir, ucuz, adamına göre satılık, birkaç ayda köşe döndüren cinsten. Yağma Hasan’ın böreği.

MEĞER ATATÜRKÇÜ İMİŞ

DÜNKÜ yazımda Kasım Gümüş isimli TRT çalışanın yazdığı "Devrim Kanunları Eşliğinde Kemalizm Zehirlenmesi" isimli kitaptan alıntılar yapmıştım. Dün gönderdiği açıklamayı özetliyorum:

"Kitabımdan alıntılar yaparak eleştiri hakkınızı kullandığınızı müşahede etmiş bulunuyorum. Şahsım hakkında tüm olumlu ve olumsuz yorumlarınız benim için değerlidir. Ben ve ülke için çok önemli bir yazarsınız. Eleştiri ve yorumlarınıza saygı duyuyor ve cevap yazmıyorum. Eleştirim, şahsım hakkında yargıya varmış olmanızdır.

Kitabımı müsait bir zamanda lütfedip okursanız sevinirim. Ben Atatürk’ü eleştirecek kadar seven ve Atatürk’le aynı milletten olma gururunu ömrüm boyunca yaşamış bir insanım. Kitabımda eleştirdiğim konu, Atatürk’ün kişisel çıkarlar için kullanılıyor olmasıdır.

Ayrıca TRT Genel Müdürlüğü’ne ilk defa aday olmuyorum. 2003 yılında da adaylardan birisi idim.

Dürüst bir yazar ve insan olduğunuza inancım tamdır. Kitabımdan yapmış olduğunuz alıntıların yanında, kitabın son sayfasındaki ’Benim Atatürküm’ adlı bölüme de yer verseydiniz doğru ve objektif olurdu. ’Özgür, laik ve tam bağımsız Türkiye özlemiyle’ çalışmalarınızda başarılar diler, saygılar sunarım. Kasım Gümüş. TRT Genel Müd. Arim Dairesi Başkanlığı."

Kitabın yazarının, yazdıklarının aksine, bu açıklaması doğrultusunda "Atatürkçü" olduğu ortaya çıkmış oluyor! Herhalde ben dünkü yazımdaki alıntıları yanlışlıkla başka bir kitaptan yapmışım!

Özür dilerim!